TÜLİ'den amakta muhakeme edilenlerin, Yassıadada muhakeme edilenlere nazaran bir talihlilikleri olacak: Din- leyiciler arasında, kendilerini seyre- den Müşerref Hekimoğlunu göremeye- cekler! Müşerref Hekimoğlu, 27 Mayısa kadar Akşam, gazetesinin dedikodu yazarıydı. Aman yarabbi, D.P. bü- yüklerini nasıl piyazlar, onların ze- kalarını, parlaklıklarını, dirayetleri- ni, yakışıklılıklarını -hattâ Samet A- gaoğlununkini bile.. nasıl över, ha- nımlarının güzelliklerini, şıklıklarını nasıl ballandıra ballandıra oanlatır- dı. Hatta Akşam sahibi Malik Yolaç kendisini o tarihlerde, D.P. li dost- larının muhitinden faydalanmak için gazetesine almıştı. Sonra zaman geçti, eski D.P. li dostları Yassıada- da Müşerref Hekim oğlunu, yeni kudret sahiplerinin yanında kendile- rini müstehzi gözlerle süzer görme- diler mi? Hanımcağızın salonun- daki koltukların D.P. büyüklerinden kalma sıcaklığını onlar devam et- tirmekteydiler. Biraz daha zaman geçti, eski de- dikodu yazarı bu sefer bir fikir sa- çıcısı olarak 22 Şubatçıların, Muzaf- fer Özdağların, 14'lerimizin, Demok- düşmanlarımızın gönüllüsü ol- Allahtan gazetesi battı da, Lavoi- sier kanununun esaslarına uygun şekilde fikir sağıcısı (o Müşerref He- kimoğlu Yeni Sabahın Fısıltı sütu- nunda tekrar dedikodu yazan Müşer- ref Hekimoğlu olarak arz-ı endam etti -endamında hayli kilo fazlalık- la-. Bu sıfatıyla da, doğrusu, mah- kemenin Basın sıralarında kendisine yer verilmedi. Yoksa, zavallı 20-21 Mayısçılar, kendilerini eski D.P. li ahbaplarını süzdüğü gibi oOmüstehzi balcı şiarla süzen hanımcağızla bu- run buruna gelmeyecekler miydi? Şimdi Allah, eski koşucu, yeni TİP lideri M. Ali Ayhan böyle bir hazin âkibetten korusun! Gecen hafta Cumartesi günü Tunus Büyük Elçiliğinde verilen kokteyl çok kalabalıktı. Bundan önceki da vetlerde bahçeye de çıkılabildiği için, davetliler daha rahat hareket edebi- liyorlardı. Bu sefer, havaların se- rinliği yüzünden, bahçeye çıkılama- dı ve kalabalık sebebiyle, sıkışık bir durum hasıl oldu. Dr, Doğramacı ve eşi, Dr. Bahtiyar Demirağ ve eşi, Dr. General Şükrü Ansay ve eşi Fehamet Ansay, Vedat Abat ve eşi, Turhan Feyzioğlu ve eşi Leylâ Feyzioğlu geç Haberler vakit geldiler. Leylâ Feyzioğlu bu sefer de gayet şık ve sade bir gri dantel döpiyes giymişti. Kasım Gü- lek bir ara geldi ve bol bol el sıktı. Prof. Fikret Arık nedense eşi Melâ- hat Arıkı getirmemişti. Ev sahibesi Fehameddin Arvayın eşi, sırtı dökün- tülü ve püsküllü elbisesiyle pek za- rifti ve cidden çok misafirperverdi. (Gecen hafta Cuma günü, Otelcilik Okulunda da bir kokteyl verildi. Bu da oldukça kalabalıktı. Milli Eği- tim Bakanlığının hemen bütün mil- dürleri oradaydılar. İkram faslı, doğ- rusu, Otelcilik Okulunun eski okok- teyllerini aratıyordu. Kalitesi ve su- nuluşu çok zayıftı. Yüksek mühendis Feyyaz İnceerin eşi Ayşe İnceer -ki, epeyden beri bu okulda sekreter ola- rak çalışmaktadır-, mütadı hilâfına, yakası kapalı ve kollu bir keten el- bise giymişti. Yegâne süsü, boynun- daki zinciriydi. pazar günü Ankara Palasın alt ka- tında, Galatasarayın meşhur Pi- lâv Günü kutlandı. -Bu "pilâv"ın, son zamanlarda bol bol kullanılan “plân - plâv" hikayesiyle ilgisi yoktur. AKİS/25