kimsenin yüzünden okunuyordu. Yar- bay Nusret Eraslanın elemanları 1- şıkları (o yakıyorlar, o söndürüyorlar, tecrübeler yapıyorlardı. Yassıada Du- ruşmalarını takip etmiş olanlar çok kimseyle tanış çıktılar. Küçük ve hafif baş selamlaşmaları oldu. Buna rağmen bütün gözler kapıdaydı. Sa- nıkların içeri girip yerlerini almaları bekleniyordu. İlk sanıklar kapıda göründükle- rinde tansiyon arttı. Sanıklar tek sı- ra halindeydiler. Harekete asker ola- rak iştirak etmiş olanlar üniformala- rını sırtlarında muhafaza ediyorlar- dı. Çoğunun kılığı, o geceki kılığıydı. Emekliler tabii sivil (o giyinmişlerdi. Talat Aydemirin ve başlıca suç or- taklarının sırtlarından, taşımaya hak lan bulunmayan üniformalar çıkarı- lap alınmıştı. Sanık kafilesinin çoğu- nu genç teğmenler teşkil oediyordu Büyük kısmı tank teğmeniydi. Bun- lar 1961'li subaylardı. Yani. Harp O- kulunun son sınıfında 22 Şubat ha- reketine katılmışlarken milletin atı- fetine uğrayan ve subaylık haklan ellerinden alınmayan 'eski Aydemir- ciler. Ne olup bittiğini pek anlama- yan, şaşkın ve sinirli bir halleri var- dı. Daha sonra bir kısmı rahatsız- landı ve zaman zaman dışarıya çıka- rılmalarına zaruret hasıl oldu. Sanıklar, kararnamedeki numara sıralarına göre oturtulmadılar. oGi- rişte olduğu gibi oturmada da Ayde mir ve 22 Şubatın bir kaç kodamanı ile Türkeş ve üç adamı hemen hemen aynı blok içindeydi. Kararnamenin sonundaki Halim Mentee ilk sırada ondan bir kaç numara öncede yazılı 22 Şubatçıların avukatı Saffet Olgaç ise son araların birindeydi. Sanıklar oturduktan sonra salon- da yeniden bir bekleyiş başladı. Da- kikalar öylesine yavaş yürüyordu ki Muhafız erlerin, makineli tabancala- rıyla birlikte taşıdıktan siyah coplar aheste aheste sallanıyor, Foto Film Merkezinin elemanları o fotoğraflar, filmler çekiyor, anlamı çıkırdığı ses- e.. başka ses duyulmuyordu. üzerine en fazla fan parlatılan sanık Talat Aydemirle Alpaslan Türkeş oldu. Tür keş zaman zaman dudaklarını ıslatı- yordu. Sinirli bir hali vardı. Ayde- mir, fiziği itibariyle daha derli toplu görünüyordu. Saat tam 9.30'da, Yargıçlar He- yeti ve Savcılar salona girdiler. Yar- gıç Deniz Albayı ile savcılar ünifor- malarının üstüne cübbelerini giymiş- lerdi. Mahkeme Başkanı ve üye Kur may Albay sadece üniformalarıyla i- deler. Başkan "Ben Birinci Sıkı Yönetim Mahkemesi Başkam Tuğgeneral Fev- zi Basmacıyım" diyerek duruşmayı açtı. Merakla beklenen haber Fi gleyin, radyolar haber bültenlerine başladıklarında bütün yurtta de- rin bir merak ve heyecan vardı. An- kara Radyosu ne haberlerin özetinde, ne de ilk haber olarak duruşmalarla ilgili bir şey söylemeyince çok kim- se hayal sukutuna uğrayarak düğme- yi çevirdi. Ama, hata etti. Zira üçün- cü haberden sonra spiker, sabahleyin başlayan duruşmalara ait bilginin bi- cezaevine Bir sıçrarsın çekirge.. Aydemir girerken.. raz sonra verileceğini bildirdi. Anons, bir kaç defa daha tekrar edildi. Öğleden sonra bütün Türkiyeyi saran bu merak, duruşmanın başla- masından itibaren Mamaktaki bara- ka tarzındaki duruşma salonunun ha- vasına hâkim oldu. Başkan Basmacı, duruşmaları açtıktan sonra mikrofo- nu, duruşmayı idare edecek olan Yar- gıç Deniz Albayı Özdalgaya verdi. Özdalga, ilk dakikadan itibaren sa- lona hâkim oldu. Ciddi bir tavrı, tok bir sesi vardı. Usül gereğince sanık- lardan, mahkeme heyetine itimatları olup olmadığının sorulacağım bildir- di. Her sanık, adı okunduğunda kal- kacak ve "Mahkeme heyetine itima- dınız var mıdırt" sualinin cevabım YURTTA OLUP BİTENLER verecekti. İlk olarak 1 numaralı i- sim, Talat Aydemir ismi okundu. Kı- sa boylu, şişman asi lider "Tam!" ce- vabını verdi. Onu diğer sanıklar ta- kip ettiler. Çoğu "İtimadım vardır" diye mukabelede bulundu. Bütün sa- nıklar, 22 Şubatçıların avukatı hariç asker veya emekli asker oldukların- dan topuklarını birleştiriyorlar ve öy le cevaplarını bildiriyorlardı. Bütün sanıkların mahkemeye itimatları bu lunduğu anlaşıldı. Bu safha bittiğinde, usulün baş- ka bir icabının yerine getirilmesinin gerektiği Albay Özdalga tarafından açıklandı. Gerçi sanıkların isimleri ve açık hüviyetleri son tahkikatın açıl- masıyla alâkalı kararnamenin başın- da vardı. Ama bunun bir defa daha, sanıklarn kendileri tarafından, mik- rofon başına gelinerek belirtilmesi lâ- zım geliyordu. Anlaşıldı ki mahkeme heyeti usulün bütün inceliklerine dik- kat edecek ve bir usül hatası yapma- mak için azami nisbette itinalı hare- ket edecekti. I numaralı sanık Talat Aydemir, hüviyetini söylemek için mikrofonun başına geldiğinde saat ona yaklaşı- yordu. Asi lider 1333 doğumlu oldu- gunu, Söğütte dünyaya geldiğini ve emekli kurmay albay bulunduğunu ifade etti. Onu diğer emekliler takip ettiler. Ondan sonra daha gençler, muvazzaflar takip etti. Türkeş ve ar- kadaşları "son görevleri" olarak M. B.K. üyeliğini veya elçilik müşavirli- ğini söylemediler. Emekliliğe sevke- dildikleri rütbelerini bildirdiler. Sa- dece Rifat Baykal emekli olduğunu söylemeyi unuttu. Yargıç onu tashih etti. Hüviyetlerin tesbiti uzun sürdü- günden salondaki hava bir ara dağı- lır gibi oldu. Fakat sanıklar, ne olup bittiğini daha iyi anlar haldeydiler. Bir kaç Harp Okulu öğrencili sanık fenalık geçirdiler. Bir diğer kısmı başka ihtiyaçları için salonu bir sü- re terkettiler, Sonra tekrar gelip yer lerini aldılar. Bu arada, muhafız erler münte- zem fasıllarla (onöbet dertleşiyorlar ve aynı tertip içinde yerlerini yeni- leri alıyordu Savcı konuşuyor Hüviyet tesbiti işi tamamlandıktan sonra -Yargıç, sanıkları savuna- cak 1l avukatın müracaat kâğıtları- nı daha önce almıştı- söz, iddia ma- kamını işgal eden Yargıç Binbaşı Turgut Akana verildi. Orta boylu, saç lan dökülmüş, sert çizgili, üniforma- AKİS/9