SOSYAL Dış Geziler Asi gençlik ve büyükler Almanyadan o ilginç izlenim- lerle dönmüş bulunan Jale Candanın seri yazısının u- li Candan, gençlerinin bize oldukça ya- bancı gelen yaşayışlarını, âsi gençleri ve yetkili kimselerin bu konudaki görüşlerini an- latmaktadır. Frankfurtta, gençlik (sorunlarıyla irinci derecede ilgili bir kimse olan Herr Faller'in gençlere bir ta- kını şeyleri yasaklamaktan çok on- ların boş zamanlarını değerlendire- cek ve onlara, bu bakımdan bol im- kânlar sağlıyacak tedbirler üzerin- de durması ilgimizi çekmişti. Herr Faller'e, dünyayı meşgul eden "âsi gençlik" sorunu hakkında ne düşün- düğünü sorduğumuz zaman, çocu- gun doğduğu andan itibaren ele a- lınabildiği çevrelerde o gençlikle il- gili polis olaylarının çok az olduğu- HAYAT nu, genellikle erken yaşta para ka- zanma şansına sahip bulunan bir- çok gencin de bu yüzden kendileri- ni dedelerine ve babalarına oranla daha bağımsız hissettiklerini, bu arada bazen de ölçüyü kaçırdıkları- nı söyledi. Ama, hayır! Herr Faller, gençlikten şikâyetçi değildi. Ayni akşam, Frankfurtta Sachsen- Hausen'de bulunan tipik halk lo- kantalarından birisine gittik. Masa- dan masaya herkesin birbiriyle dost olduğu, politikadan aşka herşeyi ko- nuştuğu, "brezel" demlen özel bir simitle elma şarabı ve lâhanalı do- muz eti yediği ve ihtiyar bir müzis- yenin akordeonuna uyarak hep bir ağızdan şarkı söylediği bu lokanta- da biz de tahta sıralara yerleştik ve etrafımızı seyre koyulduk. Yanı- başımızdaki masada genç bir kız hem içkisini içiyor, hem de rahat- lıkla yanındaki genci öpüyordu. Bu durum, kendisini bizimle ahbap ol- maktan alıkoymadı. 21 yaşındaydı, sıkı çalışıyordu, kaybedecek veya bekleyecek vakti yoktu, hayatını yaşıyordu. Bu sırada, karşımızda o- turan İki genç, kızlara hiç bakma- dan, mütemadiyen Adenauer'in ölü- münden bahsediyorlardı. Halbuki biraz ötede yalnız başına oturan or- ta yaşlı bir erkek, kadınların otur- duğu bir masaya çiçekçi kızla çiçek göndererek, biraz sonra onların ma- sasına gitmişti. Niyetimiz, o gece gençlerin eğlendikleri olokalleri de görmekti. Lokallerde müzik vardı, fakat danseden bir çifte rastlamak mümkün olmadı. Gençler, Adenau- er'in ölümüne saygı gösteriyorlardı. Frankfurtta Herr Faller, genç- lerden şikâyetçi olmadığını söyle- mişti. Berlin Üniversitesi sosyoloji ve sosyal politika profesörü Dr. Münke'nin de gençlikten aynı sevgi ve güvenle bahsettiğine tanık olduk. Ama o da gençlere zaman ayırma- mızı ve onlarla meşgul olmamızı istiyordu ve bu, gençlik sosyolojisi ile meşgul olan profesöre göre, ger- çekten uğraşılmağa değer bir şev- di. Profesör Dr. Stephanie Münke, sosyal sigortalar uzmanı Renate Biotze, üğgân Dericioğlu, Bilon Gürayman, rehberimiz Karin Wede- ke veben, o gün, Berlin Hiltonun bir çiçek bahçesinden farksız roof- unda oturmuş konuşuyorduk. Gök- 20 Mayıs 1967 Almanyada eğitim En çok önem verilen şey