DÜNYADA OLUP BİTENLER A.B.D. Zenginin anlayamadığı rr bıraktığımız o hafta içinde, kalkınmaları için gözlerini Batılı- lara, özellikle Birleşik Amerikaya çe- virtti bütün az gelişmiş ülkeler, Ame- rikan Temsilciler Meclisinde yapılan İç burkulmasıyla, fakat devamlı bir ilgiyle izlediler. Yapılan bu görüşme- ler kendilerini doğrudan doğruya il- gilendiriyordu. Mesela Hindistan kal- kınmak için bir dev demir-çelik tesisi kurmak istiyor, bunun için gerekli ö- dünç parayı Amerikan yardımından sağlayacağını sanıyordu. Afrika ülke- lerinden Tunus, Nijerya ve Liberya kalkınma planları için gözlerini Ame- rikan yardımına dikmişlerdi Avrupa- da Yunanistan ve Türkiye, İkinci Dünya Savaşını izleyen her yıl olduğu gibi bu yıl da Amerikan yardımından kendilerine (odüşecek payı (omerakla bekliyorlardı. Fakat, İkinci Dünya Savaşından sonra bütün dünyaya büyük bir el a- çıklığıyla (opara dağıtan Amerikaya son yıllarda birşey olmuştu. Dünya- nın bu en zengin amcası artık etkisi gibi cömert odavranmıyor, vereceği her dolar için kılı kırk yarıyordu. Bu- nun nedenini herkes kendine göre yorumlamaya çalışıyordu, fakat orta- lıkta en elle tutulur gibi duran se- bep, meselâ 1950-1960 arası Türkiye- sinde olduğu gibi, bazı ülkelere yapı- lan yardımın yerinde kullanılmadığı, olmadık yerlere savrulduğuydu. o Bu durumu görünce Amerikan politikacı- ları ister istemez dikkatli olmak ro- Meselâ Başkan Kongreden dış yardım için 5 milyar dolarlık bir tah- sisat istemiş, fakat güçlükle 4 milyar dolar koparabilmişti. Bu yıl da ken- disine 4 milyar 100 milyon dolar veril- mesini istiyordu, fakat Temsilciler Mec- lisinde yapılan indirimler sonunda an- cak 3 milyar dolar kadar bir dış yar- dım tahsisatı alabildi. Evet. eski gün- ler yavaş yavaş geride kalmış. Ame- rikan kongre üyeleri iyice cimrileş- mişlerdi. Sebebi ne olursa olsun oAmerikan dış yardımında o yapılan kesintinin, kalkınmaları İçin Batıya bel bağlayan az gelişmiş ülkelerde büyük bir hoş- nutsuzluk yaratacağına şüphe yok. Hindistan şimdi kurmak istediği de- AKİS/18 Kennedy Sam Amcanın oğlu mir-çelik tesisi için başka bir kay- nak aramak, Afrikanın gene ülkeleri kalkınma planlarında değişiklik yap- mak zorundadırlar. Bunun, az geliş- miş ülekelere iktisadi yardım yoluy- la sızmak isteyen diğer büyük devlet- lerin ekmeğine yağ süreceği gün gi- bi apaçık. Amerikan kamu oyu ve tem- silcilerinin bu nokta üzerinde yeteri kadar durup düşünmedikleri ileri sü- rülemezse bile, iş paraya dayanınca, kendi keselerinin kısa süreli çıkarı- nı uzun süreli politik çıkarlara tercih ettikleri görülüyor. Yapılan bu yan- lış tercih yüzünden de, yirmi yıla ya- kın bir süredir 95 memlekete 100 mil- yar doları aşkın dış yardım yapan Birleşik Amerika, bu yardımdan, an- cak dokuz yıldır dış yardıma başla- yan ve 24 memlekete yalnız 7.55 mil- yar dolar ödeyen Sovyetler Birliği ka- dar politik fayda sağlayamıyor. Amerikan kamu oyunun ve temsil- cilerinin dış yardım konusunda anla- makta güçlük çektikleri nokta, bize kalırsa, yardımın yardım edenle yar- dım alan arasında ticari bir bağıntı olmadığıdır. Kalkınmaları için gözle- rini Amerikaya çeviren Ülkeler, aldık- ları yardımın Birleşik Devletler o ta- rafından belli bir devlet düzeni şar- tına bağlandığını, ya da ticari bir çı- kar için yapıldığım anladıkları gün, henüz çok uyanık olan milli ogurur- larını incinmiş görüp Amerikaya kar- şı eski duygularını kaybediyorlar. Ne yazık ki Temsilciler Meclisi ayni yan- lışlara bu yılki dış yardım görüşme- leri sırasında da düşmüştür. Meselâ Hindistana yapılacak yardımın kısıl- masına sebep, kurulacak demir-çelik tesisinin özel teşebbüse devredilmeyip devletin oelinde kalacak (olmasıdır. Temsilciler Hindistan gerekleri karşı- sında kaçınılmaz bulunan bu devlet- çilik düzenini anlamakta güçlük çek- mişler, oHindistan kalkınmasının da özel teşebbüs yoluyla yapılmasını is- tediklerini anlatan konuşmalar yap- mışlardır. Amerikan kamu oyu ve o- nun temsilcileri, bugün, az gelişmiş ülkelerde devlete düşen payın büyük- lüğünü kabul etmedikçe Amerika ile yardım gören devletler arasındaki an- laşmazlıkların giderek çoğalması ka- çınılmaz bir durum alacaktır. Bu yıl yapılan dış yardım görüş- melerinde Temsilciler Meclisinde üre- rinde önemle durulan Oo hususlardan biri de, Amerikan iktisadi dış yardı- mının yüzde ellisinin Özel teşebbüs kanaliyle yapılması ve bu yardımlar- dan en az yüzde iki faiz alınmasıdır. Bilhassa (o Cumhuriyetçi temsilcilerin gayretiyle bu iki husus dış yardım ka- nununa geçmiş bulunuyor. Bu du- rum, oOAmerikalıların çoğunluğunun dış yardımı olağan bir ticari bağıntı olarak gördüklerini bir kere dah çıkça ortaya koyuyor. Zaten yapılan iktisadi yardımların Amerikalıları en çok ürküten yönü de, bu yardımlarla kalkman ülkelerin zamanla Amerika- dan mal ve hizmet satın almak du- rumundan kurtulacağı, -üstelik tıpkı Avrupa devletlerinin yaptığı gibi- A- merikanın karşısına gümrük duvar- larıyla dikilip Amerikan dış ticareti- ne büyük darbeler vuracağıdır. Daha bu yılın başlarında Clay raporundan sezilen bu endişe, Temsilciler Meclisi görüşmelerinde apaçık ortaya çıkmış- tır. Orta-Doğu Kör döğüşü çe bıraktığımız hafta içinde Or- ta-Doğuda gelişen iki olay Arap- ların birinde birleşip ötekinde birle- şemedikleri iki meseleyi bir kere da- ha apaçık meydana koydu. Olayların biri İsrail - Suriye hududunda başla- yıp birkaç gün sonra İsrail - Ürdün sı- nırına da sıçrayan Arap-İsrail çar-