hatta Turhan Feyzioğlusuna! Cc. .nin numarası henüz ka- tiyetle belli olmayan n, ama her halde Ön safta bulunan politikacısı, bundan bir süre önce, Devlet Bakanı olarak Müşterek Pazar dolayısıyla Brükse- le gittiğinde Orhan Kabibay ile gö- rüşmek istedi. Kabibay bunu son de- rece samimi bir hava içinde karşıla- dı. Mülakat Kabibayın odasında ce- reyan etti. Bir ara Feyzioğlu Kabibay ile yalnız konuşmayı arzu edince, i- çerde bulunanlar dışarıya çıkarıldı. Sohbetin ilginç olan tarafı da bundan sonra başladı. Feyzioğlu, Kabibay ve arkadaşları hakkında çok müsbet fi- kirlere sahipti. Onları dile getiriyor ve bu memleketin kıymetli evlâdlarını kendi partisinin çatısı altında gör- mek istiyordu. Kabibay Feyzioğlunun sözünü bu noktada kesti ve ne demek istediğini açıkça e istedi. Feyzioğlu, 14'lerin C. H. P. saflarında çalışma- sını istiyordu. Kabibay güldü ve — Peki ama, bir şartla" dedi ve Sonra şartını söyledi. 14'ler 27 Ma- yıstan ve 13 Kasımdan beri hep aynı fikirdeydiler. Değiştirdikleri bir ka- naatleri yoktu. Üstelik kendileri de C.H. P. ye uu duymaktaydılar. Ne var ki C. eki sevki idare işe yaramaz al Sonra 14'ler da. ima önde olmak istiyorlardı. Kabibay bunu latife yollu şöyle ifade etti: "— Turhan bey, partinin idaresini bize bırakın, gelelim ve inandığımız reformları gerçekleştirelim! Da ha doğrusu, sizler bize iltihak edin, biz size katılamayız." Feyzioğlu bundan pek memnun olmadı. Konuyu başka bir mecraya döktü ve 14'lerdeki inönü komplek- sinden bahis açarak, inönüye düşman olduklarım sordu. iz mi, İsmet Paşaya düş. mamizi Yok böyle şey canım, biz İs- met Paşayı daima takdir etmiş in- sanlarla." Kabibay daha devam edecekti ki, tam o sırada içeriye giren metrdotel zarif bir tepsi içinde bir telgrafı Ka- bibayın önüne bıraktı. Kabibay telg- rafı açtı, okuduktan sonra yüzüne ya- yılan memnuniyeti Feyzioğluna gös- terecek şekilde (genişleterek oObunu muhatabına uzattı. Telin altındaki imza İsmet İnönüye aitti ve Kabiba- yın göndermiş olduğu bayram teb- rikine mukabele ediyordu! Gelişin gidişi K abibay, çayından bir yudum daha aldı. Telefonun sık çalması, oe- mekli albayın ve müstakbel parti ku- rucusunun başkentteki temaslarının dar olmadığını gösteriyordu. Başı O kadar sıkışıktı ki, Madam Recamier- AKİS, 9 TEMMUZ 1962 lerin salonlarından gelen "dinlendiri- ci fikri parti" davetlerine bile maze- ret beyan etmek zorunda kaldı. Ama, A. P. nın ırkçı ekalliyet liderleri gi- bi salon sosyalistleri de Ankarada Orhan Kabibayın ziyaretçileri arasın- da, 22 Şubatçılarla birlikte en müm- taz yeri işgal ettiler. Durum tahlil- leri yapıldı, gizli bilgiler sunuldu, ku- laktan kapma teorik bilgilerle, emek- li albayın fikir torbası doldurulmak İs- tendi, parlak Oufuklar gösterildi. Parlak olmayan; Türk Silâhlı Kuv- vetlerinin bu kadar memleket yararı- na olan fikirler karşısında, hele onla- rın temsilcisi ve savunucusu olarak karşılarına 22 Şubat sergüzeştçileri 14'lerin temsilcileri YURTTA OLUP BİTENLER çıkınca takındığı soğuk tavır oldu. Nitekim, bunca Ordu dışı asker veya zarif sivilden sonra Kabibayın oko- nuştuğu muvazzaf subay, Ankarada- ki 28. Tümen Komutanı Nuri Hazer Çelebi -Emanullah Çelebinin ağabeyi- ne görüşme bazı hayallerin yıkılma- sına yol açtı. Kabibaya, eski arkadaşı komutan daha başka ufuklar göster- di. Haftanın sonunda 14'lerin temsil- cisinin e başkentte bir kaç gün daha mak, sonra İstanbula geç- mi "— Or ipa daha üçbin kilomet- relik yolum va Kabibay Piksel vardığında, ar- ve ideal arkadaşları Demokrasi yolunda Demokrasiye karşı