Pekiama, nasıl ? İnsanların hayatında öyle anlar olur iki hadiselerin manasızlığı ve saçmalığı, bunların karşısında, takım kimselerin anlayışsızlığı ve budalalığı en aklı başında adamla- rı çileden çıkarır ve "lanet olsun" dedirtir. Bu, tamamile beşeri bir davranıştır. Ama Turkiyemizin şu anında, fikirlerin zaten karışık ol- duğu bir sırada umumi efkâra isti- kamet vermek, görüşleri ve düşü- nüşleri bir çerçeve içine almak, ol- mayacak şeyleri bir kenara, itip ola- cak şeyleri gözler önüne sermek gö- revini yüklenmiş kimselerin kendi- lerini böyle bir hisse terketme hak- ları var mıdır? Olmamak lazımdır. Olmamak lazım geldiği içindir ki Nadir Nadinin tutumunu anla- mak güçtür. Nadir Nadi, toplumumuzun ha- yatında kalemiyle rol oynayan ay- dınlarımızdan biridir. Gerçek ma- nasıyla bütün aydınlarımız Atatürkçüdür, Atatürk devrimleri- nin yılmaz, sarsılmaz bir savunucu- sudur. Demokrasi adı altında büyük kurtarıcının münakaşa edilmesine, eserinin zedelenmesine karşı daima vaziyet almıştır. Ama bugün, "Ata- türk Devri" hasretini terennüm et- mesine ne demeli? Bir Nadir Na- dinin Atatürk ilkelerine bağlılık ile "Atatürk Devrine Hasretlin başka başka şeyler olduğunu görmemesine İ yoktur “Atatürk devrine dönelim!" te- ması, sadece Cumhuriyetin sütun- larında o işlenmemektedir. Bu, bi belirli çevrede, işin derinliğine in- meden duygularıyla hareket eden- leri demokratik rejim aleyhinde bir araya getirmek için bayrak halindedir. "Atatürk Dev- ri!" Bunun, nihayet bir kapalı re- jim, bir tek parti sistemi olduğunu reddetmek kabil değildir. Nadir Nadinin, o devirde bugüne nazaran daha fazla hürriyet, fikir serbest- liği, tartışma imkânı bulunduğu te- bir temiz döveyim" dedi ve ilâve et- ti: "— Döversem geniş, geniş yazar mısınız?" Ardıçoğlu bunları etrafındaki ga- etecilere söylemiş, sonra Komisyo- un A, P. li üyesi Ferit Alpiskenderi Ucuzluk Yeni KABAMÜRSEL'de AKİS — 143 AKİS, 5 MART 1962 açılmış bir | zi ise, doğrusu istendilirse, çocukluk- larındaki bayramları (ounutamadık- larından dolayı her bayram "Ah, neydi o bizim çocukluğumuzdaki bayramlar! Bayram bayram oyda.." diye yakınan edebiyatçıların iç çek- melerini hatırlatmaktadır. Böyle bile olsa, bu bayrağı dal- galandıranlar lütfen söylerler mi, Atatürksüz Atatürk Devri Türkiye için bir ütopyadan başka nedir ki? O devrin ateşi, alevi olan Atatürk olmayacak, O devrin demircisi İs- met Paşa bulunmayacak. O devrin, işbaşındakilere sağlam bir örs sağ- layan ve orduyu politikanın ta dı- şında tutan Fevzi Paşası yanımızda yar almayacak, Peki, nasıl olacak bu iş? Bir sosyoloji hocasına, sosyal hadiselerin gelişme şartlarını hatır- latmak belki tereciye tere satmak- tır. Ama, Nadir Nadi nasıl unutabi- lir ki Atatürk Devri belirli olayla- rın ve bir tarihi gelişmenin halkası olarak bu memleketin hayatında yar Nadir Nadi aramak üzere Meclis koridorlarından birine dalmıştı. Ardıçoğlunu bu dere- ce sinirlendiren, hakkında yapılan bir ithamdı, K azeleciler kendisi için, Alpiskenderin — Yüce. Divan Başsavcısını geç- ti.. Komisyondaki şiddetini bir gör- seniz, hayret edersiniz" dediğini ilet- mişlerdi. Doğrusu istenirse (Alpiskender böyle bir söz sarfetmiş değildi. Ar- dıçoğluna Divan Başsavcılığı lâkabı- almış, fonksiyonunu tamamlamış ve geçmişin malı olmuştur. Ona dönmek imkânsız olduğundan, onu taklide kalkışmak ise memleketin ve milletin felâket sebebini teşkil edeceğinden dolayıdır ki Türkiye bugün kendini açık rejimlerin fazi- letinden faydalanarak kurtarmaya çalışmaktadır. Bundan dolayı değil midir ki başta Nadir Nadi, bütün ay- dınlar yıllar yılı demokratik düze- nin iyi işlemesi in uğraşmışlar- dır, didinmişlerdir ? Aynı yolda gayrete devam ge- rekirken, bizim demokrasimizi bu rejimin gerçek faydalarına kavuş- turmaya teşvik varken, onun diken- lerini bertaraf etmeye çalışan ide- alistlere yardım asıl görevken bir kültürlü adama asla yaraşmayan bir karamsarlığa kapılıp "lanet ol- sun" demek neden? Eğer, memnun olmadığımız her durumda nefesimiz kesilecekse ve savaştan vaz geçe- gere nasıl haykırabiliriz ? Atatürk Devrine dönüş! Nasıl dönelim? Tek millet, tek parti, tak şef sloganlarını tozlu raflarından indirerek mi? Demokrasiye paydos diyerek mi? Parlamentoyu feshede- rek mi? Oy hakkını tahdit edip bir aydınlar rejimi kurarak mı? Ay- dın! “Gözlerime bakın" diyenler, "D, P. bir altın devirdir" diyenler, elleriyle sehpa işaretleri yapanlar, “İnkılapların bir kısmı tutmuştur, bir kısmı tutmamıştır" diyenler cep- lerinde tümen tümen diploma taşı- mıyorlar mı? Ne günahı var, zaval- lı Mehmedin? Ama Nadir Nadiler "Atatürk evri Hasreti"ni Atatürk inkılâp- larına bağlılıkla karıştırıp onu te- rennüm etmeye başladılar ve yolu- nu göstermeden sadece ah, vah çektiler mi, işte toplumda Talât Ay- demirler beliriveriyor. Yaşar mısınız, Talât Aydemi- rin Atatürk olduğu bir Atatürk Devrinde, sayın Nadir Nadi ? nı yakıştıranlar bazı A, P. li millet- vekilleriydi. - Komisyon üyelerinin, müzakerelerin cereyanı hakkında bir şey söylememeğe yemin etmelerine rağmen, tartışmalar az da olsa sız- mış ve Ardıçoğlunun kanunun hazır- lanmasına son derece taraftar olduğu Kalite Yeni KARAMURSEL'de AKİS — 144