YURTTA OLUP BİTENLER Grubu kabuğuna çekildi ve Koalis- yonun iki kanadına mensup milletve- killerinin döğüşünü zevkle seyretti. Küçüktepepınar işin çığırından çıktığını görmüş, kürsüden inmişti. Kavgacılar yatıştırılınca, Başkan di- ger söz isteyenleri kürsüye davet et- ti. Bu defa kürsüde elleriyle, kolla- rıyla bol hareket eden ve samimiyet- le heyecanlanan Tahtakılıç, meselele- ri baştan almış, bir sonuca bağlama- ğa uğraşıyordu. İhtilâl Hükümetinin Bakanlığını yapmış hatip, fazla ile- ri gidemiyor, kebabın yanmaması i- çin gayret ediyor, her iki tarafı mem- nun etmek için çabalıyordu. Buldu- gu formül ortalama bis şeydi. Kuru- cu Meclis bir çizgi kabul edilmeli, ondan evvelki olaylar Tarihin hük- müne terkedilmeli, bundan sonraki meselelerin halli elele ve medenice ya- pılmalıydı. Ama heyşeye rağmen Başkanlık divanının taraflı (o hareket ettiği bir vakıaydı. Divan bundan vazgeçmeliydi. Öyle ki, bütün bun- lar olup biterken gene bir usulsüzlük yapılmış, oylama sonuçlan Hüküme- te, milletvekillerine ilân edilmeden bildirilmişti. Ve İnönü T ahtakılıcın sözlerini obitirmesiyle yeni Hükümete verilen güven o- yunun tasnif sonucu açıklandı. 379 milletvekilinin iştirakiyle yapılan oy- lamada 259 beyaz, 134 kırmızı, 4 ta- ne de çekimser oy kullanılmış, böyle- ce 2. İnönü kabinesi güven oyunu sağ- lamıştı. Neticeler, iktidar saflarında be- lirli bir memnunluk uyandırdı. En iyimserler bile bu yükseklikte bir ekseriyet beklemiyorlardı. Üç parti- nin temsilcileri de hemen firesiz be- yazı oy kullandılar. 259 a kudretli C. H. P. 165 oyla iştirak etti. Gerçi İnö- nü, "170 den aşağı kabul etmem" de- mişti ama, bu tam sayıydı. Zira 171'- den Fuat Sirmen Başkan olduğu için zaten oy kullanamıyordu, Sempatik Gülekle antidemokratik Avni Doğan ve onlarla beraber eksantrik çıkışı karşısında düştükleri şaşkınlık (o ol- du. EL, el üstüne Haftanın sonundaki gün bir arena- yı andıran Mecliste, henüz yerle- rine ısınamamış A. P. li milletvekil- lerinin bu şekilde hareket etmesi se- bepsiz değildir. Haftanın ortasında, zayıf Genel Başkanlarının Oo Meclisi neredeyse uyutacak Hükümet progra- mı tenkidine karşılık (o Bölükbaşının pek fazla tutulan -kendilerince- ha- reketi, partilerin geleceği bakımından, Şeytanla ittifak Aşırı sağ ile açın solun, dünyanın her yerinde, Anlaşamadıkları bir tek nokta vardır. Aşırı sağa göre, aşırı sol cut tek tehlikedir. tâbiri icat etmiştir. Aşırı sa aşırı sağ işi azıtmıştır. bir evhamdan ibarettir. ilerlemesini istemeyenler, önlerine geleni lar aşırı sağ ile bal gibi aşırı sol deş geçinmektedirler. demokratik tevcih etmektedirler. Bu işlememesi için elbirliğiyle maktadırlar. Memlekette rasiye inanan ve onu savunan ne şahsiyet var- yık- kadar kuvvet, kıymet, sa onların hepsini iğfal veya ma çabası içindedirler. Tabii bu gayret, ayrılan iki istikamete bel nı zedelemeyi hep birinci maya çalışmaktadır. Zira, sizmin büyük prensibi mev- Aşırı sağ diye bir cephe ise, hiç yoktur. Aşırı sol, milliyetçilere leke sürmek için bu sola gelince, otta bakılır- Memle- keti o tehdit etmektedir. Aşırı sol, Toplumun ellerinde kırmızı boyaya batırılmış bir fırça, damgalamaktadır- kar- Hücumlarını sisteme bir yol ağsında bağlan- mış olmasının neticesidir. Aşırı Sol, sağı elinden geldiği kadar -itibarı- plânda tutmakla beraber- kestaneleri ateş- ten çeken maymun durumuna sok- Mark- gereğince, bu cereyanın topluma hakim oluşu toplumun tedavi kabul etmez tarz- da yıkılışının son safhasını (o teşkil edecektir. Aşırı sağ (Demokrasiyi 14 aşırı solun yardımıyla yere serdik- ten sonra asıl ihtilâle sıra gelecek ve komünizm o topluma hâkim ola- caktır. Buna mukabil aşırı sağ, bir defa, iktidarı ele geçirdikten sonra, sol temayüllerin hepsini merhamet- sizce bastıracağı, sendikaları ka- patıp isçi hareketlerini önleyeceği, büyük rmayeden faydalanarak geniş imkânlar bulacağı ve hürri- yetlerin de tamamını yok edeceğine göre hiç kimseye ses çıkarmak im- kânın! vermeyeceği inancı içinde oyunu oynamaktadır. Her kolaylıkla hatırlar ki oAl- manyada demokratik Weimar Cum- huriyetinin son hükümetleri Parla- mentoda naillerle okomünistlerin müşterek oylarıyla devrilmiş, oto- rite buhranı ve anarşi naillerle ko- münistlerin müşterek gayretleriyle bilenmiştir. Bir çok yerde oyna- nan bu oyunun sonunda ya aşırı sağ aşırı sola "nanik" demiş, ya da a- şırı sol bir kısa süre sonra duruma hakim olup tince aşırı sağı tasfiye etmiştir, Ama her iki balda da, memleket tarifsiz felakete ve 1stı- raba uğramıştır Bu ittifakı, şu sırada Türkiyede görmemenin imkânı yoktur. Bir yandan aşırı Sol fikirleri, bir yan- dan aşırı sağ fikirleri savunanlar Demokrasinin ve onun bugün için sembolü durumundaki oİnönünün karşısında elele, kolkoladırlar. En ciddi gazetelerde köprübaşı tutma- ya muvaffak olmuş aşırı solcular, devrimci etiketi altında Türkiyede aşırı sol olmadığını, iktidarın ve İnönünün aşırı sâğa taviz vermek suretiyle bir paravana rolü Ooyna- dığını, kendilerine jurnalcilerin ove gericilerin Ookomünist dediklerini haykırırlarken aşın sağın A.P. yi ele geçirmiş temsilcileri tâ Meclis kürsüsünde Türkiyede aşırı sağ ol- madığını, bütün derdin komünistler- den ibaret bulunduğunu söylemekte, İnönüyü o cepheye destek olmakla suçlandırmaktadırlar. Kulaktan dol- ma aydınlar üzerinde spekülasyon e- sasına dayanan bu cereyan akla ka- ra, ateşle buz, iftirayla itiraf, melek- le şeytan kadar birbirine zıt mefhum ları aynı çatı altında toplamakta- dır. Cephelerin öncüsü durumunda- ki şahısların, gerektiğinde nasıl buluştukları resimlerle, o haberlerle sabittir. Şimdi her şey, bu toplumun, ken- disini savunmak için derlenip to- parlanmasına bağlıdır. Bir deliliğin içinde bulunduğumuz şu sırada, Hü- kümet memleketi İdaresi altına a- lacak, aynı fikirin taraftarları kuv- vetlerini birleştirecekleri odemokra- tik sistemin arkasında azimle vazı- yet alacaklar, bilhassa memleketin ittifakı baştan tesirsiz kılacak mı- dır, kılmamak gafletini o müttefik- lerin sandığı gibi gösterecek midir? Bu sorunun cevabında, Türkiye - nin mutluluğu yatmaktadır. AKİS, 9 TEMMUZ 1962