Hükümet Söz ve sözün eri Ulaştırma Bakanı Rifat Öçten, bu- gün fiilen istifa etmiş durumda- dır. Gerçi Bakanın "istiskal anlayışı" son derece kuvvetlidir. -Kendisi Kabi- nenin, bu meziyete sahip tek Bakanı değildir ya..- Ama Başbakana, istifa- sını vereceğini söyledikten ve "Çok iyi olur" cevabım aldıktan sonra Ba- kan kalmak için direnmesinin pek fay- da getirmesi muhtemel değildir. Zira İsmet İnönü, böyle hallerde ısrar et- mesini bilen bir Hükümet Başkanı- dır. Rifat Öçten, kendisi için pek ca- Zip bir seyahat ayarlamıştı. e Ulaş- tırma tesislerini görmek için Japon- yaya gidecekti ve bu yolculuk bir ay sürecekti. Bir ay müddetle Rifat Öçten Bakan olmanın tadını çıkara- cak, ekmek elden, su gölden yasa- yacaktı. Ulaştırma Bakanını tanı- yanlar, kendisinin bu çeşit (o hayat- tan pek hoşlandığını bilmektedirler. Seyahat sağlandı, planlandı, ohazır- landı, fakat Başbakan' İsmet İnönü Y.T.P. li Başbakan Yardımcısı Ek- rem Alican vasıtasıyla oOUlaştırma Bakanına, bu seyahatine omüsaade etmediğini bildirdi. Yolculuk, Rifat Öçtenin uzak doğu hülyalarıyla bir- likte suya düştü, gömüldü, gitti, bit- ti. Ama, ısrarlı Rifat Öçtenin dert- leri bununla bitmedi. ' Ulaştırma Bakanı, PTT Genel Müdürüne gözünü dik- mişti.. Enver Kıttaydım değiştirmek istiyordu. Hâdise ilk defa 24 Mayıs Cuma günü patlak verdi. O sabah Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Sa- bahattin Baydur PTT Genel Müdür- lüğüne gelerek Kutaydına: " son olarak k ağır bir görevin ifasına memur edildim. Bundan üzüntü duy- maktayım. Dünkü Güvenlik Kuru- lunda size, işten el çektirilmesi dü- şünülmüş. Ancak Rifat Öçten sizi çok sevdiğinden onore etmek isti- yor. Bu sebeple sizin istifa oetmeni- zi istedi" dedi. Kutaydın bu sözlere çok ( şaşır- mış ve bilhassa meselenin Güvenlik Kurulu tarafından ele (alınmasına aklı ermemişti. Öçtenin subaylara karşı allerjisini bildiğinden bu söz- lere pek inanmadı ve kati kararını akşamüstü bildireceğini söyledi. Ku- taydın bütün öğleden sonrayı düşü- nerek geçirdi ve böyle bir itham karşısında istifa etmenin kendisine yüklenmek istenen suçu peşinen ka- bul etmek omanâsına gelebileceği noktasından hareket ederek hiç bir Rifat Öçten Macera böyle bitti şekilde istifa etmemeğe karar ver- di. Saat 16,30 da Sabahattin Bay- dura telefon ederek istifa etmeye- ceğini, fakat bu şartlar dahilinde huzur içinde çalışmasının imkânsız olduğunu, kendisine bir hafta müd- detle izin verilmesini istedi. İki saat sonra da Kutaydına, Cumartesi gü- nünden itibaren bir hafta izinli ol- duğu bildirildi. Uysal bir müdür İşin aslında Öçtenle Kutaydın ara- sında hiç bir zaman büyük bir ih- tilâf doğmamıştır. Kutaydın Öçte- nin "uyarmalar"ına harfiyen riayât etmiş ve bilhassa tavsiye kartı ile iş istemeye gelenlerden hiç birini geri çevirmemiştir. Öçtenin bütün gezi- lerine iştirak etmiştir. Bu sebeple Kutaydın hâlâ, bu kararın gerekçe- sini anlıyamamakta ve: — Vekil beyle aramızda hiç bir zaman, hiç bir ihtilaf olmadı. Bu a- ni kararın sebebini bir türlü anlıya- üstü kapalı, bir takım müphem ke- limelerle izah etmeğe çalışmaktadır. Meselâ 20-21 Mayıs olaylarından he- men sonra toplanan Güvenlik Kuru- lunda bir generalin ikazıyla Kutay- dın meselesini ortaya atmağa mec- bur kaldığını ve bu tazyikin, karşı koyamayacağı kimselerden geldiği ni ileri sürmektedir. YURTTA OLUP BİTENLER Öçtene göre bundan iki ay önce- sine kadar PTT deki en küçük iş- lemleri dahi kendisine haber veren Kutaydın bundan iki ay öncesinden başlıyarak odasında bazı oesraren- giz temaslar yapmış, toplantılar ter- tiplemiş ve bunları Öçtenden gizle- miştir. Nihayet 20-21 Mayıs oakşa- mı. Ali Elverdinin radyoda konuş- tuğu sırada PTT'nin dört hava su- bayı tarafından kontrol altına alın- ması da Öçtene göre Kutaydına kar- şı duyulan emniyetsizliğin bir delili- dir. Ancak burada Öçtenin izah eriş- sıtasıyla (oyargılanıp Oo cezalandırıla- caklarıdır. Yoksa, şahsi kuruntular- la bir genel müdürün işine son ve- rilmesi ancak Öçtenin şahsına mün- hasır bir tasarruf seklidir. İstiskalin daniskası Pundan önceki tayinlerinden bir kısmını oOBakanlar Kurulundan geçirmiş olan Rifat Öçten PTT Ge- nel Müdürlüğü ile alâkalı tasarrufu- nu bir kararname haline getirip Ba- kanlar arasında dolaştırmaya başla- dı. Ancak Öçten, bu seferki işin al- tında bir çapanoğlunun bulunduğu- nu anlamakta fazla gecikmedi. Baş- bakan, kararnameyi imzalamayaca- ğını açık açık ifade etti. Bu, Öçte- nin artık kendi dairelerinde hiç bir itibarının kalmaması demekti. Zira PTT Genel Müdürünün hikâyesini bilmeyen yoktu ve çok kimse netice- yi, bıyık altından gülerek obekliyor- du. Kurnaz Öçten bir takım göste- rişli icraata girişti. El altından ba- zı aracılar koymaya çalıştı. Hatta, Genel Kurmay Başkanı Cevdet Su- naydan bile imdat istedi. Mütema- diyen Başbakanlık Özel Kalem Mü- dürlüğüne telefon ediyor, okararna- menin imzalanıp imzalanmadığını soruyordu. Sabırlı Necdet Calp ken- disine her seferinde, "henüz imza- lanmadığı"nı o bildiriyordu. ' Geçen haftanın sonlarında Cuma günü bu telefonlarla da iktifa etmedi, kalktı Başbakanlığa geldi. Ekrem Alicini gördü. Sonra Başbakan, kendisini iki dakika kabul etti. İstifa sözü ve le bahis konusu olduğunda dursun. Onu, halefi düşünsün" de- mekle istifayı bir fiili durum saydı- ğını belli etti. Buna rağmen Rifat Öçten, ina- nılmaz bir fütursuzlukla A.P. li ga- zetelere o "İstifayı (o düşünmüyorum" demekten kendini alamadı. Hatta bu haftanın sonunda, Ulaştırma Bakan- AKİS/13