Dış Politika Bir hâdise, iki sistem Geride bıraktığımız pazar günü, Kıb- rısta iki camide iki bombanın pat- ladığına dair haberin başkente gel- mesinden pek az zaman sonra Ayten Sokaktaki meşhur 20' numaralı evin önünden, kalkan bir otomobil Başba- kan İsmet İnönüyü Dış işleri bakanlı- ğına götürdü. ün, Yunanistanın İstiklâl Bayramı günüydü ve Cum- hurbaşkanı Gürsel ile Kral Pol ara- sında tebrik telgrafı teati olunmuş- tu. Fakat Kıbrıstaki "ortalık karıştı- rıcılar" Bayramı bir fırsat saymış- lar ve bombalarını mabetlerimize yer- leştirmişlerdi. Allahtan ki bombalar, insanca oZayiatın olmayacağı bir avrada patladı. Bir caminin minaresi zedelendi, öteki camide hasar vuku buldu. Fakat "ortalık karıştırıcıların gayesi bu değildi. Asıl, bombaların patlamasından sonra neler olacağını gözlüyorlardı. Zira bombaladıkları, iki mabetten ziyade. Akdenizin bu bölgesine yavaş yavaş geri gelmeye başlayan sükün ve Türkiye ile Yu- nanistan arasında düzelen münasebet- lerdi Başbakan Dış işleri bakanlığında Genel Sekreter Namık Tolganın oda- sında durumun tafsilatını (o öğrendi. Bu sırada İç işleri Bakanı Ahmet To- paloğlu da oraya gelmişti. İsmet İnö- nü, işin bir dış ve bir de. iç cephesi olduğunu sezmekte gecikmedi. e Âcil olan, iç cepheydi. Zira heyecanları henüz ayakta olan zümrelerde hâdise bir takım gösteri hevesleri uyandıra- bilirdi. Bunun sonunun ise nereye gideceği hiç kimsenin malümu değil- di. Daha doğrusu, 6/7 Eylül hâdiseleri hatırlanırsa, pek âlâ malümuy İsmet İnönü, İç işleri Bikanına derhal gerekli direktifleri verdi. kavramış ve gerekli tertibatı bilhassa Istanbulda aldırmıştı. İstanbulun tec- rübeli valisi Niyazi Akı Yunan Baş- konsolosluğu ile Patrikhaneyi emni- yet altına koydu, sonra bütün Rum kiliselerine haber salarak en ufak bir endişe karşısında durumdan kendisi- nin haberdar edilmesini istedi. ükümet bununla yetinmedi. Dış işleri bakanlığının bir tebliğ çıkara- rak elde edilen ciddi bilgiyi halk ef- kârına sunması münasip görüldü. He- men orada, haberlerin ışığı altında bir tebliğ hazırlandı. Dış istihlak ka- da” iç istihlak için de olan bu tebliğ- de hâdise sert bir lisanla takbih edili- yor, fakat bunun kimin eseri olduğu de belirtiliyordu. Ankara, maksatlı tahrikçilerin oyununa gelmek niyetin- AKİS, 2 NİSAN 1962 de değildi. Kıbrısla da temas edildi ve oradaki Türklere sükünet tavsiye o- lundu. Doğrusu istenilirse, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios da hâdisey- le bizzat alâkalandı ve derhal tah- kikata girişilmesini emretti. Bu ara- da, Adadaki dirayetli Türk Büyük Elçisi Emin Dırvana, Türk liderlerle istişare etmiş ve kendilerine Ankara Hükümetinin kati durumunu bildir- mişti. Zira, hâdise pek âlâ bir kıvıl- cım işini görebilir ve barut fıçısı hiç yoktan patlayabilirdi. Türk cemaati- nin başları, Emin Dırvanaya bu gö- rüşe uyacakları taahhüdünde bulun- dular ve hislerin alevlenmesine (o en- gel oldular. .. Güzel bir ders Ertesi gün hâdise duyulduğunda Tü mumi efkârı ve bilhassa Gençlik Hükümet derecesinde olgun- luk gösterdi. Talebeler, Patrikhane- nin kapısına bomba değil, çiçek bı- raktılar. Ama, doğrusu istenilirse, bu, bir bombadan daha tesirli oldu. bizzat Patrik Athenagoras hareketin mânasını anladı ve şükran hisleriyle dolu olarak Türk Gençliğini övdü. Doğrusu istenilirse o pazar akşamı, başta Patrik, İstanbul Rumları hiç de rahat bir gece ogeçirmemişlerdi. Gerçi Hükümetin ciddi bir Hükümet olduğunu biliyorlar ve tedbir alındı- tedbirin işleyeceğini hissediyor- ğını, Makarios İpi çekti YURTTA OLUP BİTENLER lardı. Buna rağmen pek çok Rumun göçünü uyku tutmadı. Ancak mütea- kip günler ki güven geri geldi ve ra- hat bir nefes alındı. Bu sırada, bir başka husus mi ti çekti. Basında sâdece, eski' D. artıkları tahrikçi başlıklar re lar, hisleri galeyana getirici (oyayın yaptılar. Her şey gösteriyordu ki bun- lar, bir yeni 6/7 Eylül ile eskisinin günahını sabık üstadlarının sırtından almak istiyorlardı. Ama, onların da ler tarafından patlatıldığı mükemme- len bilinen bomba ara açma rolünü oynayamadı. Kıbrısta durum "Buna rağmen, bütün hafta Kıbrıs- tan heyecan verici haberler geldi. Türkiye ile Yunanistan o arasındaki münasebetlerin yeniden mükemmel hale gelmek üzere olduğunun görülme si, bazı elleri harekete geçirmişti. Yeşil Adada tekrar bombalar patla- dı ve iki cemaat arasına güvensizlik sokulması gayretleri alabildiğine işle- di. Kibrisin Rum İç işleri Bakanının bir büyük gaf teşkil eden ve bomba- sözleri. de yatıştırıcı olmaktan ziyade yi ere maletme sevdasındaki kızdırıcı tesir yarattı. Durum aydın- landığında, şüphesiz bu "Gafcı Ba- kan" yerini daha ehil birine bıraka- caktır. Ama Makarios Hükümeti, e- linden geleni y u anda la sükünet yoktur. Komünistlerin son kozlarını oynadık- ları gözle görülmektedir. İki cemaat arasındaki ve içindeki şahıs menfaa- tine dayanan oyunlar da kızılların maalesef ekmeğine yağ sürmektedir. ma Ankara ve Atinada, soğukkan- lılıklarını kolay kaybetmeyen Oo hü- kümetlerin bulunması bir emniyet teşkil etmektedir. Kıbrısta ekseriyet değil, o sayıca azlık teşkil eden Türkler içinse, "nin- ni hacet'te bir başka garanti var- dır; Adadaki, mükemmel ve kudretli Türk Birliği! Zabıta 27 Mayısın İntikamı Bitirdiğimiz hafta içinde, bazısı An- karada, çoğu İstanbulda çıkan bir kısım gazeteleri okuduktan sonra pek çok kimsenin dudakları ucuna, adeta ihtiyar dışında bir hazin sual gelip ta- kıldı ve doğrusu istenilirse orada kal- dı: "Bu mu, Gençlik denilen şey?" Her şey, İstanbulin Çanakkale a- rasında yapılan bir vapur b başladı. Talebe teşekkülleri her 18 Mart zaferini kutlama mL hazır bulunmak üzere Çanakkaleye giderler ve geziye çok sayıda genç ka- 11