TİYATRO Müzikaller Bir oyunun hikâyesi Bu haftanın sonundan itibaren an- karalılar, 5 Hazirandan itibaren istanbullular sabahleyin traş olur- ken veya gece boyanırken, duş ya- parken veya banyo alırken sokakta yürürken veya omanikürcüdeyken, kadınıyla ve erkeğiyle bir oyunun şarkılarını mırıldanırlar, yahut 1s- lıkla çalarlarsa hiç kimsenin şaş- maması lâzımdır. Çok kimse için "bu yüzyılın en güzel müzikali" o- lan ve filminden dolayı Türkiyede zaten bilinen "My Fair Lady"nin ilk temsili Cuma akşamı Ankaradaki Büyük Tiyatroda başlayacakta:. Bu, Ankarada Devlet Tiyatrosu tarafından sahneye . konulan ikinci müzikal olacaktır. Buna rağmen bir müzikali seyredenler, kendilerini o kadar cezbeden temsilin, nasıl ola- ganüstü bir gayretin ve çalışmanın neticesi olduğunu bilmemektedirler. Sadece bir rejisör Bolender'in bu iş için Türkiyede birbuçuk ay geçirdi- ğini ve temsilin kahramanlarının, bilhassa Ayten ve Cüneyt Gökçer çiftinin bu süre bir manastır haya- tı yaşadığını, sabahın çok erken sa- atinden akşamın çok geç saatine prova yaptığını söylemek, bütün bir kadronun seferber edildiğini belirt- mek belki bu konuda bir fikir vere- bilecektir. "My Fair Lady", bilindiği gibi, George Bernard Shaw'un "Pygma- lion" adlı komedisinden müzikal haline getirilmiştir. Shaw, bu oyu- nunda hiçbir zaman elden bırakma- mış olduğu sosyal alayın, hicvin ya- nısıra didaktik amaçlar da gütmüş- tür. Fonetik profesörü (oHiggins'e, Londra sebze halinin lahana yaprak- ları arasından bulup çıkardığı çi- çekçi kızı hakiki bir lady haline ge- tirtirken, ingiliz aristokrasisiyle a- lay eder, ama aynı zamanda, bu a- ristokrasinin pek övündüğü o gü- zel konuşmanın, o kibar hallerin, ta- vırların sanıldığı gibi soylu kişilere vergi olmadığını, biribirinden fark- 28 z doğan insanlann pekâlâ eğitile- bileceğini, bilmediği, o alışmadığı şeyleri, çalışarak kısa zamanda öğ- renebileceğini de göstermek ister. Eserinin öğretici yönünü, önsözün- de, şöyle özetler: "Bu eser son derece didaktiktir ve bile bile öyle yazılmıştır. Sana- tın ders vermeğe kalkmamasını bir papağan gibi tekrarlayıp duran uka- — Mn lâların kafalarına, (oPygmalion'un kazandığı başarıyı kakmaktan bü- yük bir zevk duyuyorum. Bu başa- rı, sanatın mutlaka öğretici olma- SI a, inancımı isbat etmek- tedir Pygmalion efsanesi Bernard Shaw, oyununun temasını eski bir yunan efsanesinden al- mıştır. Kibrisin masal kralı Pyg- malion, fildişinden yaptığı bir ka- dın heykeline, kendi eserine, aşık ol- muş, Galathea adını verdiği, en güzel urbalarla giydirip kuşattığı, en güzel gerdanlıklarla, bilezikler- le donattığı bu heykele aşk tanrıça- sı Aphrodite can verince, onunla ev- lenmiş, ondan Pathmos adında bir de oğlu olmuştu. Devlet Tiyatrosunda "My Fair Lady" Covent Garden kapısında fonetik dersi 20 Mayıs 1967