RAD Y O idare Bir yılın muhasebesi Are Radyosu idaresi bir yıldanbe- ri aynı kadro ile çalışmaktaydı. Bu yıl içinde ne gibi adımlar atılmış? Han gi işler bir çıkmaza girmiş, başarılar na sıl sağlanmış, çöküntü radyonun hangi bölümlerinde görülmüştü? Bu sorula- rın cevaplarını vermek için radyonun bugünkü durumunu ele almak yerin- de olur. Gerçekten Ankara Radyosu bugün programlar bakımından feci bir du- rumdadır. Günlük programa şöyle bir göz atınca Türk Müziğinin peşinden Batı Müziği, Batı Müziğinin peşinden Türk Müziğinin geldiği oderhal göze çarpmaktadır. Radyo sadece bant ve plâkla beslenen bir müzik kutusu ol- muştur. Programları bulunmayan bir radyonun bu hale düşmesinden kimi sorumlu tutmak gerekmektedir? Rad- yonun idarecilerini mi? Yoksa eski Basın- Yayın ve Turizm Bakanlığı il- gililerini mi? Yahut ta bütün bunlar- dan başka Ankara Radyosu ile ilgisi olmayan başka sebepler mi vardır? Bir takım imkânsızlıkların, radyo dışın- daki sebeplerin bugün adı geçen rad- yonun program bakımından kısır kal- masına sebep olduğu (muhakkaktır. Ama acaba bu yeteri! bit mazeret mi- dir? Ankara Radyosunun programlarının geçen yıl içinde ortadan kaybolması- nın sebeplerinin başında radyodaki kliklerin işten daha çok at koşturma- sından ileri gelmiştir. Bugün artık müz- minleşmiş ve herkesi bıktırmış olan klik hikâyelerinden biri geçen kışın orta- larında Ankara Radyosu Müdürünün Amerikadan dönmesiyle başlamıştır. Radyo Müdürü bir davet üzerine Ame- rikaya gönderilmişti. Dört ay sonra dönüşünde eski vazifesi kendisine se- bensiz olarak verilmedi. o Gerçi mü- dür - Mahmut T. Öngören - seyyaha- tine aynı vazifeye devam etmek üze- re gönderilmişti. Fakat Öngören dö- nüsünde her hangi bir elemenin mes- leğe verdiği önem ve sevginin hesaba katılmadığı. İhtisasa, ve o güne kadar yapılan çalışmalara önem verilmediği hakikati ile karşılaştı. Amerikaya gi- den radyocu, söylediğine göre, basına böyle bir şev geleceğini tahmin etmiş- ti. Bütün bunlar biliniyordu ve böyle- le olması kimseyi şaşırtmadı.. Henüz olgunlaşmamış (o bir çalış- ma hayatının hüküm sürdüğü bir düzenin yıllardanberi bir türlü kuru- AKİS/26 lamadığı, işler gibi şahısların da bir- birine (o karıştırıldığı ove harcandığı Ankara Radyosunda böyle bir vaka- nın cereyan etmesi kadar normal bir- şey olamaz. Fakat bütün bunlardan dolayı radyo dinleyicisine (o kifayetsiz yayınlar dinletmenin sebebi vi dır? Bir kimsenin yerinden veya bir haksızlığa uğraması dinleyi- ciyi ne kadar ilgilendirebilir? Her hangi bir mevki gibi radyo müdürlü- ğü de hiç kimsenin malı değildir. Hiç bir kimse, hiç bir koltukta ebediyete kadar oturamaz. Bir haksızlık ta ol- Fakat kim yerinden oynatılırsa oyna- tılın, kim klik kurmak için çalışır- sa çalışsın. Ankara Radyosunun için- deki durum ne olursa olsun önemli olan bir tek nokta vardır: O da An- kara Radyosunun hiç değilse bazı ba- kamlardan dinleyicisini tatmin etme- sidir. Türkiye yeni kurulmakta olan bir memlekettir. Çeşitli siyasi, iktisadi ve sosyal problemleri vardır. Bu karışık- lık sırasında memlekette birlik yara- tacak bir düzen kurulmasında çalışa- cak, halkı her bakımdan eğitecek radyoya, hele Ankara Radyosuna çok önemli görevler düşmektedir. Bü- tün bunlar bugün unutulmuş bile ol- sa, hiç değilse radyonun, dinleyicisi- ne haberleri mümkün olduğu kadar çabuk vermesi, bir iki eğlence prog- yorgun argın evine geleni oyalaması ve basit iki üç kültür ya- yını yapması gerekirdi. (Fakat kap- rislerin ön plâna çıkmasına göz yu- mulması, şahısların menfaatlerini Ko- rumak için bir takım prensiplerin or- tadan kaldırılması radyoyu idare et- mekten ve programlardan daha ağır basmıştır. Üstelik radyonun idareci- leri genç nesildendir. Örümcek tutmuş eski kafalar çoktan ortadan çekil- miş ve meydan taze fikirlere, dine di- mağlara kalmıştır. Fakat mücadeleci olması gereken, o yenilikler getirmesi ümit edilen, sağlam ideallere sahip ol- duğu düşünülen kuşakların küçük he- saplar peşinde koşmayı, kendilerine bir yer hazırlamak için bazı defterle- ri ayaklar altına almayı tercih etme- si hiç te hoş değildir. Mesela geride bırakılan yıl ortalarında büyük söz- lerle girişilen radyoya baskıyı önle- me mücadelesinde önemli şahıslardan birinin yaptığı müracaat kesinlikle reddedilmiştir. Fakat aynı önemli şa- hıs daha yüksek bir mevkiye gelince aynı müracaatını tekrarlamış ve bu sefer müracatı reddeden radyo görev- Mahmut T. Öngören Bir felaketzede lisi sallantıda olan yerini sağlamlaş- layacak kadar prensiplerinden ve rad- yoculuk , kurallarından vaz geçmiştir. Bu küçük olayda mazeret olarak ile- ri sürülebilecek elbette bir iki sebep bulunabilirdi. rü yapılamayacağı Ankara Radyosunun hiç olmazsa ge- riye dönmemesi eski kara günleri a- ratmaması gerekirdi. Gerilikler zinciri nkara Radyosu son bir yıl için- de yalnız program bakımından ge- rilememiştir. £ Radyo içinde disiplin kurulamamış, gerek programlarla ge- rekse idari işlerle ilgili hususlarda ve- rilen yanlış kararlarla şahısların bir- birine düşmesine, hakların çiğnenme- sine yol açılmıştır. Gerçi bir düzen rad yonun içine hiçbir zaman girememiş- tir ve eski mevzuat, eski kaidelerle bugünkü idarecilerin de bir başarıya ulaşmasını beklemek Oo cidden büyü bir haksızlık olur (o Fakat radyovu radvoculuktan uzaklaştıran davranış- lardan kaçınmak, göz önündeki im- kânsızlıklara (Oorağmen Oo halledilmesi mümkün meseleleri ele almak, perso- nelin dertlerinin ve çiğnenen hakla- rının üzerine eğilme nileyici bazı yolları koşarak Ankara Radyosunu görevini yapamayacak hale getirmek kimsenin hakkı değildir."