Yassıadada p nisbetinde erde 15 Eylül günü kapandı. O gün mahkeme, bir devrin sorumlularına, günahları içilmiş cezalarını dağıttı ve dağıldı. Bu kararların her birinin bir âdillik nümunesi ol- duğunu elbette ki hiç kimse iddia edemez. Zaten dünyada böyle karar yoktur. Ama hiç kimsenin inkâr edemeyeceği husus bu kararların tam bir serbesti ve vicdan huzuru içinde verildiğidir. hammülleri yoktu. Güventürk, karargâhının genç subaylarını datopladı. Hiç unutmam, çar- dak altında karışık ızgara et yiyorduk ve ta- baklarımız boşaldıkça yenileri geliyordu. Genç subaylar, hattâ Güventürk ateş püskürüyorlar, Yassıadanın hâkimleri ne karar verirlerse on- ların tamamının infaz edilmesini kimsenin ön- leyemeyeceğini söylüyorlardı. Gerekirse düzi- nelerle insanı asacaklardı. "Kimse"den İsmet Paşayı murat ettikleri açıktı. Genç subaylardan bir kısmını tanıyordum. Yassıada yolunda ken- dileriyle konuşmuş, görüşmüştüm. En fazla hid- detlendikleri "kuyruklar"dı. Bunların "Mende- resi asamazlar!" dedikleri kendilerine duyurul- duğunda genç subaylar "Bak, Menderesi de, ö- tekileri de nasıl asarız.." diye direniyorlar ve bunu yapmadıkları takdirde memlekette, De- mokratların şımarıklıklarından kanın gövdeyi götüreceğini söylüyorlardı. Menderesin ve Zorluyla Polatkanın asılma- larında rol oynayan ikinci çevre, bu "kuyruk- lar" çevresi oldu. Onların, tutturdukları tema, Menderesin asılamayacağı, buna cüret edileme- yeceği temasıydı. "Hodri meydan!" diyorlar, gizli broşürler yayınlıyorlar, tuhaftır, bunları da subaylara gönderiyorlardı. Bir takım fana- tik D.P.'lilerin bu kampanyaya safiyetle ka- tıldıklarını, eğer kampanya gelişirse Menderesin asılmasına gerçekten cesaret edilmeyeceğine i- nandıklarını sanırım. Ama ben, işin içinde hep bir bit yeniği sezmiş, "Menderes aşılamaz!" di- yenlerin sadece Menderesin asılmasını isteme- yenlerden ibaret kalmayıp bunlara büyük ölçü- de, Menderesin asılmasını isteyen tesirli oun- surların katılmış olmasından şüphelenmişim- dir. Evet, Fatih veya Eyüp camilerinin kapıla- rında Menderes beyaz atlara bindirilip Yassıa- dalardan uçuruluyordu ama bu saçmalıklar Or- dunun da kulağına amplifikatörlerle ulaştırılı- yordu. 171