İŞÂLEMİ langıç kira sistemine tâbi olmaları gerekmektedir. Yani, her binanın Kaç liradan kiraya verileceğinin Oo tespiti lâzımdır. İlk anda, binanın vasıfları ele alınarak kira bazının elde edilebi- leceği düşünülebilir. Ancak bu vasıf- larla iş bitmemekte, binanın ile, hat- tâ her ildeki mevkilere göre kıyme- tinin tespiti gerekmektedir. Bu su- retle, her şehre bir baz puan, ondan sonra da şehirlerdeki bölgelere göre mıntaka puanları verilmesi düşünü- lebilir. Ancak bunun da (muazzam aksaklıklar yaratması omuhtemeldir. Diyelim ki birinci cadde, ikinci cad- de gibi kriterler de alınacaktır. Fa- kat meselâ, Nişantaşı semtini ele a- lalım. Burada birinci cadde, eski tramvay yoludur. Ama, Topağacı mıntakası, esas caddeyi fersah fer- sah geçmiştir. Buna karşılık, cadde- ye çok daha yakın olan meselâ Ko- daman caddesindeki evlerin râyici Topağacına nazaran bir hayli düşük- tür. Görüldüğü üzere, mevki faktörü kiraların başlangıç tespitinde büyük bir zorluk arzetmektedir ve bunun hâlledilmemesi, yeni kanunun er geç Anayasa Mahkemesi karşısına (o git- mesine yol açacaktır. Meselelerin çeşitli yönleri Kira işinin birçok (omemleketlerde düzenlendiği malümdur. Oralarda da, yukarıda belirttiğimiz sistemler uygulanmaktadır. Ancak, o memle- ketler, kira işi bu kadar kangrene olmadan gerekli tedbirleri almışlar- dır. Meselâ Fransada, 1948 senesin- de kiralar dondurulmuştur. O tarih- te kiralarda muazzam farklar olma- dığı için, dondurma kararı karışıklık- lara yol açmamıştır. Fransa lehine bir diğer faktör de, orada bölgelere göre kiraların farklı mahiyet arzet- memesidir. Kiraların ayarlanması için ileri sürülen bir tez de, iki sene müddet- le kiraların serbest bırakılması, on- dan sonra "Echelle mobil" sistemi- nin tatbik edilmesidir. Bu müddet zarfında kiralar kendi kendini âyar- layacak, ondan sonra da fiyat artış- larına göre kiralar ayarlanacaktır. İlk anda orijinal gibi görülen bu teklif, haddizatında kiraların büsbü- tün artmasına yol açabilecektir. Çün- kü, iki sene sonra kiralardaki o ser- bestliğin kalkacağını o hesaplayanlar, ya fiyatlarını çok yüksek tutacaklar, ya da hiç kiraya vermeyeceklerdir ki, her iki sistemde de arz ve talep kai- desi rol oynayacağından, muazzam bir darlık meydana gelecektir. Bir diğer teklif de, kiraların baş- langıç fiyatlarını istimlâk bedelleri- nin tespiti gibi bir sistemle ayrı ay- rı tespit etmektir. Bu sistem de ilk anda makul görülmektedir. Fakat bi- raz düşünülünce, bu sistemin Anaya- sa Mahkemesinin- bugün reddettiği kira takdiri sisteminden pek farklı olmadığı görülmektedir. Gerçekten de, Anayasa Mahkemesi, Belediyele- rin kira takdiri yapmasını reddetme- mekte, fakat Belediye encümenlerine verilen takdir yetkisinin açık ve ke- sin ölçülerle sınırlanması gerektiğini belirtmektedir. Ancak, yukarıda da belirttiğimiz gibi, Belediyelerin açık ve kesin ölçülerle sınırlanacak tak- dir kriteri bulmasında büyük müşkü- lât mevcuttur. Bir diğer tez de, kiraların tespi- tinde bina vergilerinin bazı olarak a- lınması hususudur. Ancak, bu da bir fasit daireye yol açmaktadır. Zira AKİS/18 (AKİS - 297) bina vergilerinde zaman faktörü bü- yük bir rol oynadığı gibi, esasında bina vergileri (omümasillerine (o göre tespit edilmektedir. Bu durum da mahkemenin reddettiği kira takdirin- deki aksaklıkların, bina o vergisinde de görüleceği ve işin bu sefer bu yön- den Anayasa Mahkemesine gideceği anlaşılmaktadır. Bu konuda Anayasa Mahkemesi şöyle demektedir: Müma- sil gayrimenkulu bulmak her zaman mümkün olmadığı gibi, mümasil gay- rimenkul kirası da çeşitli sebeplerle düşük ve yüksek tutulmuş olabilir. Bu yüzden kira takdir edilirken, çok defa yanlış mukayeseler yapılmakta ve doğru olmayan sonuçlara o varıl- maktadır". Bu sebeple, bina vergile- rinin de baz olarak oalınmasındaki müşkülât meydana çıkmaktadır. Taraflar karşı karşıya Yikâri umumiyede en ziyade aykırı karşılanacak tez ise, kiralatın ta- mamen serbest bırakılması Bu tezi ileri sürenler, evvelâ Milli Korunma misalini ele almakta, Milli Korunma Zamanında karaborsanın büsbütün arttığını, serbest bırakma fikrini kimsenin kabul edemediğini, fakat modern ekonomik nazariyelere göre Mili Korunma kalkıp da, ara ve talep kaidesi hükmünü icraya baş- layınca, fiyatların normal seviyesini bulduğunu belirtmektedirler. Kiraların serbest bırakılmasından en ziyade, mülk sahiplerinin kiracı- ları çıkarmak için yüksek ve fâhiş kira talep edecekler diye korkulmak- tadır. Yâni, şu veya bu sebeple kira- cısından kurtulmak isteyen mal sahi- bi, 200 liralık yere 2000 lira isteye- cek, bu suretle mecbur kalan kiracı binayı tahliye edecektir. Veyahut da, sadece fasla kira almak isteyen mal sahibi, kirasını olmayacak seviyeye yükseltecektir. 6570 sayılı kanun kal- kınca serbest kalan kiralarla bunun kolaylıkla sağlanabileceği o zannedil- mektedir. Halbuki bu, zannedildiği okadar kolay olamıyacaktır. Medeni Kanu- nun maddesinin 2. fıkrası, "Bir hakkın sırf başkasını zarara uğratan suiistimalini kanun himaye etmez" demektedir. Yâni, bize ait olan bir hakkın başkasını zarara uğratacak şekilde kullanılmasını kanunun hima- ye etmiyeceği belirtilmektedir. Kira mukavelesinde mal sahibi, ta- raf olduğu gibi, kiracı da taraf ol- maktadır. Mal sahibi fahiş kira iste- yip kiracıyı zarara uğratmışsa, kira- cı mahkemeye müracaat edip bu ca-