tu sardılar. Tombuş elini kaldırmış- tı. Ama indirmeye fırsat bulamadı. e arkalardan gelen İhsan Kabada- , tknaz A. P. li milletvekilinin yü- zin şamarı yapıştırdı. Hele bu sırada, kavgaya karış- mağa kalkan Kadri Eroğan ve birkaç A. P. li milletvekili de kalabalığa gi- rince grup adamakıllı büyüdü. Sille ve tokat yağmur gibi yağıyordu. A; P. sıralarına uzak bulunan Arif Er- tunga bu arada yetişmiş önüne çı- kan Mehmet Başaranı göğüslemişti. Başaran birşey yapmağa savaştıysa da, güçlü kuvvetli Ertunganın elinden kurtulmak için kaçmayı uygun gör- dü A. P. Grup İdarecilerinin bir müd- det seyirci kaldığı kavga devam eder- ken, C. H. P. li yaşlı milletvekilleri arkadaşlarını tutmuşlar, yerlerine o- turtmuşlar, sükünete davet ediyorlar- dı. Etraf bir müddet süküna kavuşur gibi oldu. Yeniden oylama muamele- sine başlandı. Meclis birkaç dakika evvelki haline dönmüş, Başkan dinle- yicilerden tezahürat yapılmamasını rica etmişti Kavgacıların tasnifi Olay, P.veC.H.P. arasındaki gerginliği son haddine çıkarmış- tı. Taraflar birbirlerine hırsla bakı- yorlarlardı. Ancak, kavga edecek ka- dar sinirlenen milletvekillerinin C.H. P. içindeki durumunu bilen A. P. liler bir hayli (oşaşkınlığa (ouğramışlardı. Zira, üzerlerine İnönüye sıra kapağı vurdukları için ilk atılan oOÖzdemir, C. H. P. Grubunda Hükümete kırmı- zı oy kullanan, "63" ler diye adlandı- rılan grupun en ateşlilerindendi. Er- tunga gene aynı grupun en sert mil- letvekiliydi. Mirkelamoğlu, Kabadayı, Turan Şahin, Kemal Demir bütün bu isimler, C. H. P. Grupunda pençe pen- çe kavga eden genç milletvekilleriy- di. Şimdi nasıl olur da böyle bir hare- ket yaparlardı? A. P. lilerin işte bu- na bir türlü aklı ermedi. C.H. P.d çıkan gürültülerin sebebini bildikleri- ni sanan A. P. nin yeni ve pek acemi politikacıları şaşkınlıklarından uzun müddet oturdukları yerden kımılda- yamaz hale geldiler. Oylar teker teker gümüş kupa- nın içine atılmağa devam ediyor, her geçen dakika Meclisteki havayı biraz daha rn inde kaynaşma adama- kıllı fazlalaştı, Saadettin Bilgiç kur- mayını gerilere çekip, meseleyi ince- ledi ve bir karara vardı. Kendisinin söz alması imkânsız olduğundan -ka- nunen, iç tüzük hükümlerine göre de- gil, sadece şahsi kabiliyet yönünden- oylama sonunda Ferruh Bozbeyli Grup adına söz alacak ve Başkanlık Divanının taraflı hareket ettiğini AKİS, 9 TEMMUZ 1962 söyliyecekti. Ondan sonra nasılsa lâf lâfı açardı! Nitekim oylama sona ermişti ki, ön, sıralarda mevzilenmiş genç Boz- beylinin kürsüye yürüdüğü ve söz is- tediği görüldü. Usul hakkında söz is- tiyordu. Başkan tereddüd etmedi. Boz- beyli kürsüye geldiğinde işin çığırın- dan çıkacağı anlaşılmış, salonu fırtı- nadan evvelki sükünet kaplamıştı. A. P. milletvekilinin usul üze- rindeki nutku Başkanlık divanının ta- raflı hareket ettiği fikri üzerine bina edilmişti. Öyle ki Başkanlık divanı bugünkü ve bundan evvelki olaylarda devamlı bir tarafı koruyor, iç tüzük hükümlerini hiçe sayıyordu. İşte mi- sal biraz evvel cereyan eden olaydı. Dinleyici locasını dolduran C. H. P. li- lere İnönü çıldırasıya ( alkışlatılmış böyle oluyor, Başkanlık divanı olay- ları daima geriden takip ediyordu. biraz daha uzata- rak, birkaç gün evvel cereyan eden olaylara atladı. Başkanlığın sözünü kesmediğini görünce de adamakıllı a- çıldı. Başkanlık divanı tek taraflı ha- reket ettiğini, Hükümet programı- nın müzakereleri sırasında da göster- mişti. Radyodan Hükümetin beyanla- rı saatlerce okunmuş, muhalefete ait tek kelime söylenilmemişti. Muhale- fet hatiplerinin sözleri vatandaşa ile- tilmemişti. Bozbeyli lâfı Arif Ertunga Kuvvetli bir pazu YURTTA OLUP BİTENLER A. P. li milletvekillerinden ön sı- rada oturan bir grub tarafından şid- detle alkışlanan Bozbeyliyi, bir baş- ka Muhalefet Grubunun sözcüsü ta- kip etti. Bu defa konuşan M. P. Grup Başkan Vekiliydi. Hemen hemen ay- nı cümleleri içine biraz daha fazla Osmanlıca kelime katarak tekrarlı- yan M. P. sözcüsü yerine otururken C.H. P. sıralarından genç bir mil- letvekilinin söz istediği görüldü. Me- lin Kemal Küçüktepepınar ayağa kalkmış, ancak Başkanlık Divanının hatiplere cevap vereceği belirtildiğin- den yeniden oturmuştu. Divan adına Başkan Sirmen o- layların kısa bir izahını yapıp, ola- cak hâdiseleri daha evvelden kest- remiyeceğini belirttikten sonra Kü- çüktepepınara işaretle konuşabilece- ğini berml Bir başka yı Siyah cil gözlükleriyle bir zama- nın şiddetli muhalefet hatibi Te- pepınar sükünetle konuşuyor, yumu- şak hareketlerle sözlerini dinletme- ge çalışıyor, sesini kâh yükseltip, kâh alçaltarak A. P. sıralarında oturan- lara işaretler yapıp, arada sırada sö- zünü kesenlere cevap da veriyordu. Birara A. P. sıralarından gürül- tü fazla gelmeğe başladı. Küçüktepe- pınar sesinin tonunu biraz daha yük- seltti. A. P. lilere dönerek Şimdi Başkanlığı o tarafgir- likle itham edersiniz. Bir zamanlar bu kürsünün haysiyetiyle (ooynanır- ken, söz hürriyeti diye ortada birşey bırakılmazken sesini çıkarmıyan zih- niyetin temsilcileri olarak, küçücük bir hâdiseyi istismar edersiniz. o Asıl olan sizin temsil ettiğiniz zihniyettir. Hasbelkader buraya milletvekili ola- gü rültü çıkarıyorsunuz. Sizlerin ortağı olduğunuz zihniyetin bir zamanki temsilcileriyle birlikte hareket ettiği- niz devirler hâlâ gözönündedir. Bu- raya gelmeyebilir, siyasi haklarınız- dan mahrum dolaşabilirdiniz. Yaptık- larınıza vicdanınızın sesini odinliye- rek..." Külçükienepmann sözleri burada kesildi. A. P. lile Y.T. P. li Ethem Kılıçlıoğlu Tepepı- nara hitaben : "— Sende vicdan mı var" de- miş, arkasından galiz bir kelime de sarfedince, yakınında bulunan Ratip Tahir Burakla birbirine girmişlerdi; Arkalardan koşup gelen Arif Ertun- ga ile Necip Mirkelamoğlu Kılıçlıoğ- Cevat Önderin üzerine yürü- Araya girenler kavgayı önle- meğe çalıştılar. Bu olay cereyan e- derken ziyadesiyle memnun A. P. 13