YURTTA OLUP BİTENLER kendisini kurtarması bir yana, bu yolda devam ederse demokratik reji- mi de kendisiyle birlikte bitirdiğinde 22.30'u gösteriyordu. O saatteil baş- kanları, Genel Merkezin kuru gürül- tüye pabuç bırakacak halde olmadı- ğını gördüler. Üstelik uzaktayken bilmedikleri bir takım meselelere de vakif oluyorlardı. İl başkanları Gü- müşpalayı odesteklemeğe bir şartla razı olacaklardı: A. P. içinde ihraç- lar durdurulacaktı! Asi teşkilât İl başkanlarının, toplantının akabin- de memleketlerine doğru yola çıktık- ları sırada İzmir il merkezine posta müvezzileri telgraflar taşımaktaydı- lar. İlk hamlede gelen 5 telgraf Ka- raoğlu ve Kibarın yüzlerini güldürü- verdi. Zira Kocaeli, Adana, Mersin, Balıkesir ve Erzurum (teşkilâtından gelen telgraflarda mealen şöyle denil- mekteydi : "Dâvanız davamızdır. Sizinle be- raberiz. Genel Kurul olarak sizi ta- nıyoruz. Mücadeleye devam" Kara oğlu telgrafları kemali itina ile açtı ve orada hazır bulunanlara okudu. Bir alkıştır koptu. Hemen bir ' komite kurularak mücadele için hazırlığa başlandı. Egeli A. P. İller, Gümüşpa- la ve arkadaşlarını partiden uzak- laştırmak için çalışmağa, koyulacak- ardı. İşte İzmirde hava bu şekilde dal- galıyken Mehmet Karaoğlu bir AKİS muhabirine tasavvurlarından bahset- ti. Karaoğlu: "— Ankarada mühim kararlar aldık. Kongrelere derhal başlanacak- tır" dedi ve sonra fikirlerini söyle- di, A. P. nin Köylü Partisinden akta- rılan tüzüğü tamamen değiştirilecek ve icap ederse D. P. nin tüzüğünden faydalanılacaktı. En mühim bir me- sele olarak da partiden ihraçları kolayca sağlayan 81. maddenin tadili geliyordu. Karaoğlu ekibi işe el ko- yar koymaz evvelâ ihraç kararlarını iptal edecekti. Ya yardan ya serden İ zmirde bunlar olup biterken Baş- kentte de A. P. içinde bir karışık- lık başladı. 22 Şubat olaylarının şaş- kınlığı geçer geçmez A. P. içindeki müfritler kendilerini sıhhatte hissede- rek hemen faaliyete geçtiler. Irkçı e- kalliyetin liderleri sayılan Tahsin De- miray ve Evliyaoglu-Tezkan ikilisi kulis faaliyetine çoktan girişmişler- di. Hedef olarak il başkanlarını ele aldılar ve il başkanlarının Genel Mer- 16 keze karşı olduğunu ilân ettiler. Bir başka grup ise daha sessiz, fakat daha kurnazca icra-i faaliyete giriş- ti. Bunlar Apaydıncılardı. Apay- dının başında bulunduğu grup, teş- kilâtın nabzına göre şerbet vererek, süratle Genel Kongreye gidilmesi i- çin çalışmağa başladı. Teşkilâtın üç- te ikisinden gelecek bir talep Apay- dıncıların ekmeğine yağ sürecekti. A- paydın A. P. den ihraç edildikten son- ra bir müddet gündüzleri evinde, ge- celeri de pavyonlarda vakit geçirdi. Mecliste pek görünmedi. Fakat bu arada, bilhassa Orhan Apaydın vası- tasıyla il başkanlarına hülül etme fırsatını da buldu. Şimdi A. P. içinde bir kararsızlık hüküm sürmektedir. Irkçı ekalliye- tin kesif faaliyeti 22 Şubat olayları sebebiyle odurduğundan mütereddit kitle Gümüşpala tarafına kaymağa menfaatine daha uygun bulmaktadır. Üstelik akl-ı selim yavaş yavaş u- yanmağa başladığı için teşkilâtın es- ki tepkisi de - bazı iller hariç - ha- fiflemiştir. A. P. bilhassa bu karar- sızlığını bitirdiğimiz haftanın ikinci yarısında yaptığı bir Grup toplantı- sında gösterdi. (Bk. YURTTA O- LUP BİTENLER - Demokrasi). Ted- birler kanunu için kısa süren müza- kerelerden sonra Gümüşpalaya selâ- hiyet vermeği kararlaştırdı. Muha- lif kalanlar gene ırkçıların ve Apay- dınların taraftarları bulunan 47 oy oldu. İdare Bir vali R efik ug esas mesleğine dön- mesi ve 2. Ordu Komutanlığına getirililinie İstanbul Valiliği Obo- Niyazi Akı Devlet Kuşu şaldığında derhal bir tahmin yarışı başladı. Yarış az zamanda bir OVa- li - Toto oyunu halini aldı. Kimlerini ama kimlerin ismi söylenmedi oki? Cemal Madanoğluna kadar... Baş- kentte, kendini hatırlatmak isteyen- ler bir fırsatını bulup Hükümet Baş- kanına görünmeğe çalışırlarken, bil- hassa İstanbulda, kendilerini bu ma- kama lâyık bulanlar gazetelere tele- fon edip, “İstanbul Valisi şu oluyor- muş", "İstanbul Valisi bu oluyormuş" diye sormağa başladılar, "Şu" ve "bu", telefon edenlerin ta kendile- riydi!.. Dışarda söylentiler devam eder- ken, Hükümet meseleyi kendi açısın- dan ele aldı, İstanbul Valisinin önemi hiç kimsenin dikkat nazarından kaç- madı. O yüzdendir ki mesele İçişleri Bakanlığının bir işi olarak ele alın- madı, bir Hükümet tasarrufu gözüy- le görüldü. Her Bakandan, varsa, a- dayını göstermesi istendi. Mesele üzerinde düşünülüp, isim- lerin ortaya atılmasına sıra gelince, Başbakan İnönü aradığı vali tipini tarif etti: Sivil olacak, meslekten o- sahibi olacak, dinamik olacak İnönünün tarifi, bir çok adayı ken- diliğinden eledi. Birkaç isim üzerin- de konuşuldu, fakat Amasya Valisi Niyazi Akı ittifakı temin etti. İnönünün İstanbul Belediye Baş- kanı tipi olarak nasıl ha tarif yap- tığı bilinmemektedir. Z makama, buluna buluna, İstanbulun unutul- maz - Basından yediği tenkid bakı- mından da... ve kırk yıllık başarısız İİ E.T. T. Umum Müdürü Kâmuran Görgün tâyin edildi!. Şimdi İstanbulluların ümidi, bele- diye seçimlerinin yakın bir târihte yapılmasındadır. Adalet Komprime Divan galon küçüktü. İlk bakışta bir "A- rena - Theatre"ı andırıyordu. An- fi şeklinde dinleyici vs basına ayrıl- mış sıralarda pek az dinleyici ve basın mensubuna Taşlanmaktaydı. Dinleyicilerin çoğunluğunu (kürklü, şık hanımlar teşkil etmekteydi. Her- birinin göğsünde ortasında kırmızı bir yuvarlak olan giriş kartları ası- lıydı. Dinleyiciler evvelâ şöyle bir heyecanlanıyor, sonra canı sıkılıp, ağır cez?a mahkemesinde dâva dinle- meğe gelenler misali ilgisini kaybe- diyordu. Ağır hava içinde uyuklıyan- lara bile raslamak mümkündü. Haftanın ikinci yarısında cuma günü küçük salonun binanın cephe- sine göre sağ tarafındaki kapıdan AKİS, 5 MART 1962