İçinden Bataklık Haftanın Eğer o 1929'da bir sabah, New York borsasında fiyatlar alaşağı olmasaydı 1938'de (Hitler Almanyada İkti- dara gelemeyecekti. Bu artık, tarihe malolmuş bir ger- çektir. 1929'da, New York borsasında fiyatların alaşa- ğı olduğu sabah Weimar Cumhuriyeti belini doğrult- muş, İktisadi sıkıntılarına nal çaresi bulmuş, sokağa dökülmüş işsizlerin muazzam kısmını iş sahibi etmiş, memlekette yeni, canlı ve sıhhatli bir hava estirmeye muvaffak olmuştu. Wall Street'te başlayan büyü kriz bir kaç sene sonra Atlantiği aşıp da tesirlerini es ki kıtada ve bilhassa Almanyada göstermeye başlayın ca, Almanyanın kalkınmasını birinci derecede sağlamış amerikan sermayesinin güçlükleri oalman ekonomisin sekteye uğratınca, ve zayıf, kararsız, duruma hâkin olma kudretinden uzak koalisyon hükümetleri Paper gibi politika cambazlarının, Schleicher gibi omuhteri dalaverecilerin elinde kalınca ortam yeniden Hitler için elverişli hale geldi. Zira sokaklarda gene altı milyon işsiz vardı, yarına güven kalmamıştı, halk bezgin ve umutsuzdu, demokratik kuvvetler mukavemet güçleri ni kaybetmişlerdi, bir anarşi havası hakimdi ve herke her koyunun kendi bacağından asılacağı inancı içindi bir ayrı dolap çevirmekteydi. Memleketin üç büyük or- ganize kuvvetinden Ordu yarı bunamış Başkan Hin- denburgun yardımıyla uyutulunca, sanayi kralları ken- dilerini komünizm ve işçi belâsından Hitlerin kurtara- cağına inanıp keseyi açınca ve işçi sendikaları Nasyo- nal Sosyalizmin sosyalizmine oOkanacak kadar ga- fil davranınca sadece bir kaç yıl önce opera komiklere has Birahane Darbeleri yapan Avusturyalı onbaşı me- ra yoldan Almanyanın hâkimi oldu. Meşru yoldan A' manyanın hâkimi oldu ve ilk başta o meşru yolu ban- kalarına tıkayıp üç müttefikini teker teker dize getir- di, esir yaptı. Gaflet, dalalet, hıyanet.. Bunların hepsi, diktatör- lüklerin kuruluşunda rol oynar. Ama bu, bir temel kai- deyi ortadan kaldırmaz: Bir memlekette iktidar, millet hayatının mihrakı haline gelebilirse, hadiselerin pe- şinde akıntıya kapılmış yaprak gibi sürüklenecek yer- de onlara hâkim olabilirse, esen perişanlık, havasını de- giştirebilirse ve iktisadi hayatı açabilirse ne gaflet, ne dalalet, ne hıyanet bir belirli seviyeye çıkmış toplu» liyda bataklık çiçekleri olan diktatörleri besler Herşey gösteriyor ki Türkiye, Cumhuriyetinin ka- çıncı yılının arefesinde, bir ihtilâl sonrasının tarifsiz tehlikelerine açık halde, bir kritik noktada bulunu- yor. İkinci İnönü kabinesinin kurulmuş ve işe başlama olduğu şu sırada Hükümetin temel felsefesi kaderimizi tayin edecektir. Türkiye bugün, yüzü sivilceler, pütür- ler, çıbanlarla dolu haldedir. Hükümet ve bilhassa onun başındaki İnönü memleketin haline gerçek teşhisi ko- yabilecek, arızaların bir netice olduğunu anlayabilecek. kan deveranındaki bozukluğu düzeltmedikçe hiçbir der- din deva bulmayacağını kabul edecek midir, etmeyecek midir? İtiraf etmek lâzımdır ki iyimserliğe müsait halde değildir. Ufku, iktidara geçmesinden bu yana inanılmaz derecede, aklın almayacağı kadar da- manz AKİS, 9 TEMMUZ 1962 Çiçekleri Metin TOKER ralmış görünen Hükümet Başkanı, nazi selinin koca Almanyayı hâkimiyeti altına alışının arefesindeki şaş- kın Hükümet Başkanlarının havasını üzerinden atmışı benzemektedir. Küçük işlerle uğraşmakta devam ede- cek, çekingen sert tedbirlerle oyalanacak, dar bir ce- ketin patlayan dürt köşesine gayretlerini teksif edecek bir Başkanın bugün Türkiyeyi kurtarmasına imkân yoktur, Bir kumandan meydan muharebesini idare ede- cek yerde ehliyetsiz ve telâşlı yardımcılarının her fer- yadına kulak verip ralarda tedbir aramaya kalkış- tı mı sadece savaş değil, harp te kaybedilmiş demektir İnönü muharebelerinin muzaffer kahramanının, şimdi bu pek basit askerlik taktiğini hatırlamaması ağlanacak bir talihsizliktir. Demokrasinin bütün manlarının müştereken giriştikleri gerilla savaşı eğer Türk demokrasisinin aslında elan mevcut gücünün kul- lanılmasına ve bizim içine sıkıştığımız çemberden kur- tarılmamıza mani olursa felâket en kısa zamanda kapı- mızıçalacaktır. Meclisin güven oyunu bildirdiği yeni devrenin başı- nda İnönü ve Hükümeti, kendilerinin dahi bilmedikle ri bir kudretin sahibidirler. Milletin ve memleketin sağ- lam kuvvetlerinin bütün ümidini, desteğini, iyi niyetli ini nefsinde toplamış olan Hükümet Başkanı dev gibi heybetlidir. Bu devin ayağına çelme takmak için bil eşmiş cephe, bir cüceler cephesinden başka şey de- ğildir. Bir avuç sergüzeştçi, üçbuçuk tirajlı ırkçı basıl millete gına vermiş af simsarları, notunu almış çirkin politkacılar, canımızdan kıymetli devrimlerimizin istis marcısı cahil salon sosyalistleri birer zırıltıdan ibare tir. Ama onları, elin tersiyle şöylece bir köşeye itip ik- tisadi ve sosyal meseleleri öne almak şartıyla.. İnönü ve Hükümeti başlarını o taraftan kaldırıp bu tarafa eğ- diler mi, Bakanlar politikayı bırakıp aylardır vaad edi- len ve bütün imkânları mevcut olduğu halde bir türlü olma bir türlü başlamayan, başlatılmayan yatırından bir canlı, dinamik, şaşaalı hava irinde seferber ettiler mi, piyasaya bu yatırımları emecek takati, kolaylıkla verdiler mi, iş sahalarını böylece açtılar mı hepimizi bo- gan hava bir anda dağılacaktır. Bugünden yarına top- tan refah sağlamak, elbette bir mucizedir. Ama, iyi hü- kümet etmenin bir basit neticesini vermenin mucizeyle alakası yoktur. Bugün memleket sadece bunu bekliyor, bu- nu istiyor. Milletin silkinmesi, milletin kıpırdanması, top- ferahlaması bundan başka bir şeye bağlı değildi , çehreyi çirkinleştiren bütün o sivilceler, pü- çanlar teker da kaybolacak, e | göz aklık kuru- yunca, Ek GeL ölür. İki e. hapsetmen üç maceracının peşine takılmak, ne söylediğini bilm bir hatibe kapılıp Mecliste dövüşmek, atıp tutmalarına kulak vermek.. Bunlar, İnönünün ve Hükümetinin sen sayesindeki meşgaleler değildir. za rüzler, Ama cüceler, Guliveri bağlamaya muvaffak olmuş- lardır. Neticeler sebep diye alınmakta devam edilirse bizim Guliveri de bekleyen bundan başka bir şey olma- yacaktır.