Tİ Y A Ankara Bir hizmetin mükğfatı! K ötü bir huyumuz var: edilen hiz- metleri küçümsemek, bilmezlik- ten, görmezlikten gelmek, hattâ u- nutmak... Daha kötüsü: bu hizmetler görülürken elde olmıyan o sebeplerle meydana gelen ufak tefek aksaklık- ları büyültmek, bir suç, bir ayıp gibi göstermek. Bunun kaçınılmaz bir ne- ticesi olarak da hem o hizmeti gölge- lemek, hem o hizmeti seve seve, bir memleket vazifesi olarak yapanları böyle bir işe girdiklerine, girecekle- rine pişman etmek. Geride bıraktığımla haftanın son- larında Devlet Tiyatrosu, hiç bekle- mediği bir zamanda, buna benzer bir durumla karşılaşmıştır. Ankara- da çıkan -ve bir müddettenberi Dev- let Tiyatrosu aleyhinde devamlı neş- riyat yapan- bir gazete, " rici bir haber" başlığı altında, ney - Doğu turnesine katılmış bir sanatçı topluluğunu ağır itham al- tında bırakan yorumlarda bulunmuş- tur. Bu yorumların, olayın gerçekle- re uygun olmıyarak, yanlış aksetti- üzülmesinden ileri geldiğinde (o şüphe lan bir küttür hizmeti yaptıkları mu- hakkak olan bir avuç fedakâr sanat- çı üzerinde derin bir üzüntü yarat- mıştır. Bunu gerek Devlet Tiyatrosu çevrelerinden edindiğimiz o intibalar, gerek Güney - Doğu turnesini henüz tamamlamamış olan sanatçılardan bize kadar aksetmiş olan acı tepki- ler açıkça gösteriyor. Teessür yaratan olay şudur: iki yıldanberi, yaz aylarında, ciddi tiyat- roya hasret çeken Anadolu illerinde turne tertiplemeyi vazifeleri arasın- da gören Devlet Tiyatrosu bu yıl, im- kânlarının son haddini kullanarak, bu turneyi iki koldan, hemen hemen bütün yurdu kucaklıyacak bir o ge- nişlikte tutmuştur. Bir kolu Çorludan başlayıp Erzincanda, öbür kolu- İs- kenderundan başlayıp Çorumda bite- cek olan bu tuürnenin tablosu, kısa- ca, 6 Mayıstan 14 Temmuza kadar 39 günde ortalama 7500 kilometre yol ve 29 ilde 39 temsil olarak çizile- bilir. Yani gündüzleri yol almak ve geceleri durmadan oynamak! Sekiz ay sürmüş olan bir tiyatro mevsimin- den sonra, bu Temmuz sıcağında, di- le kolay!.. Ama Güney - Doğu turnesini ya- pan sanatçılar grubu, programı har- fi harfine tatbik ediyorlar. Otobüs AKİS, 9 TEMMUZ 1962 TR O yolculuğunun bütün yorgunluklarına ve karşılaştıkları çeşitli sıkıntılara seve seve katlanarak İskenderundan Gaziantepe, oradan Urfaya, Urfadan Diyarbakıra, Batmana, Vana geçiyor- lar. Önceden tesbit edilen tarihlerde temsillerini veriyorlar, hattâ içlerin- de hastalananlar olduğu halde... Fa- kat Vandan Hakkâriye geçtikleri sI- rada, ellerinde olmıyan sebepler yü- zünden, Hakkâride temsil vermeleri mümkün olmuyor. Vay efendim, sız misiniz yarı yoldan dönüp temsil ver- meyen! İşin aslını anlayıp dinleme- den Vali bey Ankaraya telgrafı dayı- yor, fırsat kollayan bazı babadostla- rı da gazetelere haberi uçuruyorlar: Devlet Tiyatrosu sanatçıları (okendi- lerini dörtgözle bekleyen Hakkâriye girdiler, şehri beğenmedikleri için, temsil vermeden geri döndüler!.. İşin aslı... İşin aslı ve gerçek, tabii, büsbütün başkadır. Çünkü ( İskenderundan Vana kadar ulaşmış olan topluluğun Hakkâriye kadar uzanmaması, hattâ rivayet edildiği, gibi, şehre girip geri dönmesi için hiçbir sebep tasavvur olunamaz. İleri sürülen "beğenmemek" sö- züne gelince, bunu en kötümser dü- şüncelilerin bile ciddiye almasına im- kân yoktur. Çünkü Urfayı, Batmanı, Vanı "beğenip" temsiller veren bir sanatçı grubunun Hakkâriyi " memesi", mantığı zorlar. Kaldı ki Devlet Tiyatrosu sanatçıları bir va- zife almışlardır, hem de gönüllü ola- rak... Bu vazifeyi yerine (ogetirmek de şahsi zevk ve kanaatlerine bağlı tutulabilecek hususlardan, elbette, değildir. Gerçek şudur ki, turne programı- nın Vana kadar olan kısmını tamam- layan sanatçılar, 24 Haziran gece* Tasarrul tlkri küçük'yayta zihinlere yarleştirimelidir | Tİ LL REY ee Ti İSTİRMBALİNİZ bekle Le Tee eşe Büsin - (A. 2548) — 40