içeri basın mensuplarının pek iyi tanıdığı üç adam girdi, daha doğru- su getirildi. Mümtaz Tarhan Önde, arkasında Hüseyin Avni Göktürk, o- nun arkasında da kır saçlı utangaç görünüşlü Arif Demirer içeri geti- rildiler. Dâva meşhur "pil dâvası"ydı. Diğer sanıklar Kayseride bulunduğu için getirilmemiş, ifadelerinin istina- be suretiyle alınması uygun görül- müştü. Küçük salon başkentte Yargıtay binasının k Adalet büyük olayların cereyan edeceği şek- linde dolasan Oo söylentilerin (o birer balon olduğu haftanın ikinci yarı- sındaki cuma günü anlaşıldı. e Her şy» normal hatta normalin altında, ilgi gayet az, sükünet sıkıcıydı. Üstelik, Yüksek Adalet Divanının yargılamasını yaptığı sanıklar da aynı fikirdeydiler. Geride bıraktığı- mız haftanın başında yargılanan ve bir yıla mahküm edilen Nedim ök- meni dâvadan çıkarken görenler, bir Arena - Theatre" andıran komprime divanın havasını daha iyi anladılar. Ökmen hükmün tefhiminde gülüyor, işi ciddiye almadığını hareketleriyle anlatıyor, hüküm okunurken rahat- lıkla, arka sıralarda oturan ve sabık Tarım Bakanına yakınlığıyla bilinen genç ve güzel bir hanıma bakıp, te- bessüm ediyordu. Nitekim meşhur pil dâvasının üç sanığı da salona sokulduklarında ha- fifçe tebessüm ettiler. Her biri Yas- sıadada şaşaalı Yüksek Adalet odi- vanının kırmızı yakalı (o hakimleri karşısına çıkmış kişilerdi. eo Yassıada dâvaları sırasındaki ihtişamı pek iyi bilen sanıklar komprime Divanın ö- nüne çıktıklarında hayret etmekten bakıyor, Baş Savcı Egeselin hareket- lerini korkulu gözlerle izliyorlardı. Pilciler.. Pil dâvasının Oo sanıkları (o sükünetle yerlerine oturduklarında (o saatler 10.05'i gösteriyordu. Divan üyeleri yerlerini almış, savcılar oköşelerine çekilmişlerdi. Divana göre en sola Mümtaz Tar- han oturdu. Zarif hareketleriyle, oe- linde bulunan kararnameyi açtı ve kâtibin okumağa başladığı o yerden takibe koyuldu, Gözündeki siyah çer- çeveli gözlüklerini çıkarmamış, ceza- evinde bulunduğu müddetçe (o fazla demoralize olmamıştı. Üç sanığın en ürkeği - Yassıada- ya nazaran bir hiç tabii- ortada o- AKİS, 5 MART 1962 turan D. P. nin dillere destan Ada- let Bakanı Hüseyin Avni Göktürktü. Tutumluluğu ile meşhur Profesör a- yaklarını toplamış, bazıları belki de talebesi olan savcılar grupuna sık sık nazarlar atfediyor, Divan üyele- rini çekingen bakışlarla süzüyor ve arada bir derin derin içini çekiyordu. Göktürk siyah güneş gözlüğünü çı- Me çerçevesiz bir gözlük o tak- Göktürkün yanında oturan Arif Demirere gelince, şık giyinmiş olan sabık devrin Ulaştırma Bakanı o sa- kindi. Kararnameyi önceden okudu- gu hareketlerinden ve takip edişin- den anlaşılıyordu. Kararnameyi pek dikkatle izleyen ğ. bir hanım avukat, salonun sağ. ta- rafındaki, avukatlara ait sıralardan birine oturmuştu; Şeklen eski oba- YURTTA OLUP BİTENLER deres Kabinesi mensuplarıdır ve sa- yıları 16 dır. Bunlardan dördü ölü, üçü halen Ankarada bulunmakta, diğerleri de Kayseri Cezaevinde muh- telif suçlardan - birinci derecede A- nayasayı ihlâlden-dolayı tutuklu obu- lunmaktadır, Haftanın sonundaki o gün, dâva- nın ilk celsesi sona erdiğinde saatler 12.30 u gösteriyordu. Başsavcı Ege- sel mütaleâsını bildirmesi (o üzerine, Divan Başkanı Selman Yörük, 3 Sa- yılı Kanunun 8 inci maddesinin kal- dırılmış olması gerekçesiyle, tutuklu bulunan Mümtaz Tarhanla Hüseyin Avni Göktürkün tahliye edildiklerini bildirdi. Böylece, Yüksek Soruştur- ma Kurulunun, tevkif yetkisi de kalk- mış oluyordu. Divanın çalış- Haftanın başında, Yüksek Adalet Divanı çalışma halinde Bu kubbede kalan bir hoş seda kanlardan Samet Ağaoğluya pek ben- zeyen hanım avukat kardeşinin ve- kâletini üzerine almış olan Süreyya Ağaoğluydu ve denilebilir ki, dâva- nın en enteresan kısmını teşkil edi- yordu. Pil dâvası,. Dâvanın duruşmasının bu derece sönük geçmesi bazı dinliyecileri sıkıp, salondan birer ikişer (o çıkma- larına sebep olurken, bundan sonraki dâvaların çok daha a2? ilgi göreceği adeta anlaşılmıştı. Aslına bakılırsa, Pil meselesi ol- dukça önemli bir konunun üzerine adaletin eğilmesidir, Zira dâvada suç unsuru olarak ele alınan mesele bir devrin durumunu anlatan tipik mi- sallerdir. Dâvanın sanıkları, zamanın Men- imiş masıyla ilgilenen yetkililerin (o kork- tukları obaslarına gelmedi. Üstelik Kayseri sanıklarının başkente getiril- mesiyle doğacak olayların birer ha- yal mahsulü olduğu anlaşıldı. Ne var ki tedbirle hareket etme (yolundan cayılmadı ve Kayseride bulunan tu- tukluların dâva sırasında başkente getirilmemesi kararında ısrar edildi. Şayet bundan vazgeçilmezse Yük- sek Adalet Divanı Kayseride (o bulu- nan sanıklar adına dâvayı takip e- den avukatlarla işi bitirecek ve kısa zamanda - dâvaları kısa zamanda bi- tirmesiyle meşhur Selman Yörük ha- len Divan Başkanıdır- dâva karara bağlanacaktır. Diğer duruşmalar da kısa sürelerle bitirilecek, muhtemelen Yüksek Adalet Divanının bu dâvalar- la ilgili çalışmasından pek çok kimse- nin haberi olmıyacaktır. 17