arasında geçirdiği bunalımlı günlerin hikâyesi olan "An Frankın Hatıra Defteri", Stevens'in üzerinde titizlide durup işlediği ve m iyi filmler arasında yer alan bir filmdir. Oyuncuları Mil "Perkins Shelley Winters ve Joseph Schildkraud'tur. Stevens'ten sonraki büyük usta An- tonioni'dir ve yurdumuzda "Le Amic- he - Kadınlar oArasında"dan sonra gösterilme sırası bu yıl gelen "La Not- te - Gece "ve son filmi "L'eclipse -Ba- tan Güneş'"dir. Antonioni, her iki fil- minde de kadını ve kadının iç ve dış dünyasını ele alıp işlemekte ve erken üzerindeki etkilerini (incelemektedir. "Batan Güneş" te, Antonioni'ye gö- re, yaşadığımız yüzyıl, erkeği tabiat- tan ve insanlığından Oo uzaklaştırma, iş hayatı ve yaşama çabası onu bir çe- şit makine haline getirmiştir. Bu o- luş, ayni zamanda o erkekle kadının da arasını açmış ve dünyalarını bö- li Antonioni, "Batan Gü- neş" te bu iki dünyanın insanını de- in gün ışığına çıkarmaya ça- lışmaktadır. Suspence filmlerinin tek ustası Hitchcock ise, kendi türü içinde de- ğişik bir konuyla, "Sapık"la ( listede yerini alıyor, üç ruhlu bir insanın sa- pıklığını ve işlediği cinayetlerini ko- nu edinen "Sapık", Hitchcock kadar iyi oyuncusu Anthony Perkins'in fil- midir ve yılın en başarılı suspence fil- ini olmaya -büyük bir rahatlıkla - adaydır. Sanatkârlar Bir hikâyenin sonu B- haftanın başında Salı günü Şişli Camiinin taş avlusu Türk sinema- sının irili ufaklı şöhretleriyle tıklım tıklım o doluydu. Başları o rengârenk eşarplarla örtülü, solgun yüzlü kadın yıldızlar, gözleri inci gibi yaş dolu jön- ler, bıyıkları ağızlarından aşağı sar- kan sinemanın kötü adamlar ve bir de Türk sinemasının vefalı seyircileri musalla taşı üzerindeki yeşil çuha ör- tülü tabutun etrafına toplanmışlardı. Türk sinema upları yıl o içinde ikinci defa olarak toplu bir halde Şiş- li Camiinde bir araya gelmişlerdi. Her ikisinin sebebi de alkol yüzünden ara- larından ayrılan arkadaşlarına yapa- cakları son vazifeydi. Kış ortalarında genç denebilecek yaşta vefat eden Sa- lih Tozandan sonra Türk sinemasının ünlü komedyeni Suphi Kaner de faz- la alkol almanın neticesi hayata gözle- rini yummuştu. Ancak ne var ki Sup- hi Kaner eceliyle değil, kendi elleriyle hayatına son vermişti. İster ecel, is- ter intihar olsun her iki değerli sanat- kârı da aramızdan ayıran yegâne se- bep alkoldür. Bundan yirmi gün kadar önce Sup- hi Kanerin ismi birdenbire gazete sü- tunlarında görüldü. Gazetelerin verdi- ği haber şuydu: Suphi Kaner Prodük- törler Cemiyeti tarafından bir daha film çevirtmemek üzere boykot edili- yordu. Boykotun sebebi de Suphi Ka- nerin film şirketliyle mukavele imzala- yıp bir miktar da para aldığı Oha'de müteaddit ikazlara rağmen çalışma- lara gelmeyip işin aksamasına ve film âmilinin zarara uğramasına sebep ol- masıydı. Bu haberden sonra gazeteler ve sinema dergileri Suphi Kanerie günlerce meşgul oldular. Suphi Kaner gazetecilere ve dostlarına: — Yılmayacağım. o Ben hayatımı sıfırdan yaptım, tekrar sıfırdan başla- rım." diyordu. Ancak inanılmaz bir inatla Prodüktörler Cemiyeti ve mu- kavele ile bağlı bulunduğu prodüktör- le anlaşmaya bir türlü yanaşmıyordu. albuki Prodüktörler Cemiyeti (o Baş- kam Murat Köseoğlu müteaddit de- falar sinemanın sevimli komedyenine haber yollamış ve hattâ prodüktörlere boykot kararım bildiren tamimi ya- a önce üç kere konuşmak ere çağırtmıştı. Ancak şu anda rüz- li Zincirlikuyu in ebedi uy- kusunu er, nedense bunla- rın hiç birine iltifat etmemişti. Tebliğ yayınlandıktan sonra da gerek yapılan SİNEMA neşriyatla ve gerekse araya giren bazı dostlar vasıtasıyla sanatkâr ile pro- düktörlerin arası bulunmağa çalı- şılmıştı. Ancak bu teşebbüslerin hiç biri bir netice vermemişti. Doğrusunu söyle- mek lâzım gelirse Prodüktörler Cemi- yetini bu sert kararında feci neticeye rağmen haksız bulmak pek elden gel- miyordu. Çevireceği film için prodük- tör para döküyor, işi hazırlıyor, artist- lerle omukaveleleri imzalıyor, filmin çevrilmesine geçmek istiyor fakat mu- kaveleyi imzalayan artist (o çalışmaya gelmeyince bütün emekler ve paralar boşa gidiyordu. o Çünkü filmcilik baş artistinden figüranına, teknik elema- nına ve işçisine kadar kollektif bir ça- lışmanın eseriydi. Ufacık bir eksiklik bütün çalışmaların birden kesilmesine ve dolayısıyla prodüktörün zarara uğ- ramasına sebebiyet veriyordu, Aktör veya aktris gelmeyince filmin çevril- mesi kalıyor, teknik elemanı, figüranı ve filmin diğer unsurları muattal kal- mış oluyordu. Maalesef Türk sinema- sında bu gibi hadiselere yol açan ak- tris ve aktör fazlasıyla mevcuttu. Ölüm en kolay yol Gi Kaneri'i intihara (sürükleyen başlıca sebep Prodüktörler Cemiyeti nin boykotu ise, bu boykota sebebiyet ve ren hadiseleri yaratan da Kanerin iç huzursuzluğu ve ailesiyle olan geçim- sizliğiydi. Nitekim Türk filmlerinin iyi kalpli komedyeni bir müddetten beri ailesiyle şiddetli bir geçimsizliğin için- deydi. Hassas bir bünyeye sahip olan Kaner'i işinde çıkan aksilikler ve eşiy- AKİS/31