YURTTA OLUP BİTENLER Sağlık Bakanlığının Sıhhiyedeki binası Kaynayan bir kazan daha anlayışına uygun bulmayan Müsteşar Muavini Demir Ererdi; Aslında, Ba- kanın şikâyeti yoktu. Ama, etrafında- kiler bu son derece çalışkan Müsteşar Muavinini de istemiyorlardı. Bakan bu havadan istifade ederek, Nusret Fişe- kin kararnamesini Başbakanlığa gön- derirken Fişekin muavinini de yanma çağırdı ve: "— Yahu, sen çok çalışkan ve dü- rüst bir insansın. Ama, etrafındaki bu adamlar seni çekemiyorlar. Gel ben sana bir iyilik edeyim, seni naklede- yim. Yoksa bunlar seni burada boğa- caklar" dedi. Demir Erer bu mucip sebebe sade- ce güldü ve: "— Suat bey, bu kadar senelik me- murum. Bir insanın dürüstlüğü ve ça- lışkanlığı bahis konusu edilerek vazi- fesinden nakledildiğini o duymadım. Siz maksatlı hareket Oo ediyorsunuz. Naklederseniz, hakkınızda dâva aça- rım" diye cevap verdi. Fakat bu cevap Bakanın kararın- dan dönmesine yetmedi. Seren bir de- fa bakanlıkta temizliğe karar o ver- misti. Bu sırada Zat İşleri Umum Müdü- rü de bu garip Bakanla çalışmanın imkansızlığını ileri sürerek istifa et- ti. Serenin keyfi yerindeydi. Hemen Encümene el attı. Böyle bir Bakana, her istediği tâyini onaylayabilecek bir Encümen gerekiyordu. Hukuk Müşa- virliğinden aldığı bir tefsirle, 27 Ocak 1962 tarihinde, hoşuna gitmeyen, Sıt- ma Savaş, Eğitim, Sosyal Hizmetler, Eczacılık ve Verem Umum Müdürle- rinin Encümene girmesini önledi. Ar- kasından da, bir müddet evvel redde- dilen bir kaç tâyin talebim Encüme- ne soktu. Bunların biri Tahsin Tulay, diğeri ise eski D. P. Çankırı Millet- vekili Kenan Çığmanın tâyinleriydi. Daha sonra da, süratli bir adam tâyin ettirme fâaliyetine girifti. Bakan Seren için meselenin birin- ci kısmı halledilmiş ve Encümen mu- temet elemanların eline geçmişti. Bun- dan sonra köşebaşlarına tâyinler ya- pılmağa başlandı. Mart ayı başında Zat İşleri Umum Müdürünün ayrıl- masıyla boşalan yere Serenin arkada- şı Dr. Zeki Şaman tâyin edildi. Müs- teşarlığa ise, bir dahiliye mütehassısı olan, Numune Hastahanesi hekimle- rinden Dr. Alâattin Erkmen getiril- di. Bakanın pençesinin en son uzandı- ğı, çok mühim bir Umum Müdürlükte bulunan Dr. Sadi Bilginsoy oldu. Bil- ginsoy Eczaclık ve Tıbbi Müstahzar- lar Umum Müdürlüğü gibi omühim bir masayı işgal ediyordu ve eski grubun adamı sayılıyordu. o Bakanın Bilginsoyu nakil gerekçesi hayli oko- mik oldu. Bilginsoy. 27 Mayıstan son- ra tatbik ettiği bir sistemle ilâç fi- yatlarını görülmemiş bir şekilde ucuz- latmış ve iş adamlarının husumetini üzerine çekmişti. Üstelik, İhtilâl Hü- kümetinden ve M. B. K. idaresinden de, halkı memnun ettiği için iki defa takdirname almıştı. İşte bu sebep Sa- di Bilginsoyun nakli için kâfi geldi. Fakat iş süratle halledilemedi. Karar- name yükseklerden çıkmadı. Seren i- çin bu, keyif kaçırıcı oldu. Zira Seren, bir mutemet adamını Sadi Bilginso- yun yanına muavin olarak yerleştir- miş ve Bilginsoya: "— Bu arkadaşa işleri öğret" bi- le demişti. Rakkamların dili Bakanın işinden uzaklaştırmak is- tediği Sadi Bilginsoy, ilâç fiyatla- rında ucuzluk mucizesini yapan U- mum Müdürdür. Ama bu yüzden, menfaati haleldar olanların lerini üzerine çekmiştir. tatbik ettiği bir metodla evvelâ "ihti- ra beratı" meselesini halletti., malzeme ithalini temin ederek, ilâç maliyetlerini düşürdü. Böylece, mese- lâ 47,5 liraya satılan Rubiramin, bu ameliyeden sonra piyasada 10 liraya, Tetracylin'li müstahzarlar 54 liradan 10 lira 10 kuruşa, Ohlorofarmapheni- col'ün kilosu 110 dolardan 33 dolara iniverdi. Böylece yılda döviz tasarru- fu da 8 milyonluk bir miktara yüksel- di. Bunun vatandaşa aksi ise, mem- nuniyet verici oldu. Piyasada bu müs- tahzar 20-24 liraya satılırken, birden kaydetti. Diuril 21 lira iken muadil- leri 650 kuruşa satılmağa (başlandı. Canasin -çok aranılan verem ilâcı- 19 lira 85 kuruştan 16 liraya bulunmaya 6 liraya indi. İlâç sanayii de inkişaf başladı. Bütün bunlar vatandaşı memnun ederken, sermaye sahibi, ilâç imalât- çılarını, eczacıları ve depo sahiplerini mutazarrır etti. Zira imalâtçı ve de- pocunun yüksek fiyatla ithal ettiği i- lâçtan aldığı & 10 ile, eczacının satış- tan aldığı 99 25 kâr miktarı bu hesap- la düşüyordu. Ama piyasada her tür- lü ilâç bulmak mümkün oluyordu. Se- ren. Sadi Bilginsoyu yerinden hop- latmak için bir bahane buldu. Efen- dim, bu adam bir doktordu, eczacı değildi. . Eczacıları o düşünmüyordu. Büyük sermaye sahipleri feveran edi- yorlardı. O halde yapılacak iş, bu re- formcu ve halkı düşünen doktoru baş- ka yere nakletmekti. Seren, bunu ba- şarma yolunda ilk adımı da attı. Kararname halen Başbakanın ma- sasındadır ve muhtemelen yakında imzadan çıkacaktır. Böylece (Sağlık Bakanlığının başındaki Bakan da is- deği gibi at oynatacak bir meydan bu- lacaktı. Şimdilik, "İnönü Bakanları" nın tek müşterek vasıfları bu gibi gö- zükmektedir. Haftanın sonunda Sağlık bakanlı- gında yeni tâyinler beklenmekteydi.