C.H.P. nin düşman C.H.P. sinde yaşadığımız hafta gibi bir haftada, C.H.P. nin hukuken en yük- sek olmasa bile fiilen en tesirli organı. Meclis Grupu ekseriyet sağlana- madığından toplanamazsa insan demokratik rejimin istikbali konusun- da nasıl karamsar olmaz? O C.H.P. ki, Genel Başkanı İsmet İnönü tara- fından bu rejimin teminatı diye vasıflandırılmıştır ve maalesef doğru- dur. Hiç olmazsa bir süre daha, küçük ama inatçı ve çarpık fikir sahibi gruplara karşı Demokrasinin en kuvvetli ve kudretli savunucuları C.H.P. içinde veya onun yanında teşkilâtlanacaklardır. Tıpkı, demokratik re- jim 1960 İlkbaharında Türkiyede en büyük tehlikeyi geçirmiş olduğu sıradaki gibi.. Ama bir yeni imtihanda C.H.P. şartların seviyesinde ol- mazsa, savaşın kazanılması güçleşmez mi? Her. şey gösteriyor ki C.H.P. bir ciddi buhran içindedir. Bu buhran, partiden atılmak üzere olan veya partide bir büyük tesiri bulunmayan kimselerin sebebiyet verdikleri bir buhran değildir. Bugün için partinin yedinci oku omesabesihdeki Demokrasiye inanmayanların ve bu milleti ancak sopa veya süngüyle idare edilmeye layık görenlerin okapı dışarı edilmelerinden tabii bir husus düşünülemez. Ama, demokrasiyi istedikle- ri halde bunun icabını yapmayan veya yapamayanlarla dolu bir teşkilât, bir yüksek kadro ne olacaktır, yolunu nasıl bulacaktır? Geçenlerde, bir Orta Anadolu ilinin başında bulunan bir genç C.H.P. li Başkan şöyle diyordu: — Oynadığımız oyun değişti, fakat oyun manasının başındakiler hep aynı kimseler ve yemler ki eski oyunu oynuyoruz. Halbuki o tav- laydı, bugünküsü bezi Sözde bir büyük merçek payı vardır, ve C.H.P. nin derdinin kökünü göstermektedir. C.H.P. teşkilâtı hâlâ sanmaktadır ki mücadele eski mü- cadeledir. O yüzden, pulu karşı tarafın açığına şırakkk diye kondurma- yı tevkii bulmaktadır. Bu fırsat elinde olmadığından, hangi kâğıdın çık- tığım saymak, kaç "ikiyüzelli" nin yazıldığını kollamak, kalan kâğıtları bilmek, yâni beziğin daha ince kaidelerine uymak gerektiğinden C.H.P. teşkilâtı bedbahttır. Nelerin yapıldığını görüp söyleyecek ve duyuracak yerde, sadece, şikâyet etmekte, kara gözlüklerini gözlerinden çıkarma- makta, adeta "Ah, nerede o eski günler!" demektedir. Bir başka benze- tişle, "Delikli demir çıktı, mertlik kayboldu" diyen Köroğlu gibi.. C.H.P. yeni savaşı delikli demirle yürütmeye ve onu da kazanmaya mecburdur. Siyaset sanatı her geçen gün biraz daha incelecek, kabalığım kaybede- cek, hüner ve meharet isteyecek, cesaret tek başına yetmeyecektir. C.H.P. beziği tavla gibi oynuyor. Vay benim, köse sakalım! C.H.P. Kâse-i fağfurdan sesler ÇrP Genel Sekreteri oKemal Satır kürsüde konuşmakta olan hatibe seslendi: — Beyfendi, biraz çabuk bitirse- niz. Daha konuşacak iki arkadaşımız var." Satır sonra, bu sözlerinin ge- rekçesini izah etmek istedi ve mikro- fona biraz daha eğilerek bu sefer de salonu dolduran delegelere: "— Arkadaşlar, sizi sıkıştırdığım i- çin Özür dilerim. Fakat salon sahibi burayı saat 20 den itibaren bir baş- kasına, düğün için kiralamış. Düğün sahibi de beni sıkıştırıyor. Bu sebeple arkadaşlardan okonuşmalarını o kısa kesmelerini rica ediyorum" dedi. Olay, geçen haftanın sonunda Pa- zar günü Ankarada, o Bahçelievlerin meşhur Akalın Pastahanesinin ikinci katındaki geniş kokteyl salonunda geç- ti, o gün üç günden beri devam et- mekte olan CHP Küçük Kurultayı- nın ton günüydü. Cuma ve Cumartesi günleri yurdun çeşitli illerinden ge- len delegeler bol bol konuşmuşlar, iç- lerini dökmüşler ve şikâyetlerini sıra- lamışlar, sıra bunları cevaplandırmak üzere partili Bakanlara gelmişti. An- cak saatin 20'yi geçmiş olması ve a- şağıdaki küçük holde gelinle birlikte bir kısım davetlilerin beklemesi sebe- biyle Bakanlardan Başbakan Yardım- cısı Turhan Feyzioğlu ve Sanayi Ba- kam Fethi Çelikbaş, Satırın ikazıyla sözlerini bir kaç cümle içine sıkıştı- rarak beşer dakika içinde tamamla- mağa mecbur kaldılar. Toplantı dü- gün davetlilerin "Acaba daha uzaya- cak mı?" endişesiyle (takip ettikleri Kemal Satırın kısa bir konuşmasın- dan sonra dağıldı. Partizan değil, partili (Çıma günü sabah saat 10 da başlıya- rak Pazar akşamına kadar üç gön devam eden toplantının amacı, yak- laşan mahalli seçimlerle ilgili olarak hazırlanan aday yoklama yönetme- liklerinin müzakeresi oOolmakla bera- ber görüşmelerin (o ağırlık merkezini, daha çok teşkilâttan Hükümet aley- hine yükselen şikâyet sesleri teşkil et- ti. Delegeler illerin alfabetik sırasına göre söz alarak Hükümetin teşkilâtla olan bağlarını tamamen kopardığını Koalisyonun diğer iki kanadını teşkil eden CKMP ve YTP nin seçmenine sağladığı o kolaylıklar yanında CHP 11 Bakanların son derece ilgisiz kal- dıklarını, kendilerine (o Genel Merkez kanalıyla iletilen dileklerin cevapsız bırakıldığını uzun uzun söylediler. An- cak toplantının en ilgi çekeri tarafı hemen bütün delegenin partizan ida- re istemediklerini belirtmeleri oldu Delegeler bu konudaki fikirlerini tek bir cümle ile formüle ettiler: — Partizan değil, fakat Bakan istiyoruz." partili Görüşmelerde memurların tutumu rüşvet, İşçi meseleleri ve köy yolları problemi, üzerinde oOdurulan başlıca Kemal Satır "Gelini bekletmeyelim!” AKİS/15