YURTTA OLUP BİTENLER, takrir sahipleriyle inceden inceye eğ- lendi. AKİS ile ortak mıydı bunlar, ne? Bir derginin böyle bir kudret ve kuwete, tesire sahip (gösterilmesinin altında mutlaka gene AKİS'in bir oyu- nu vardı. AKİS'in her şeyi ve herkesi idare ettiği her gün Oo söylenilmiyor muydu? Demek, M.P. yi de o idare edi- yordu. Ama Baykam daha sonra ciddi ko- nulara da geçti ve AKİS'ten parçalar okuyarak bu mecmuanın yaptığı tek neşriyatın, bütün ihalelerin açıklık içinde yapılması ve tercih sebeplerinin daima yayınlanması, açıklanması yo- lunda olduğunu gözlerin önüne serdi. Tabii, takrirdeki Japonya masalı üze- rinde de durmayı ihmal etmedi. Takrir sahiplerine göre istifa eden Ulaştırma Bakanı Rifat Öçten Japon- yadan bu parayla ucuz lokomotif ala- caktı. Fakat General Motors firması- nı tutanlar b olmuşlardır. Sırf, lokomotifler Japonyadan alınma- sın diye.. Cahilliğin ve kulaktan dol- ma bilginin iyiniyetten mahrum bu- lunanları ne hale getirdiğini bundan daha mükemmel hiç bir şeyin ortaya seremeyeceğini Baykam hemen belirt- ti: Para bir amerikan kredisiydi o ve malın mutlaka Amerikadan satın alın- ması mecburiyeti vardı! Demek ki, Japonya masalı bir pa- lavradan ibaretti. Tahkikatı isteyen C.H.P. Şeyi Öztürk, aynı mükemmellikte bir konuşma yaptı. C.K.M.P. milletve- kili, M.P, lilerin samimiyetsizliklerini, onları iyi tanımanın verdiği bir sela- hiyetle yaptı ve Bölükbaşının aklın- daki yatırımı dile getirdi. Son olarak, itham edilenlerden Ke- mal Satır kürsüye çıktı. Zavallı, onun için neler ve neler uydurulmamıştı ki.. Ulaştırma Müsteşarını gece uyandır- mış, illa General Motors'un lokomotif- lerini alacaksınız diye tutturmuş, taz- yikler yapmış! Satır, bunlara herkes- AKİS/14 İhsan Şeref Dura Tekniğe teknik ten fazla kendisinin şaştığını, onun için tahkikatı herkesten fazla istedi- ğini, zaten C.H.P. Grupnnun da tahki- kat lehinde oy kullanacağını, karar verildiğini bildirdi, bütün millet- vekillerinden bu istikamette oy kullan- malarını hassaten rica etti. Rica kabul edildi: Meclis tahkikatı yapılacaktır. Hem de, beş ayrı parti- ye mensup beş milletvekilinden müte- şekkil bir heyet tarafından. Heyet, baş- ka bir takrir gereğince onbeş gün için- de raporunu Meclise verecek ve ak ko- yun ile kara koyun köprü başında bel- li olacaktır avanın kararmış olduğu bir saatte milletvekilleri (o Meclisi terkederlerken şöyle diyorlardı: "— İri kıyım lider, yarınki gazete- leri kim bilir ne heyecanla obekleye- cek!" Ama ciddi gazeteler, üstadı kırıklığına uğrattılar. hayal Piyasa Dert ve dertlisi ei haftanın sonlarında bir tün, Ankarada Sanayi Bakanı (o Fethi Çelikbaş ve İstanbulda Vali Niyazi Akı eş birer telgraf aldılar. Telgrafin altın- daki imza, Faal Ünverdiydi. Fazıl Ün- verdi, bu yaz aylarında sayısı çok olan inşaat sahiplerinden biridir. e Telgrafı okuyanlar, adamın hakikaten tepesi- nin atmış bulunduğunu farketmekte güçlük çekmediler. Ünverdi, telgrafında şöyle demekteydi; "İstanbulda çimento satışları inşa- at mevsiminin bu en hareketli gün- lerinde maalesef karaborsaya intikal ettirilmekte, bu suretle hem inşaat geciktirilmekte, hem de pahalıya mal- edilmektedir. Misal olarak şunu arzet- mek istiyorum: İstanbulda Karaköyde Aker Hanında bulunan Zeytinburnu Çimento Fabrikası satış merkezi, ima- latı doğrudan doğruya hakiki ihtiyaç sahiplerine vermemekte, bayileri (o va- sıtasıyla sattırmakta ve bu suretle, ka- raborsa yapılmasını adeta teşvik oet- mektedir. Çimento bulamamak yüzün- den inşaat sahipleri bir takım yerlere başvurmak zorunda kalmakta, bunlar da çimentonun yedi liraya satılması- gereken torbasını on liradan dağıt- makta, böylece çok fahiş kârlar sağla- maktadırlar. Kalkınma dâvamızla çok yakından ilgili bu yıkıcı karaborsa faa- liyetinin en basit tahkikatla meydana çıkacağı muhakkaktır. Yüksek Ittılaını- za ve ilginize arzolunur." Telgraf, sadece Fazıl Ünverdi adın- daki vatandaşın ıstırabını dile getir- mekten uzaktır. Çimento ve demir ü- zerinde, gerçi büyük (spekülasyonlar yapılması mümkün olmamış, bir geni: sıkıntı yaratıldığı takdirde derhal it- halat yapılacağının peşinen (o bildiril- mesi karaborsa krallarının kulağına; kar suyu kaçırmıştır. Bu sayede piya- sada mal hep bulunmuştur. Ama sa- tışların en hızlı olduğu devrede, sade- ce bir takım idaresizlikler ve basiret- sizlikler yüzünden inşaat sahipleri güç durumda (o kalmışlar, dolayısıyla oda “tırtıklanmışIn.r"dır. Halbuki, yüksek seviyedeki tedbirlerin yanında küçük kademelerde de gerekli tedbir alınmış bulunsaydı buna lüzum kal- mayacaktı. Şimdi, Fazıl Ünverdinin telgrafi- nın Sanayi Bakanı ve İstanbul Vadisi için bir uyarıcı tesir yapıp yapmadığı işe verilecek önemden tır. anlaşılacak-