ların hak ve hukukunu korumaktır. Cıovanni XXIII, modern manasıyla bir Sosyal Devlete Kilisenin taraftar olduğunu, dünyadaki bütün hristi- yanlara ilân etmekten çekinmedi Sosyal devlet, iktidarda sosyalistler veya muhafazakârlar, katolikler ve ya hristiyan demokratlar, liberaller veya merkez partileri, ikim Olursa olsun, bugün Batı dünyasında kabul edilen devlet sistemidir. Papa, batılı manasıyla sosyalizasyonun önemi ve faydası üzerinde uzun uzun durdu. Bundan sonra, az gelişmiş memleket- lerin durumunu daha ciddiyetle 'ele aldı ve aşırı temayüllere, doktrinle- re karşı ancak varlıklı sınıfların ileri görüş, anlayış sahibi olmalarıyla, ça- lışanları düşman değil, haklarını a- rayan, daha iyi hayat şartları ope- şindeki yardımcılar (o saymalarıyla karşı konulabileceğini söyledi. Papa, söyle dedi: "Çeşitli memleketlerin ekonomi- si, son, harpten bu yana, eskiye naza- ran daha süratli gelişirken bir temel prensip üzerine herkesin o dikkatini çekmek isteriz. Sosyal terakki, eko- nomik kalkınmayı takip etmeli ve o- na yetişmelidir. Ancak o suretle, ar- tan zenginlikten her sınıf aynı bette istifade sağlayabilecektir. Papa bundan sonra, çalıştıran- ların üzerine düşen görevi uzun uzun anlattı. Çalışanların haklarını adeta bir sosyalist doktriner edası içinde, savundu. Şu satırlar, Kilise gibi or- tanın şüphesiz ki çok sağında bir müessesenin Oo çalışanların durumu hakkında ne düşündüğünü ortaya koymaktadır: "Çalışanların halklarını vermenin en iyi şekillerinden biri onları, o ça- lıştıkları o müesseselerin (o sahipliğine en uygun şekil ve ölçüde iştirak et- tirtmektir." Dünyanın gidişi Ciovanni XXIll'ün aldığı bu ileri vaziyet, bütün dünyada çok ge- niş akisler yaptı. Varlıklı o sınıfların, zenginlerin hristiyan memleketlerde Kiliseyi destekledikleri bilindiğinden onlara yapılan bu ihtar daha tesirli cereyanlara müsbet omuafi- artık ortaya koymakta, hatırlat- maktadır.' Bugün, Ciovanni XXIllün tutu- munu bir âkil tutum olarak vasıf- landırmak gerektir. Papa bile açıkça belirtmektedir ki bir o memlekette AKİK. 9 TEMMUZ 1962 daha doğrusu varlıklı sınıflar dar, şahsi ve geçici menfaat duygusu içinde çalışanların haklarını, vermede hasis davranırlar- sa, sosyal adaletten ürkerlerse, yep- yeni bir zihniyetin dünya işlerine ha- kim bulunduğunu unuturlarsa ve sosyal sahadaki her terakkinin kar- şısına Oo çıkarlarsa (kendilerini one Devletin ve ne de Kilisenin savunma- sı imkânı vardır. Zira, Batıdaki bü- tün devletler! gibi artık Kilise Ode, dünyanın bu sağcı kuvveti de bir muvazenesiz toplumun varlığını oka- bul etmekte, dengeyi düzeltmenin en akıllıca yolunu göstermektedir. Ciovanni XXIIl'ün nazarında mül- kiyet hakkı en tabii haklardan biri- dir. Özel teşebbüs, memleketlerin kalkınmasında büyük rol ve pay sa- e DıŞ ALEM nin ve hayat tarzının, Demokrasinin, insan haysiyetini ve hürriyetini (o bi- rinci plânda tutan bir kalkınma yo- lunun hararetli taraftarıdır. Ancak, ayrıca Devlet olma ve münasebet sa- hibi bulunma fırsatından faydalana- rak Batının manevi savunmasında Vatikan ve Papa tesir icra etmekte- dir. Bu tesir en ziyade, koyu katolik Latin Amerikada kendisini hisset- tirmektedir ugün, Türni Amerika, gerilikten kurtulmak için yolunu, ararken bir yandan Castro'nun, diğer taraftan Amerika Birleşik Devletlerinin cazi- besini hissetmektedir. Bu iki kuvve- tin ikisinin de avantajları ve ohan- dikapları vardır. Castro, başladığı gibi devam edememiştir. Parlak ümitler Papayı bekleyen nöbetçiler Harp etmeyen ordu hibidir. Ama Devlet de ekonomik ha- yatta görev sahibidir, ve amme sek- törüyle özel sektörün münasebetleri- nin kudretli tanzimcisidir Papa, Vatikandaki odasında ken- disine bu Mektubunun uyandırdığı geniş alâka hatırlatıldığında Herkes, hangi dünyada ve hangi devirde yaşadığını hatırından hiç çıkarmamalı, onun icaplarım ye- rine getirmelidir" dedi. Latin Amerika ve Papa papanın, ikiye ayrılmış dünyada ve bilhassa az gelişmiş memleket- lerin gelişme yolunu aradıkları sıra- da söylediği bu fikirler (o Vatikanın dünya diplomasisinde işgal ettiği mevkiin hem bir ifadesi, hem de ne- ticesidir. Bütün din müesseseleri gi- bi Katolik Kilisesi de Batı usulleri- verdikten sonra memleketini sadece hürriyetsizlik ve otoriter idarenin sul- tası altına sokmamış, vaad ettiği re- fahı da vatandaşlarına getirememiş- tir. Demir Perde gerisi usulleri oOA- merikan kıtasına nakledildiğinde De- mir Perdenin gerisinde verdikleri ne- ticeden daha iyi netice vermemiştir.; Buna mukabil, Amerika Birleşik Dev- letlerinin zenginliği de fakir oLatin Amerikada çeşitli komplekslere (o yol açmaktadır. İşte, Ciovanni XXIII böyle bir sı- rada, Latin Amerikanın alâkasını çekti. XV. asırda yaşamış bir Perulu melez rahibi azizlik payesine (o yük- seltti. Tabii bu, bütün Latin Ameri- ka katolikleri üzerinde müsbet ha- va yarattı. Çok göz, tekrar Roma- ya döndü. Soma da fakir sınıfların 21