tu. Daha fenası, öyle kötü bir levha gözler önüne serildi ki kızları İstan- bulda yüksek tahsil gören bir çok aile Anadoluda telaşa kapıldı ve endişe beslemeye koyuldu. "Üniversite Mu- hiti" denilen muhit bu muydu? İşte, İlk fırsatta kelin takkesi düşmüştü. İşe el konuluyor Hâdise umumi efkâra bu şekilde ma- lolunca, çeşitli taraflardan hemen tahkikat açıldı. İşe evvelâ adliye el koydu. İfadeler alındı, bazı tesbitler yapıldı. Süvarinin umursamazlığı ve beceriksizliği ortadaydı. Hayatında -50 yaşlarındadır- böyle rezalete rast- lamadığını ifade etti, Rezalet öylesi- neydi ki, müdahale etmek gücünü ken- dinde bulamamıştı! Halbuki gemi ni- zamı, otoriter kaptanlara gemilerine hakim olabilmek için bütün imkân- ları sağlamaktadır. Gerçek sudur ki kaptan, vurdumduymazlığı tercih et- miştir. Tahkikatın bir diğer kısmı, Karnaval Grubunun üniversitelilerden ziyade Üniversite dı kimselerden müteşekkil olduğunu ortaya, koydu. Ama bunlar gemiye nasıl yn dı, gemi o halde nasıl kalkmıştı Olaya, Üniversite Senatosu da el attı ve sorumluların, vak'aya sebebi- yet verenlerin tecziyesi yoluna git- mek için işleme başladı. Ancak, Üni- versitenin üniversiteli olmayanları ce- Müesseseler İtibarlarını, mensup- arının davranışlarından alırlar. Bu, bir umumi prensiptir. Umumi Prensip bir kenara bırakılıp da her hâdisede bir başka ölçü kullanılma- ya kalkışıldı mı, başı kuma gö- mülmüş deve kuşuna dönülür. Bazı rahatsızlıkların tedavi çaresi aranı- lırken, mutlakla cesaretli ve realist davranmak lüzumu vardır. Bundan bir süre önce Parlamen- to, umumi efkârdan gelen bir yay- Öd müessese olarak Meclisin itibarına zarar veren davranışlara yol açtı. Bazı milletvekillerinin o münasebetle kürsüye çıkıp, kendi arkadaşlarının bereketini hiç hesa- ba katmaksızın Basına, Gençliğe, umumi efkâra nasıl çattıkları hatır- lardadır. Bunun yanlış olduğunu hep söyledik, yazdık ve Parlamen- tonun itibarı konusunda herkesten ter rejim düşm verilmemesi lüzumunu bakmaz. AKİS, 2 NİSAN 1962 zalandırabilmesi tabii bahis konusu eğildir Hâdiseden asıl üzülenler, Gençlik oldu. Gençliğin ciddi, vakur temsilci- lerinden bir gru aftanın sonunda Çanakkaleye gitti ve bir "Özür Di- leme Gösterisi" yaptı Ne yazık ki bu po alan alın- mış satan satılmıştı. Politikacılar Rulet dönüyor bir gazeteci Tahtakılıca aniden sor- du: "— Osman beyin istifası sakın 1- nönünün Parti Meclisindeki sözleri ü- zerine olmasın? Zira Osman beyin bu kabil islere gönlü ziyadesiyle yatkın - dır" Tahtakılıç, gri elbisesinin ceke- tinin ceplerine ellerini sokup, sual sa- hibine gülümsiyerek baktıktan son- ra: "- Yok canım.. Mi daha pek delikanlı" diye cevap verdi. Hâdise geçen Lari ikinci yarı- sında cuma günü cereyan etti. Basın mensupları C. K. M. P. liderinin isti- fasında birinci derecede rol oynayan Tahtakılıçın etrafını almışlar ve tec- rübeli politikacıyı soru gmuruna tutmuşlardı. Bunlardan birisi de Tah- YURTTA OLUP BİTENLER takılıça yukarıdaki nükteyi yaptıran ve Başbakan İnönünün "Ben 80 yaşın- dayım, kendinize bir baş arayın" şek- ünde gazetelere intikal eden meşhur lâfıyla alâkalı soruydu. Aslına bakılırsa C. K. M. P. Genel Başkanının bu yakınlardaki istifala- rının bu derece büyük gürültü çıkar- masının sebebi bunların pasın intikal ettirilmiş olmasından ibarettir. Yok- sa Bölükbaşı son bir yıl iie tama- mı tamamına yedi defa aynı gerekçe- lerle istifa etmiş, bunların herbirini sonradan geri almıştır. Sondan bir ev- velki istifası ise basına kendisi ta- rafından bildirilmiş ve bilinen şekil- de sonuca bağlanmıştır. Ancak bu de- fa Bölükbaşı, istifasını haber alan gazetecilere "İstemem yan cebime koy" hesabı, bir daha geri dönmiye- ceğini söyledikten sonra bunu beya- nat olarak yarmamalarını sıkı sıkıya tembihledi. İstifa, iki ay evvel verilen istifay- la aynı gerekçeyi taşımaktadır. Parti içinde ve Genel İdare Kurulunda de- vamlı rahatsızlık veren bazı isimler üzerine bine edilmiştir. Ayrı parti rafından ihlâl edildiği belirtilmekte- dir. Saniyen milletvekillerinin çalış- madıkları, Meclis dışında birçok işler- le meşgul oldukları kabilinden bir Men Dakka Dukka Basın olarak, Gençlik olarak, umu- mi efkâr olarak.. Şimdi, Gençlik aynı şekilde bir yaylım ateşinin altındadır ve doğru- su istenilirse halk bir takım hare- ketlerden dolayı esef etmektedir. Kadeş Rezaleti, bunun en göze çar- panıdır; Onun yanında başka olay- lar, bir süredir Gençlik hakkında ciddi endişelere yol açmaktadır. Bu endişelerin, belirli çevrelerden gelen gayretlerle körüklendiğini gözden uzak tutmak imkânı yoktur. Ama eğer her şey buna bağlanır ve Genç- lik olarak bu müessesenin mensup- lan tedbir almazlarsa hata etmiş o- lurlar. Gençlik taşkınlıklarını, bir ölçü içinde müsamahalı o karşılamamak imkânı yoktur. Dünyanın her e- rince ve tarihin her devrinde genç nesil öteki naillerin aşırı bulduk- ları davranışları benimsemiştir. Kim hayatının bir anında, kendi- sinden yaşlı olanlar tarafından ten- kide maruz emi hafife a- samanı- İç çekişi, lınmamıştır? "Ah, biz mızda bunlar pimi ek umumi bir haldir. Nitekim, "Gençlik nereye gidiyor?" mesele- si bugün pek çok memlekette bir meseledir. Ama, işteki mübalâğa payını da görmemek kabil değildir. Bizde, durum biraz başkadır. 1- Çinde bulunduğumuz şartlar, bütün umumi kaide ve lüzumun dışında Gençliğe bir ödev yüklemektedir. Gençlik, memleketin sağlam kuvvet- lerinin bir parçasıdır. Onun, kendi üzerine toz kondurmamanı rejimin istikbali ve memleketin kaderi bakı- mından da şarttır. İki zihniyet, iki temayül Tükiyede çarpışmaktadır e bu savaş bitmiş değildir. Mem- üstünlüklerini devam için geniş prestije muhtaçtırlar. An- cak bu sayede, sayıca belki kendile- rinden üstün kütleleri harekete ge- çirebilecek tahriklerin karşısına di- kilebilirler, onlara karşı koyabilir- ler. Türkiede sağlam kuvvetlerin itibarlarını pekiyi her şeyin kaybolması demektir Kadeş Rezaleti bu gerçeği suyun yüzüne çıkarırsa bir fayda sağlamış olacaktır. 15