Akarca omuzlarını kaldırarak: "— Bu benim içtin bir sürpriz de- gil ki.. Ben çoktan hazırlanıyordum.. İdarecilerin tutumunu ve partinin gi- dişatını beğenmiyorum.." dedi. Süersan kaşlarını çattı: — Bırakınız bu lafları.. Eğer partide kalırsanız sizin için de, parti için de faydalı olur.. Seçim bölgeniz- de büyük faydalarınız bulunduğunu biliyorum.. İyi çalışan bir arkadaşı- mızsınız.. Gelin, beni dinleyin.." Akarca gene gülümsedi: "— Teşekkür ederim ama, bu top- luluk içinde daha fazla kalmama im- kân yok.. Sizlerle memleket mesele- lerini aynı açıdan görmüyoruz." Süersan bu defa gerçekten sinir lendi ve Akarcaya: "— Büyük bir dalâlet ve ihanet içindesiniz.. Yuvanıza ihanet ediyor- sunuz.." diye çattı. Bayan Senatör buna da kızmadı. İki yıldır beraber çalıştığı arkadaşı- nın büyük lâflar etme merakını ya- kinen bilirdi. Konuşma bu minval ü- zere devam etti. O sırada bir kaç A.P. milletvekili daha grupa katıldı- lar. Her biri Akarcaya birşey söyledi. Her birine Akarca aşağı yukarı aynı cevabı verdi: "— Arkadaşlarımın ve benim ka- rarım katidir. Bunun sebeplerini seçmene ve vatandaşa anlatacağız ve sizlerin yanlış yolda olduğunuzu belirteceğiz..." Mükâleme, gazetecilerin o yaklaş- masıyla burada sona erdi. Süersan ve Başaran bir tarafa. Akarca bir tarafa gittiler. On günlük hikâye 0 n gündür devam 'eden çekişme ve cereyan eden olaylar serisinde, A. P. Genel İdare Kurulu üyeleriyle par- tinin idaresini elinde tutmak amacın- da olanların bu tip hareketlerine ilk defa rastlanmaktadır. e Gerçekten, şimdiye kadar A.P. deki kaynaşma- ların sonucunu idareciler "Teşkilât" heyulasıyla bastırmış, kıpırdıyanları partiden ihraçla tehdit etmişler ve bunda muvaffak da olmuşlardır. Saa- dettin Bilgiç, imparatorluğunu bu hava içinde idame ettirmektedir. Ancak bu defaki hareket, hiç de eskisi gibi olmadı. 12 kişinin bir dek- larasyon yayınlayarak A.P. den ay- rılmaları teşkilâtta büyük çapta tep- ki yarattı. İlk kıpırdanma Ege böl- gesinden geldi. Egeli Demokratlar Muğlalı bir senatör ve milletvekili- nin istifasını A.P. deki "Irkçı Ekal- liyet” aleyhinde kurnazca kullandılar. Hele Türkeşin 20-21 Mayıs isyanıy- la ilgili bulunması ve mevkuf olması. Basında Bezirganlar B' hafta cereyan eden bir hâdise karşısında, Basın olarak iğrenme duymamanın imkânı yoktur. A.P. den oniki kişi ayrıldı. Bu, memleket bakımından bir önemli hâ- disedir. Hâdisenin A.P. için önemi daha da büyüktür. Nitekim bu parti- yi tutan iki organ, Yeni İstanbul ve Son Havadis meselenin üzerine eğil- diler. Ama hangi yönü itibariyle bilir misiniz? Birbirlerinin okuyucu- larını çalmak için.. Basında bezirgânlığın bu dereceye ulaştırılması, bi- zim gazetecilik tarihimizde görülmüş değildir. Yeni İstanbul için dâva şudur: İstifa edenlerden Sinan Bosna, Son Havadisin ortağıdır. Halbuki Son Havadis kendisini A.P. li diye satmak- tadır. Onun için Son Havadisi okuyan A.P. liler onu bırakıp halis parti- li Yeni İstanbulu okumaya başlamalıdırlar. Zaten Son Havadis bundan böyle Yeni Türkiye Partisini tutacaktır. Son Havadis ise, hâdiseyi şöyle ortaya koymaktadır: Bu Yeni İstan- bul var ya, A.P. yi o mahvetmektedir. Zaten Yeni İstanbulu okuyan da yoktur. Nitekim A.P. nin ileri gelenleri bunu belirtmektedirler. A.P. li- ler Son Havadis okumaya devam etmelidirler. Sinan Bosnanın gazetede bir küçük hissesi vardır. Gazete, Sinan Bosnayı tutmadığını göstermek ve Yeni İstanbulu yalancı çıkarmak için 12'lerin aleyhinde manşetler at- maktan geri kalmadı. "Her şey 25 kuruş için!" Bugün, bir belirli Basının prensibi bundan ibarettir ve bütün ahlâk ölçüleri bu beş kelime içindedir. Yeni İstanbul ile Son Havadis arasındaki iğrendirici çekişme bunun yeni delilini teş- kil etmiştir. Bunu yapan bir yayın organının yapmayacağı ne vardır ki? İşin hazin tarafı: Bunların hepsini devlet, adına Resmi İlân denilen rezaletle beslemektedir. Zira ölü başında post kavgası yapılması sebep- siz sanılmamalıdır: Bunlar, normal şekilde yaşamak imkânına sahip ga- zeteler değildir. Ayda, 50 bin liradan aşağı olmayan bir meblâğ, her bal— de vatana, memlekete ve Demokrasiye yaptıkları hizmetlerin karşılığı olarak bunların cebine devlet, evet devlet tarafından konulmaktadır! Olur iş midir, bu? Fırsatçı gazetelerin başlıkları Rabbenâ, hep bana! AKİS/15