Haftanın içinden Temeldeki Rahatsızlık İhtilal sonrası Türkiyesinin büyük gerçeği, memleke- tin sosyal ye ekonomik dertlerinin, şimdi kadar biç olmadığı derecede gözler önünde serili bulunmasıdır. ö Yenilik, bu dertlerin varlığı değildir. Bunlar, Türkiyenin ü i d cel tedbi a aber, yıllar yılı konuşma konul şında gelmiş olan rejim meseleleri bir bakıma halledil- diğinden ve ne M.B.K. İdaresinde, ne bugün bir tahdit bulunduğundan (gözlerin toplum davalarına (oçevrilme- sinde şaşılacak taraf yoktur. Dertlerin ortaya dökülmesi bunların devası üzerin- de de her kafadan bir sesin çıkmasına yol açmıştır. De - va aranırken çok defa meselelerin basite ircasıyla ye- tinilmiştir ve başta M.B.K. nin devlet idaresinde son derece tecrübesiz bir takım genç üyeleri, hemen herkes kestirme yollar peşinde koşmaya başlamıştır. Geçen- lerde Le Monde'un, Türkiyeyle alâkalı bir (o yazısında belirttiği gibi "XX. Asır insanının beklemeye fazla ta- hammülü olmaması" dolayısıyla Türk aydını da çabuk sabırsızlanmıştır. Gerçi M. B. K. nin "karar verdik, ic- ra ettik, bitti"ci grubu, ültra fikirleriyle ve (bilhassa muhataralı tasarruflarıyla her şeyin pek de o kadar kolay olmadığı gerçeğini ortaya çıkarmış ve Onların hoplamalı, zıplamalı kalkınma metodu umumi efkârca mahküm edilmiştir. Ama onların siyaset sahnesinden, tehlikeli niyetleriyle (beraber (o uzaklaştırılmalarından sonra kudret manivelalarım ellerine geçirenler de işi fazla uzattıkları ve politikanın kısır çemberim yarama- dıkları için "Bu dertler nasıl halledilecek?" endişesi kı- sa zamanda yüreklerine yeniden düşmüştür. 15 Ekim se- çinde " konusunu günün davası haline getirmiştir. Toplumumuzun temelindeki rahatsızlık budur. 22 Şubat hareketinin, tertipleyicileri bakımından, bi- ideale bağlılık neticesi olduğu, hâdiselerin ışığı altında sadece pek safdil bir yorumdur. Her şey, bir baştan öte kime gösteriyor ki bu bir "Sen kalk, ben oturayım" oyu- nudur ve şahsi ihtirasların, tahakküm ve mevki kapma hırsının basit bir tezahüründen ibarettir. Eğer teşebbüs başarı kazansaydı Türkiye, tarihinin en koyu karanlık- larından biri içine yuvarlanacaktı. Ama o tertipçilere kapılan genç ve aydın zümreler en iyi niyetlerle, en ha- AKİS, 5 MARTI 1962 Metin TOKER lis duygularla, milli bir görev yaptıkları inancı içinde harekete geçmişler, nitekim yanıltıldıklarım anladıkları İlk anda devletin meşru başlarının emri altına girmiş- lerdir. 22 Şubat akşamı memleketin sağlam kuvvetle - rinden bir kısmı, aldatılarak dahi olsa, ihtilâlden beri yüreğini yakan o "Bu dertler nasıl halledilecek?" soru- suna bir cevap bulabileceği ümidiyle silâhını kapmış ve sokağa fırlamıştır. Her şey gösteriyor ki, temeldeki ra- hatsızlık halledilemediği müddetçe bu çeşit feveranlar toplum hayatımızda eksik olmayacaktır. Orduya bakınız, Gençliğe bakınız, Basına bakınız, memleketin bütün aydın ve sağlam kuvvetlerine (bakı- nız. Bunların hepsinin kalbi, aslında eş hislerle çarpmak- tadır. Hepsi, gözlerini rejime ve onun tecelli ettiği yer olan Parlâmentoya dikmişlerdir. Kalblerinde bir endişe, kötü niyetli olmayan ellerde' Demokrasinin ne netice ve- receğini dikkatle izlemektedirler. İçlerinden bir kısmı- na, her şeyin uzaktan göründüğü kadar basit olmadığı- nı anlatmak kabil bulunmasa da, büyük çoğunluğu kâ- fi sabrı da göstermeye hazırdır. Tâ ki, iyi yolda olduğu- muzun, ilerlemeye başladığımızın, çalışmaya koyuldu- ğumuzun delilleri, ama inandırıcı, Başbakanın dediği gibi "fili deliller"i kendisine verilebilsin. Hâdiseler karşısında, başı, ziyadesiyle meşhur deve kuşu misalinde olduğu gibi kuma gömmekte zerrece fay- da yoktur.. 22 Şubat hâdiselerine doğru teşhis koymak, 1962 Türkiyesi için hayat memat meselesidir. O macera, bir sapıtmadır , daha derinde gömülü kökler var- dır ve bu köklere Gençlik, büyük çoğunluğuyla Basın askerlerin dediği gibi emr-i kumanda zincirine sadık Türk Silâhlı Kuvvetleri bağlıdır. Bunlar, sahip olduk- ları olgunluk sayesinde, bir sapıtma olduğunda onun karşısına bir ve birlik halde çıkabilmektedirler. (Ansa, sıkı sıkıya benimsedikleri temayülü mevcut değil addet- mek, Demokrasiyi hâlâ "İki seçim arasında istediğini yapabilme" manasına almak, "Biz milli iradeyi temsil ediyoruz, bize kimse karışamaz" demekte devam etmek bile bile ateşe atılmaktan farksızdır. Bundan dolayıdır ki İsmet İnönünün son Bütçe ko- nuşmasında Büyük Meclise yaptığı ikaz, gpemrekekte i,ancak leri eş- kil ettiğine rk aydınını inandırmak suretiyle irlbar. lı hale klkelreci me inanan iyi niyetli bütün vatan evlâtlarının görüşüne tercüman olmuştur. Şimdi Büyük eclis, mesuliyetiyle karşı karşıyadır. Bunu kullanmak- ta göstereceği maharet ve basiret, rejimimizin asil mi- yârını teşkil edecektir. Mem eketin dertleri böylesine so - arı saklamaya, hafife alma- a tl hem faydasızdır. Yapı- lacak iş tedavi çarelerini süratle tatbik mevkiine koy- maktır Bunun dışındaki her tedbir, istenilirse en serti, rüz- gar önüne kapılmış bir zavallı yapraktan daha kudretli, daha tesirli, daha talihli olmayacaktır