Demeci kaale almamak kararını verdiler ve her şeye rağmen faydalı bir Abide meydana getirdiler. Bu âbide Kıbrıs Meselesi yüzünden sarsıldığı ana kadar hayli mesafe almış bulunuyorduk. Şimdi bu mesele halledilmiştir ve iki hükümet, bulunan hal çâresine iyi niyetle hürmet etmek azmindedirler. Bizim aramızda ciddi anlaşmazlıklar yoktur. Sâdece basit meseleler vardır. Fakat biz bunları ihtiyatsızca ele aldığımızda, bunları kü- çük kademedeki memurlar iyi niyetten yoksun olarak ve sinirlilikle ele aldıklarında umumi ef- kârda tadsız hatıralar uyanmaktadır. Böylece, münasebetlerimizin .hayati önemi yanında ger- çekten manasız basit vak'alar inanılmaz ölçü- ler almaktadırlar, zira umumi efkârı meşgul v: tahrik etmektedirler. Bu yüzdendir ki iki memleketimizin mesul ida- recileri küçük meselelerin ele almış tarzı na çok büyük önem affetmeliler ve bunları ilk safhalarında ele alan, daha ta baştan çıkmaza, sokabilecek alt kademe memurlarına kati, tali- mat vermeliler, ikna yoluyla onlara en büyük dikkati aşılamakdırlar. Müşterek hududa sa- hip komşular arasında, sinir hâdiseleri, balıkçı- ların tevkifleri, azınlık meselelerinde teferruat noktaları ve bu çeşitten olaylar elbette vuku bulabilir; ama bunların umumi efkârı mazi olan ve mazi kalacak bulunan bir, geçmişe sürükleye- rek münasebetlerimizi zehirleyebilmeleri kabul edilebilecek, akıl alacak husus değildir. Eğer uzun yıllar iki memleketimizin umumi ef- kârında süküneti devamlı kılamazsak sağ- lam temeller üzerine hiç bir şeyi yükselteme- miş oluruz. Ancak bu temellerin sağlam oldu- ğuna, kanaat getirdikten sonradır ki rahat ne- fes alabiliriz ve daha ileri hedefleri kendimize çizebiliriz. T abii sâdece bize bağlı olan, ama devamlı ve ısrarlı itinaya muhtaç Mi ödev teşkil eden bu çârenin dışında bir başkası vardır: İki mille- AKİS, 2 NİSAN 1962 Yunan Dış işleri Bakanı Averof tin birbirini daha iyi tanımayı öğrenmesi ve vaktiyle iki memleketi birbirinden ayıran ta- rihi sebepleri besleyecek yerde bugün kendi- lerini birleştiren müşterek unsurları görmesi- ne yarayacak kültür münasebetlerinin kuvvet- lendirilmesi, seçkin şahsiyetler, bilhassa gaze- teciler arasında temaslar. Kıbrıs meselesini, demecimin dışında bıraktım. Bunun sebebi meselenin, münasebetlerimiz üzerinde hayati tesire sahip bir unsur olmaması değildir. Tam aksine. Meseleye dokunmadım, çünkü görüyorum ki Egenin iki tarafında da bunu o şekilde ele alıyoruz ki bir ihtilaf değil, bir yakınlaşma sebebi teşkil etsin. 13