. İşte, meşhur "147'lerin tasfiyesi" bu sırada, bir gece yarısı M. B. K ilden çıkarıldı ve kıyametin koparıl- masına yol açtı. Hoplamak zıplama- lı tasarruflar süratlenmişti. "Türkeş Grubu" temizliğe başlamıştı. o Orta- lık adamakıllı karıştı. Artık başkent- te, M.B. K. nin "İtidal Grubu" için- de harekete geçme zamanının geldiği açıkça konuşuluyordu. Tehlikeli Kasım Kasım ayı, Türkeşin ve bazısı iste- yerek, bazın hâdiselerin tabiatı icabı onun dümen suyuna kapılmış arkadaşlarının son kozlarını oynadık- ları ay oldu. O ayın başında, Komi- tede "kalmak mı, gitmek mi" mesele- si açık açık tartışıldı. "14dler", bir formülünü obulup gidici olmamayı tavsiye ediyorlardı. Bu zavallı mem- leketi kime bırakacaklardı ki? Başta Madanoğlu, Köksal, Okan, Acuner, Aksoyoğlu, Kuytak, Ataklı ve o gru- bun diğer oalbayları şiddetle itiraz ettiler. Buna rağmen, Türkeşle ar- kadaşları içerdeki ve e faa- liyetlerine devam etti 5 Kasım günü, eşi Havadis gene Türkeşle doluydu. Türkeş 4 Ka- sım günü Ticaret Yüksek öğretmen Okulunda bir konferans verdi ve ha- yat felsefesini bir yabancı muharririn şu cümlesiyle özetledi: o "Semalara nişan alınız. Semaları nişanlayan, ağaca nişan alandan çok daha yük- sekleri vurur." Bu konferans hak- kında, bir kaç gün sonra Gökhan Ev- liyaoğlu -bugünün A. P. müfriti- İh- tilâlin "Kudretli oOAlbay"ı hakkında Çankayadaki AKİS, 5 MART 1962 şöyle yazıyordu: "Alpaslan o Türkeş müsbet milliyetçi bir tefekkür ve kalp adamıdır. Aşk ile kin bir kalp- te barınamaz. O aşkı seçmiş, kini lâ- netlemiştir. Sağ olsun!." u övgüler Türkeşin bütün oyu- nunu, duruma müdahale zaruretini artık hissetmeye başlamış olan ve 27 Mayısın gerçek sahibi Türk Silâhlı Kuvvetlerinin gözleri önüne seriyor- du. Türk Silâhlı Kuvvetleri, nereye gitmekte olduğumuzu kendi kendine -ve Gürsele- sormaya başladı. Son Atatürkün ölüm yıldönümü olan 10 Kasımda, iki taraf karşı karşı- yaydı. O gün, Alpaslan Türkeş Anka- rada Dil-Tarih ve Coğrafya Fakül- tesinde konuştu. Kendisini alıp Kon- yaya götürmek için bir heyet hazar- dı. Türkeş, yanında Ahmet Er oldu- gu halde davete icabet etti. Bu, "Kudretli Albayı" için bir zemin yok- lama seyahati oldu. İki M. B. K. ü- esi, 12 Kasımda döndüler. O gün Muzaffer Özdağ, gene oDil-Tarih'te konuştu ve şöyle haykırdı: "Atatür- kün eseri tehlikededir. Onu biz kur- taracağız!" Her halde bu işi, Gök- han Evliyaoğlu ve arkadaşlarıyla yapacaklardı. Bu sırada "Türkeş Grubu'nun bilmediği, bir kaç gün önce İstanbul- dan gelmiş olan Cemal Gürselin, ka- rarını vermiş bulunduğuydu. Hakika- ten, o gün hava alanında Gürsel ken- disini karşılamaya gelen Madanoğlu- hım elini sıktıktan sonra bırakmayıp Cumhurbaşkanlığı Tarihi hâdiselerin omerkez-i sıkleti Köşkü TARİH çekti ve arabasına aldı. Orada, An- kara Komutanına harekete geçme za- manının geldiğini söyledi, "Hakkın varmış Cemal" dedi. Meşhur "Ülkü ve Kültür Birliği" projesi obardağı taşıran son damla olmuştu 12 Kasım akşamı için, toplama harekâtı plânlandı. O gece, M. B.K. üyelerinin eşleri Muhafız o Alayında bir davetteydiler. Ev sahibi (Köksal bir göründü, bir kayboldu. Madanoğ- lu daha heyecanlı bir gece geçirdi. Akşam yemeğine, Tıp Fakültesi De- kanı olan dostu Behiç Onula davet- liydi. Behiç Onulun evi, Fazıl Akko- yunlunun da eviydi. Ankara Komu- tanı, bir bakıma, toplanacak olanla- rın vaziyetten haberdar olup olmadık- larını da tesbit için kurdun inine gir- di. Bu sırada yaverleri, evin karşı- kavak ağaçlarının (o altında- bir hâdise vukuunda müdahale et- meye hazır, mevzi almışlardı. Madanoğlu, yemekten rahat rahat çıktı. 14'ler" hiç bir şeyin farkında değillerdi. Ankara Komutanı doğru- ca karargâhına gitti. .Hareket plânı zaten hazırdı. Vakit tam gece yarı- sına geldiğinde, plânın tatbikine ge- çildi. (Bk. AKİS, sayı 331 - YURT- TA OLUP BİTENLER) Bu suretle, Türk Silâhlı Kuvvet- leri 27 Mayısı hangi mâna içinde ve hangi hedefe milleti götürmek için gerçekleştirmiş, olduğunu ilk defa bizzat müdahale ederek dosta düş- mana göstermiş oldu. Ondan sonra da, onun sadık bekçiliği (o görevinin başında kaldı: 23