CEMİYET Pamukkale harabelerinde ılıca... Ilı- canın etrafında şirin şirin, temiz temiz kabinler.... İki yataklı, salonlu kabinler... Fiyat, bir çift çorap. Ya- ni 15 lira... Güzel de bir lokanta var. Camlı, ferah, kutu gibi bir lokanta... Yemekler çok ucuz. Buran, özel te- şebbüs tarafından vücuda getirilmiş. Bu alanda özel teşebbüsle alay edile- bilir. Fakat bu görüldükten sonra, edilemiyor. Denizli valisi, Denizli sena türleri, Denizli milletvekilleri, Deniz- lililer birbirlerini desteklemişler. Ta- bii, "neticeli" olmuş destekleşmeleri... Yalnız 50 bin lira borç etmişler... Pamukkalenin müdavimleri yabancı turistlerdir. Her karışından safalanı- yorlar. Havasından, suyundan, hara- belerinden... İnsan hep "Ankara - H" "İstanbul - H", "Malatya - H" diye bir plaka arıyor ılıcaların önünde. Ama ne yazık ki yok, yok, yok!:. 50 bin lira borç etmiş Denizli Turizm Kurumu... Nasıl ödeyeceğini, nasıl ödeteceğini, bilmiyor. Bütçede turizm kurumlarının tümüne ayrılan miktar, 50 bin lira! Kim kiminle alay ediyor veya alay etttiğini sanıyor ki? Bafa gölü... Ufak bir deniz kadar bir göl. Etrafında, harabe var, şirin köy ceğizler var. çak bu gölün imtiyazı bir tek ailede : İzmirli Özbaş ailesin- de!.. Aile isterse balık avlatır, isterse avlatmaz. İsterse dalyanı tıkar, köy- ler su altında kalır. Özbaş ailesi bü- tün bunları yapmıştır da... Hâlen de pek yumuşamamıştır... urum, eskiden daha da kötüy- müş. Bir okur yazar tapu memuru, eski türkçeyle ne yapmış, nasıl yap- mış, mal mülk defterine köy yerine göl yazmış. Ailenin ufak bir köyünü kocaman göl diye geçirmiş!.. Bir - iki harfçiğin ebediyetin önünde ne önemi var? Neyse, gölden balığa fit olmuş- lar! Balık imtiyazı onların... İşte böy- le, isterlerse dalyanı tıkar, su baskı- nına sebep olabilirler!.. Hangi çağda yaşanıyor acaba ? Yakışıklı (o Aydın senatörü Cenap İs- kendere eskiden Cenap bey derler- miş. Şimdi İskender bey diyorlar... Cenap bey Hye bu İskenderlik te nereden çıktı Bu, ei "İekenderliği" Cenap bey. Hani, bir iskender varmış ya, Büyük İskender, sizden çoook önemsiz bir kişi.. Ayrıca ülke- ler de fethetmiş, iş yokluğunda... dir Marmarise kadar inen bir gazeteci, oradaki gençlerle konuşuyor ; 26 "— Turist istiyorsunuz ama bir şortlu kız yakınınızda dolaştı mı göz hapsinden rahatına kaçırıyorsunuz... Böyle olur mu Marmarisli gençlerin cevabı: "— Kabahat turistlerde, o ağbi... Az geliyorlar, alıştırmıyorlar bizi... Bir, iki, üç, dört kız gelirse, bakarız, fazlası gelirse artık bakmayız. "Fazlası" nın da geldiği yerler görülmüştür, fakat oralarda "fazla- lık" Marmarislilerin üzerinde yapa- cağı tesirin tamamen eksini yalanış- tır. Amma, tamamen... Muğlalılar son derece medeni ve Komplekssiz insanlar... Meselâ Mu- allâ Akarca, en yiğit CHP liyi tam 22 bin oyla "takmış"... En yiğit AP liyi de tam 8000 bin oyla takmış... Dene- bilir ki, "efendim, Akarca ailesi ora- da nüfuzlu da. ondan". Yooo, ayni ai- lenin erkekleri de var. Meselâ Muallâ hanımın özbeöz kayınbiraderi Adnan Akarca... O da milletvekili, fakat o kadar "takmışlık"la değil... Adnan Akarca galiba biraz da buruluyor bu- na benzer farklara... Ondan başka zaten kimsede bu- rulmuşluk yok. Herkes, "Bizim Mu- allâ hanım" diyor, bir daha demiyor... "Bizim Muallâ hanım'"ın gelecek e de şansı pek yaver görü- nüyor, pe Fetiyede CKMP İlçe Başkanı... Ka- le gibi adam. Adı Mustafa Bolel. Yabancılara lezzetle anlatıyor: "Dört karım var"... Sonra öğrenildi, topu topu bir adetmiş. Şimdiden "geleceğe" yatırım yapıyor, hiç olmazsa ağızla... Ah, şu eski ismiyle "taaddüdü zevcat" kanunu bir çıksa, bir çıksa, bir çıksa... Bir türlü çıkmıyor... Emlak ve Kredi Bankası Umum Mü- dürü Vedat Urul, evliliğinin bu yıl- dönümünü her yıldan değişik bir şe- kilde kutladı : Yalnız basına ve ılık güney yollarında... Eşine ancak bir tebrik telgrafı çekerek... Ona da vak- ti olduğuna şükür. Zira, gece gündüz kilometre tüketmekle meşguldü"... Haftanın olayı : Vali Teoman Paşa- nın, Belediye bütçesinin kabulü şe- refine Ankara Palasın en iç salonun- da gazetecilere verdiği haramsız kok- teyl... Nuri Teoman Dert dinleyen adam Nerdeyse, kabul edilmeyişi şere- fine de kokteyl verilecek!.. Kokteylde bütün Kabine üyeleri hazırdı. Gazeteciler Bakanları çok direkt suallerle ( terletiyorlardı. Vali Paşa her zamanki gibi güleç ev sa- hipliği vazifesini (oyapıyordu. (o Hıfzı Oğuz Bekata, yeni bir gazete kombi- nezonunu gençlerle görüşmekteydi. Bu kokteyle masraf olarak 2000 li- ra ayrılması kararlaştırılmıştı ama, herhalde daha fazla gitti. Teoman Paşa, gazetecilerin viski içmesini istemiş ve iki kasa viski ge- tirtmişti. Nedense, bu iki kasa viski ortalardan çok çabuk yokoldu! Gaze- teciler de limonun, portakalın, doma- tesin hâkim olduğu sıvılarla susuzluk giderdiler. İki hanım vardı: Biri Son Posta- dan bir gazeteci hanım, biri de Resim- li Postanın Müessese Müdürü Refia Başar... Refia Başarın etrafında bütün Hükümet sıkı bir koalisyon halinde toplanmıştı. O gülüyor, söylüyor, kem kendini neşelendiriyordu, hem de et- rafındakilleri.. Vali Teoman Paşanın kokteyli de böyle geçti! Balin Otelde bir baloda Devlet Ope- rası artistlerinden biti Tuzcuoğlu Nakliyat Şirketinin reklâmını yapan yapılı bir gömlekle bütün gece do- laştı durdu. Tuzcuoğlu için iyi rek- lâm olduğu söylenebilir, Fakat, ya Opera için? Orası bilinmez... AKİS, 2 NİSAN 1962