SPOR nun kimseye hayrı dokunmamıştır. Acaba Şeker Hilal, Vefa, Yeşildirek ve Karagümrük durumu aynen ka- bul edip, sporcu sabrı ile ikinci lig- de çalışmağa razı olacaklar mıdır, yoksa haklarına razı olmayıp, bütün İmkânları ve kapıları zorlayacaklar mıdır? Nihayet, Federasyon, alıştı- ğımız kararsızlığından vazgeçip, Ka- rarında duracak ve işleri bir düzene sokacak mıdır? merak edilen husus budur! Atletizm Eleman hasreti İşte, yyördüncü Akdeniz Oyunları bu yıl 21-29 Eylül arasında Napolide kutlanacaktır. Yetkililer | toplanmış- lar ve 14 spor kolunda bu oyunlara iştirak etmemize karar vermişlerdir. Bu, çok geniş bir iştirak okadrosu- dur. Şu anda Akdeniz Oyunları için rı için tesbit edilene yakın tutulmuş- sa, bu iştirak, atletlerimiz için olsa reyi 21; 400 metreyi 47; 800 metreyi 1.48.8; 100 engelliyi 14.2 de alacak, 7,90'nin ötesinde uzun, tünde yüksek atlayacak, zağa gülle, 70'den ileri cirit atacak delikanlıların hasreti içindeyiz. Güreş Bir hazin hikâye Mutlu bir tarihte, altı ağırlık sını- fında altın madalya alıp, 41 pu- tertiplenen dinci Serbest Güreş Dünya Şampiyo- nasından tek birincilik ve 24 puanla üçüncü olarak yurda, boyunları bü- kük döndüler. Birbirini tâkip eden başarısızlıklara alıştık ki, bu bozgun bile ne basında, ne de spo- run konuşulduğu çevrelerde en küçük bir tepki uyandırdı. Vatandaş, "ola- cağı buydu" dedi. Sorumlular ise, ge- lecekteki başarıların teminatı olarak, artık ezberlediğimiz ve bir türlü a- lındığına şahit olmadığımız o tedbir- lerden bahsettiler.. Bu arada olan, güreş dünyasındaki itibarımıza, oldu... Bu hazin hikâye de böyle bitti!.. Aslında bütün şanssızlık, Emre- nin Sofyaya gönderilmesinden ileri gelmektedir. Bu bakımdan, Sofya mü- sabakalarında türk takımı için "ta- lihsizdi" demek kolay değildir. Gü- AKİS/34 reşçilerimiz ilk turda zayıf rakiple- re düşmüşlerdi. Bu yüzden, Yunus Pehlivan hariç, bir varlık gösterebil- diler. İkinci turda İsmail Ogan be- rabere kaldı, Hamit Kaplan yenildi. Üçüncü turdan sonra nefeşsizlikten ve takatsizlikten mindere düşman kesilen güreşçilerimizin (akıbeti, iş- leri bilenler için apaçık belirmişti. Onları şampiyonluğa değil, kinciliğe hiç bir tılsım götüremiye- cekti. Nitekim, öyle de oldu. Takımı- receye bile giremedik. 63 kiloda Yu- nus Pehlivan beşinci, 70 kiloda Mah- Ayık beşinci, 97 kiloda Hamit Kap- lan ikinci, Ağırda da Hamit Aslan altıncı oldular. Takım tasnifinde ise durum şudur Rusya 39 puanla birinci, Bulgaris- tan 33 puanla ikinci, Türkiye 24 pu- anla üçüncü, Japonya 23 puanla -ya- ni tek bir puan farkla- dördüncü, İran mızdan bir tek güreşçi. Cemal Ya- ise, ancak 13,5 puan ile beşinci oldu- nılmaz birincilik aldı. 57 kiloda de- Jar sızmak Vildan Aşir SAVAŞIR TI ürkiye İdman Cemiyetleri İttifakının spor tarihimizde pek önemli bir yen vardır. Bugün övünerek hatırladığımız, andığımız nemiz varsa, pek Çeşitli spor kollarındaki çalışmaları ve bunların müsabakalarını bir düzene ve bir mi bağla- yan tüzük, yönetmelik gibi vesikalar bunların başında gel unları amatör gençler çeşitli dillerden türkçemize çeviriler, ayrı ayrı Ni sayfalara basıp bir cild içinde toplamışlardı. Biz buna "spo- run renkli kitabı" derdik. Aslında bu, her meselenin halli için yol göste- ren balla kaplı bir kitaptı. Bu kitapta toplanan çeşitli yönetmeliklerin bin- bir eksiği vardı ve bu tabii idi. Kapıdan O devirde spor kulüplerinde, getrefil idare işlerinde hüner sahibi bir takım uzmanlar bulunurdu. Bu kişilere "spor esnafı" denirdi. Bunlar, bü- tün bu eksiklikleri bilirler, burcu burcu tercüme kokan maddeleri işleri- ne geldiği gibi tersinden yüzünden okuyup, diledikleri ahkâmı çıkarma- nın yolunu bulurlardı. Böylece, kazanılmış maçların kaybedildiği, kaybe- dilmişlerin ise kazanıldığı olurdu. T.İ.C.İ. nı itibarından eden sebeplerden biri de, çalışmalarda hiç bir güvene yer koymayan bu tutum olmuştur. Son futbol olaylarını dikkatlice izlerseniz, gidegide tekrar aynı nok- taya geldiğimizi siz de göreceksiniz. Geçen yıl bozulan karardan sonra, bu sene de dört takınım Milli Ligden düştüğü malüm. Federasyonca alı- nan karara göre bunlar ikinci ligde oynayacaklardır. Fakat bu dört ku- lüp, haksızlığa uğradıkları iddiasındadırlar. Bunların sözcülüğünü yapan bir arkadaşımız, gazetelerde çıkan beyanatında aynen şöyle diyor: "Her şeye rağmen, talimatnamelerde bulduğumuz açık (o kapılardan içeri sızacağız. İnsanların kendilerini haklı buldukları hallerde meşru e bü- tün çarelere başvurmalarında şaşılacak bir şey yoktur. Ancak, bir bura- da bir noktaya işaret etmek istiyoruz. Bu nokia Sporumuzun bir otorite, bir disiplin ve ondan da daha önemli olarak, bir anlayış krizi içinde oldu- gu keyfiyetidir. Spora iyice anlamış, onu öyle benimsemişsek, küme düşmemek için yapacak şey, sahada başarı kazanmaktan ibarettir. Onu başaramamış- sak, hakkımıza razı olup, işe en baştan başlamak ve yükselmeğe gayret etmek, başvurulacak tek çaredir. bir cephesi de vardır. Onlar da mücadelenin taraflara şartlarını, neticeleri belirten kayıtlarını, mak zorundadırlar, üst tarafı spor olmaktan çıkar.