Vurdumduymazlar Şu anda pek çok devlet dairesi, bir yangın yerine benziyor. Devlet ile Hükümetin aynı şey sa- yıldığı Türkiyede bir parti iktida- ra geldiğinde yüksek makam sa- hipleri hallaç önüne atılmış pamu- ga dönerler. Düşününüz ki şimdi Hükümeti, bir de değil iki parti paylaşmaktadır. Böyle olunca, bü- tün devlet mekanizmasında sâdece güvenden değil, şevk ve çalışma gü- cünden de bir şey kalmamış olması- nla şaşırtıcı tarafı yoktur. Halbuki herkes sanıyordu M bu usuller artık geride kalmıştır. Daha doğusu, Mu- halefet lideri İsmet İnönü iktidara geldiğinde Hükümetin Devlet sayıl- mayacağı bir devir açılacak ve biz- le de, mesela Fransada olduğu gibi Hükümetler geçer; İdare kalır" de- nilebilecektir. Halbuki işte, evvelki gün Necmi Ökten, dün Fethi Çelikbaş, bugün Ahmet Topaloğlu, yarın Suat Se- ven.. Bunların her birinin, hiç bir kusuru Olmasa haksızlığı umumi efkârca kabul edilmiş tasarrufları aynı İsmet İnönünün tasdikinden geçmiş ve bir takım "şahıs mesele- leri" yeni sistemin rengini vermiş- tir. Bir iktidarın, demokratik sis- temlerde, umumi efkarla, hem de böyle şahıs meselelerinde kontra git- mekle ne kazandığını şimdiye kadar keşfetmiş bir lider yoktur. Bakalım, tecrübeden İsmet İnönünün kârı ne olacak. Dünyada, Bakanların yaptıkları tayinlere bir Başbakanın karışma- masından daha güzel prensip bulu- namaz. Ama bu prensip bir başka prensibin neticesidir: Bakanlar, hu- susi sebepler, partizan görüşler, ro- zet faktörleri veya hissi davranış neticesi tayin yapmazlar. İkinci prensip yerine getirilmedi mi, bi- rincisinde ısrar etmek fazilet değil, kusur haline gelir. Harta tam aksi- ne. Bakanlar kendilerini ohâkim-i mutlak sanmaya başladılar ve kud- Mert bir adam deren, Pişekten beklediği cevabı ala- madı. Zira Müsteşar, bu meseleyi çok evvelden hesaba katmış ve bek- lemişti. Bir Müsteşarın bir Bakan ta- rafından kolundan tutulup atıldığı de- virlerin çoktan geçtiğini Bakana bil- dirdi ve: "— Beni naklettirirseniz dâva a- çarım" dedi. O sırada takvimler 15 Aralık ta- rihini göstermekteydi. Balkan süküt etti ve Fişeki yerine gönderdi. Fa- kat, Seren daha Sağlık bakanlığının mermer merdivenlerini çıkarken ya- AKİS, 2 NİSAN 1962 Mehmet Canın Kadirlisi retlerini göstermek için idare me- kanizmasının başında bulunanlarla oynamaya kalkıştılar mı bir Başba- kan için işe müdahale hak olmak- tan da çıkar ve vazife haline ge- lir. İnsana garip görünebilir oama, bir Bakan bakanlığının başına "be- raber çalışabileceği adamlar"ı ge- tirmeye mezun değildir. Zira hiç bir bakanlık, başında bulunan Baka- nın tapulu malı olamaz. Eğer Tür- kiyede yıllar yılı bir ciddi idari teş- kilât kurulamadıysa bunun sebebi, her politika adamının bir OBakan koltuğuna yerleşir yerleşmez, o şa- hıslardan sisteme her şeyi derhal değiştirmesidir. Değişiklik o ocesa- mettedir ki bakanlıkların ne bir sistemi ve ne de bir demirbaş yük- sek kadrosu vardır. Bunun tabii ne- ticesi keşmekeş ve adam kayırma- dan başka şey değildir. İşte, Kadirli kaymakamı! Bir defa, adama bulunan kusurlar ada- mın belirtilen meziyetleri yanında pacaklarını plânladığı için kafasını bu pürüzlü isten ayıramadı. Bu arada Encümenin aldığı bir karar, Serenin temizlik arzusunu tacil etti. Dr. Seren bir Ispartalı hemşerisi olan Dr. Tah- sin Tulayın -Tulay, nurculuk olayına adı karışan bir eski D. P. milletveki- lidir- Ankaraya tâyin edilmesini iste- di ve tâyin emrini Encümene şevket- ti. Genç kadronun elinde bulunan En- cümen bu tâyin talebini uygun bulma- dı ve geri çevirdi. Böylece Bakan, se- -in bölgesinde çok güvendiği bir ar- kadaşına karşı mahcup düşmüş olu- yordu. hiç. Ama insaf edilsin, bin tane ku- sura olsa kendisini yerinden oynat- manın şimdi sırası mıdır ve bunun tarzı meharetli mi olmuştur? Bu İnönüye mi fayda vermiştir, loğluna mı, yoksa meşhur Koalis- yona mı? Ya Çelikbaşın (oSümer- bankı oOmalikâne yerine okoyması Kalkınmamızı ve Kalkınmamızda İktisadi Devlet Teşekküllerine dü- şen ödevi kolaylaştıracak mıdırt Bir Başbakan Bakanını kendi seçer, bu seçimde demokratik, anti- demokratik hiç bir bağla bağlı ol- maz, sâdece güven unsuru rol oy- nar, eh, İnönünün davranışı belki kısmen anlaşılır. Ama çeşitli (oçal- gıların çeşitli tellerinden çala çala bir orkestra şefinin değneği altına kaderin neticesi girip orada ikbale erişmiş kimselere şef, "Aman ba- na Milli Şef diyecekler!" kompleksi içinde hiç karışmaz.. O zaman canım senfoniler, nefis konsertolar işte böyle, birer kaka- foni olur, çıkar! Temizlik var! Seren hemen kolları sıvadı ve ilk ola- rak Nusret Fişekin tâyin kararna- mesini Başbakanlığa şevketti. Bu ara- da temizliyeceği Umum Müdürlerin de bir listesini çıkardı. Bunlar, Ecza- cılık ve Tıbbi Müstahzarlar Umum üdürü Sadi Bilginsoy, Sosyal Yar- dım Müdürü Osman Yaşar, Eğitim Umum Müdürü Prof. Sabahattin Pay- sın ve Verem Umum Müdürü Ham- dı Açandı. Listeye, tam bu sırada ken- dilistesiyle bir başkası da girerek Ba- kanın ekmeğine yağ sürdü. Bu zat yapılan keyfi tasarrufları idarecilik 9