DIŞ ALEM Vatikanda Klemantin salonu “Endülüs hükümdarının Roncalli ise, Aziz Marco kilisesinde- n musiki festivalinden turizm lerine, kuvvetli oşahsiyetiyle yardımda bulundu. Bir ara, Roncalli oOFransadayken Devlet Başkanı olan Vincent o Aurtol kendisini ziyarete geldi. Roncalli, mi- safirine kardinallik binasını gezdirdi. Kendisinden önce, Papa Pius X da Venedik kardinali olmuştu. Onun o- turduğu küçük odayı gösterdi. o Au- riol "Belki" dedi, “yeni bir Papa da- ha bu odadan Vatikana gider". Ron- calli güldü. Ama bir şey söyleme- i şehre Bu konuşmadan bir kaç sene son- ra, Vatikandaki Aziz Peter kilisesi- nin korosu "Tu es Petrus"u söyler ve kilisenin önündeki meydanı ta Tiber nehri kıyısına kadar dolduran halk "Viva il Papa!" diye bağırırken ay- nı Roncalli'nin beyaz Papa elbisesi ve takkesiyle Ciovanni XXIII adı al- tında Katolik Kilisesinin 262 inci Papası olarak selam vereceği ikisinin de sadece hayalinde bir levhaydı. Kuvvetli bir Papa Papa Pius XXliI'den sonra, Kardi- naller Meclisi Roma Kilisesinin yeni basını seçmek üzere toplandı- ğında iki adayı bulunan bir grup kar- şıkarsıya geldi. Bir grubun basında, muhafazakâr (Kardinal Ottaviani vardı. Diğer taraf, liberal ve reform taraftarı Bolonya Kardinali (oLerca- ro'yu tutuyordu. Kuvvetler, aşağı yu- karı denkti. Ortada ise, iki aday bu- 20 hazinesi içindesin Tarık!" Venedik Kardinali Ron- calli ve Ermenilerin başı Agagianian. lunuyordu: Agagianian'ın iki handikapı vardı. Bir defa İtalyan değildi. Ondan son- ra, fazla gençti. 63 yaşındaydı. Kar- dinallerin çoğu, fazla uzun süren bir Papalığa taraftar değillerdi. Böylece Ciovanni XXIII, ortadan Papa çık- 1. a Ama Ciovanni XXIII, ortadan bir Papa olmayacağını, kuvvetli şah- siyetiyle daha baştan gösterdi. Kar- dinaller Meclisinin üyeleri, yeni Pa- payı seçtikten sonra hemen dağılır- lardı. Yeni Papa, âdet hilafına, Kar- dinallerden kalmalarını istedi. O ge- ce kendileriyle buluştu ve uzun uzun nuştu. Her birinin çeşitli konular- daki fikirlerini, görüşlerini (öğrendi, Kilisenin meseleleri hakkında görüş- meler yaptı. Ertesi gün de, gene âdet hilâfına - Papalar, seçildikten sonra yirmidört saat tek başlarına kalırlar- dı-Vatikan radyosundan dünyaya hi- tap etti. Otuzaltı lisanda yayınlanan demecinde yeni Papa bütün milletle- rin liderlerine sesleniyor ve o şöyle diyordu: "İnsan zekâsı ve milletlerin ser- veti gibi iki kaynak niçin gittikçe daha fazla, tahrip edici silahların i- mali için kullanılıyor? Bu kaynaklar bütün sınıfların ve bilhassa fakir sı- nıfların kalkınmasına tahsis (o edilse daha iyi olmaz mı?" Papa, böyle bir temenninin ger- çekleşmesi için Obüyük güçlüklerin bulunduğunu bildiğini de ifade etti ve buna rağmen bütün insanlığın saa- detinin bu yolun tutulmasına bağlı olduğunu söyledi. Dünya politikasın- bir ruh getirdi, den bir kısmını kaldırdı, halkın içine uygun bir Papa oldu. Sosyal meseleler papa olarak yaptığı ilk hitabede, en fakir ( sınıfların durumlannın dünya çapında ıslahı gerektiğim ve insanlığın saadetinin o yolu tutmak- ta olduğunu söyleyen Ciovanni XXIII geçenlerde bir büyük meselede cid- diyetle vaziyet aldı. "Mater ve Ma- gistra" diye bilinen bir "Lettre Encycligue" yayınladı. Konu, resmi adıyla "Hristiyan Doktrininin ışığın- da Sosyal Meselelerin son gelişmele- rindir. Ciovanni XXIII bunda, sosyal meselelerin halli için komünistlerin gösterdiği yolun karşısındaki (oyolun doğru yol olduğunu belirtti. Papa, meseleleri tam bir vukufla ve ciddi devlet adamı olarak ele al- dı Geçen asrın sonunda, ahlak ile iktisadın arasında bir alaka kurul- maksızın, natüralist bir zihniyetle gelişen cemiyetin çok o haksızlıklara yol açtığını belirtti. İktisadi faaliye- tin hedefinin şahsı menfaat sağlamak olduğu kabul edilince, bunun kaçınıl- maz hal aldığını söyledi. İktisadi sa- hada devletin müdahalesini reddeden bu sistemin en kuvvetliyi hakim hale getirdiğini bildirdi. Böylece, muazzam servetler bir kaç kişinin elinde lanmış, buna mukabil çalışan sınıf- lar gittikçe artan «ıkıntıya duçar ol- muşlardı. Bu, aşırı temayüllerin ve doktrinlerin çalışan sınıflan cezbet- mesine yol açmıştı. Ciovanni XXIII meseleyi bu o şe- kilde ortaya koyduktan sonra, me- selâ bizim aşırı sağcıların eline geç- se komünist veya en azından solcu damgasını kolaylıkla yiyecek bir ile- ri zihniyet içinde durumun islahı çâ- relerini gösterdi. Kendisinden evvel aynı hususa temas etmiş olan Leon XIIl'ü de şahit göstererek bugünkü dünya ve toplum şartlan içinde Dev- letin iktisadi hayattan uzak kalama- kânsız ve haksız hal oluyordu. Demek ki, Devletin müdahalesi şarttı. Elbet- te ki, istihsal âletierininki dahil, mül- kiyet hakkı toplumda korunması ge- reken bir hakti ve bu, Devletin bir göreviydi. Ama Devletin bir (başka görevi de, aynı şekilde, çalışan sınıf- AKİS, 9 TEMMUZ 1962