lebin fâhiş olduğunu ispat ederek ip- taline gidebilecektir. Bu suretle, mal sahiplerinin öyle meydanı boş bulup, kelimenin tam manasıyla "gaddarâ- ne" hareket etmelerine imkân olamı- yacağı ileri sürülmektedir. Esasen serbest kira taraftarları, arz ve talep kaidesinin kısa zamanda kira meselesini en iyi şekilde halle- deceğini ileri sürmektedirler. Maama- fih, bu tezin, yeni ortaya atılmış o" lan, "mülk sahipliği avantacılıktır' nazariyesi karşısında kolay kolay uy- gulanamayacağı da tahmin edilmek- tedir!.. Herhalde, 6570 sayılı kanu- nun, iptali, yenisinin hazırlanması ba- kımından ilgililerin başını bir hayli ağrıtacağa benzemektedir. Eğlenceli günlerin Nefesinde Kir Kanununda üzerinde durulma- sı gereken bir mesele de, 26 Ey- lüle kadar ne şekilde uygulama ya- pılacağıdır. Kiraları takdir edilmiş ve takdir keyfiyeti katiyet kesbetmiş bi- nalarda 26 Eylüle kadar bir değişik- lik bahis konusu değildir. Ancak, ki- ra takdiri yapılmış, fakat Danıştaya müracaat edildiği için henüz katiyet kazanmamış kiralar üzerinde biraz durmak lazımdır. Danıştay bu durum- da, elindeki dosyaları 26 Eylüle ka- dar eski statüye göre yürütmek Zo- rundadır. Zira Anayasa Mahkemesi o tarihe kadar statükonun muhafa- zasını uygun gördüğü için, Danıştay, Anayasaya aykırılık iddiasını ileri lüle kadar da olsa, acaip kaçacaktır. Bu sebeple, Danıştayın, 26 Eylü- le kadar elindeki dosyaları neticeye bağlamayacağı düşünülebilir. Kirası takdir edilerek indirilmiş, fakat Danıştayca tasdik (edilmemiş bina sahiplerinin durumuna gelince, bunların kirayı takdirli mi, yoksa takdirsiz mi alacakları meselesi doğ- maktadır. Kira takdir edilmeden, mal sa- hibi, takdir kıymetinden -fazla kira almakla bir suç işlememekteydi. Zi- ra, takdir kıymetini bilmediğini ileri sürmekte ve bu müdafaa da kabul olunmaktaydı. Kira takdir olunduk- tan sonra da kirayı eski bedelden al- makta mahzur yoktu. Fakat Danış- tay takdiri tasdik ederse, o zaman mal sahibi suçlu duruma düşerdi. O- nun için mal sahipleri, Danıştay ka- rarına kadar eski kirayı alamıyor- lardı. Şimdi, Danıştayın 26 Eylüle kadar elindeki dosyalan sonuçlandır- mayacağı tahmin edilerek -bu da bir tahminden ileri gitmemektedir. mal sahipleri, eski kiradan para almak i- çin protesto çekebileceklerdir. Ancak, kiracılar da bunun tetkikte bir kona olduğunu ileri sürerek, fazla kira ver- mek zorunda olmadıklarını beyan e- decekler ve bundan dolayı da mesul olmayacaklardır. sahiplerinin çektiği protesto ile bi- Kira Kanunu Kusura bakılmasın ama, bizim aklımız, bir takım ekonomik meselele- rin sadece "izm"li sistemlere bağlanarak halledilmesini bir türlü ala- mıyor. Bir Kira Kanunu var. Bu kanunun bazı maddelerini Anayasa Mahke- mesi Anayasaya aykırı bulmuş. Eline kalemi alan, bu karar hakkında ver yansın ediyor ve mülk sahipliğinin toplum başına belâ olan bir nevi avantacılık olduğunu iddia edecek kadar işi ileri vardırıyor. Halbuki dâvayı böyle demagojik yollarla halletmeğe çabalamaktan- sa, işin ilmi çözüm yollarım araştırmanın daha doğru olacağım unut- mamak lâzımdır. 6570 sayılı Kira Kanunu gibi konuların başlıca iki vasfı vardır: I — Taraflar arasındaki münasebetleri tanzim ve karşılıklı menfaat- leri muvazene halinde tutmak; 2 — Mevcut krizi önleyici tedbirler getirmek. Fasih İNAL 6570 sayılı kanunun, ikinci maddede belirttiğimiz tedbirleri getirme- miş olması bugünkü karışıklığın esas sebebini teşkil etmektedir. Ta- raflar arasındaki münasebetlerin tanzimindeyse 6570 sayılı kanun genel olarak iki hüküm getirmiştir: I — Tahliye sebepleri tahdit edilmiş, mal sahibinin İstediği anda ki- racıyı çıkarması ve mukaveleye son vermesi imkânları hudutlandırıl- ıştır. 2 — Kiralar muayyen bir ölçüye göre dondurulmuştur. Fransanın 1948 yılında çıkardığı kira kanunu ile mukayese edildiği zaman, birinci tedbirin onlarda da mevcut olduğu görülmektedir. İkinci tedbir, yâni kiraların dondurulmasına gelince, Fransa ile aramızda bü- yük fark olduğu görülmektedir. 6570 sayılı kanun dondurma karan ile karşılıklı menfaatleri gözönüne almamış, sadece kiracı menfaatlerini gö- zetmiştir. Halbuki fransızlar, kiralan muayyen zamanlarda ekonomik standartlara göre değiştirme yetkisini getirmişlerdir. Böylece kiralar, Fransada, hayat pahalılaşmasına göre değişen bir mahiyet taşımakta- dır. Fransada, "Echelle mobile" -piyasa tahavüllerine göre ücretleri tes- pit- sistemine göre, her iki senede bir geçim indeksi tespit edilerek, ki- ralar ona göre ayarlanmaktadır. 1953 yılından beri tatbik edilen bu sis- teme göre, on yıl zarfında kiralar geçim indeksine uydurulacaktı. Nite- kim, bu yıl veya 1964'te bu intibakın sağlanması lâzımdır. Böylece, biz- deki, sadece bir tarafın menfaatini gözeterek alman dondurma kara- rının dâvayı hal yolunda bir fayda sağlamadığı, aksine taraflar arasın- daki uçurumu daha da derinleştirdiği görülmektedir. 6570 sayılı kanunun gayelerinden bahsederken, mevcut krizi önleyi- ci tedbirleri almadığını da belirtmiştik. Halbuki fransız kanununda ba hususta birçok hükümler getirilmiştir. Evvelâ, boş kiralık yer kalma- ması imkânları sağlanmıştır. Mahal ve zaman içinde boş yerlerle mü- cadele edilmektedir. Buna âdeta, bir nevi "kira istimlaki"de demek kaa- bildir. Sonra, oda adedine göre tahliye sistemine de gidilmektedir. Me- selâ, bir aile iki kişi ise, on odalık evde oturamamaktadır. Burada kısaca belirtmek istediğimiz, Uzun 6570 sayılı kanunun, ki- raları dondururken "Echelle mobile" sistemini -veya ona benzer bir sis- temi- getirmemek suretiyle tarafların haklarını garanti altına alma- ması; bir de ve asıl önemlisi, kira krizini önleyeceek tedbirleri getir- emiş olmasıdır. Bugünkü anlaşmazlıklar ve huzursuzluklar hep bu- nun neticesidir. rikmiş farkları bir defada ödeme- olmaları gerekecektir. Bununla beraber, 26 Eylülde mal oreceği gelişmelerin bir hayli entera- san olacağı anlaşılmaktadır. yenlerin tahliye kararına hazırlıklı Kira Kanununun gelecekte göste -