Ancak Hükümeti, krediler konu- sunda daha cömert maktan a- lakoyan bazı ciddi endişeler vardır. Bunların başında, bizim özel sektörü müzün, bazı ,stisnalar dışında pek iptidai, Alaturka ve basit olması, ü- telik kendini derleyip toplamak hiç bir gayret göstermemesi, organize dahi olmaması gelmekte- dir. Düşünmek lâzımdır ki İstanbu- lun iş muhitlerinde krediler flok ke- re sayfiye masrafını karşılamak, ha- nımefendilerin Avrupa yolculukları- nın karşılığını ödemek veya cari harcamaların ek fonunu teşkil etmek için kullanılmaktadır. Bu, şüphesiz bir suiistimaldir. Kredi bollasınca, hele ucuzlayanca suiistimalin dere- cesinin artmasını beklememek için bizim özel sektörü hiç tanımamak lâzımdır. Gerçi, bir takım kayıtlarla bir ni- zam koymak, bankaların daha ciddi çalışması neticesi bir kontrol siste- mini kurup işletmek kabil olabilir a- ma toplumumuzun topyekün şartları da ortadadır. Her halde bu itirazlar, malt hususların yanında, Hükümeti kredi konusunda geniş düşünmekten alakoyan belli başlı unsurlardır o ve haklılık dereceleri münakaşa kaldır- mamaktadır. Sektör hesabı Bugün başkentin mail çevrelerine hâkim olan görüş, verimli bazı sahalarda kredi musluklarını gevşet- mektir. Bu sahaların başında sanayi ve madencilik gelmektedir. Hükümet, memleketin ihracat imkânlarını aza- mi derecede arttırmak niyetinde ol- duğundan ve madenlerimizin aşağ yukarı bakir bir saha teşkil etmesi neticesi o sektör yakın alâka görme- ye namzet sektörlerin başında gel- mektedir. İthalat güçlükleri o dolayı- sıyla sanayimiz de Hükümetin des- teğinden büyük Ölçüde faydalanacak- tır. Onların yanında, ciddi çalışacak özel sektöre, hususi teşebbüs sahip- AKİS, 5 MART 1962 Bir duvarın iki tarafı dertlerini Ulbrıcht ileri adam!." diye hayranlıkla dinliyoruz. yatın Biliyor musunuz ki bitirdiğimiz İçimize bakmaktan dışımıza bakma- ya vakit bulamıyoruz. bakmıya vakit bulamadığımızdan do- layı da, bir takım allâmeler bir takım kerametlerden bahsediyorlar. ya sosyalizme gidiyor", "XX. Asrın ikinci yarısında milletler ancak »ola kaymakla kalkmıyor', "Bir milletin Demokrasiyle o halletmek imkânı Artık kalmamıştır" gibi.. --larımız da bunları, "Ne doğru söz- ler!/' diye kabulleniyor ve bu edebi- şampiyonlarını "Ne bilgili, ne Dışımıza “Dün- Ba- Adenauer Kaftanın ortasında Moskovada bir Anlaşma imzalandı? Anlaşanların biri Rusyanın lideri Krutçef, di- geri Doğu Almanyanın lideri Ulbricht. açlığın ve sefaletin pençeni İçindedir. Bu, Doğu Almanya korkunç bir bir "Batı Propagandası" de- ğildir, Anlaşma, bu esnam kabul edilmesi suretiyle hazırlanmıştır. An- laşmaya göre Rusya, açlığın ve sefeletin yenilebilmesi, hiç olmazsa mn için Doğu Almayaya kredi kabul etmektedir. , duvarın öteki tarafı? Berlinde bir şehri değil, bir memleketi de dl bir dünyayı ikiye bölen meşhur duvarın öteki tarafı? O tarafın sakinleri, Batı Almanyanın hür, müreffeh ve mesut vatandaşları bu- gün, kentlerine el uzatan hemen herkese bu hürriyeti, refahı ve saadeti paylaşabil meleri için yardım etmektedirler. Amerikanın, bu işlerde 1 numaralı desteği onlardır. İşte, bir memleketin iki parçası! Tarihi aynı, formasyonu aynı, toprağı Aynı, imkânları aynı, insanları aynı.. Bir parçası, dünya nimet- lerinin hemen hepsine malik, diğer parçası karamsar, sefil ve perişan. Ama bir tek fark var: Batı Almanya kalkınmak için batı usullerini, Doğu Almanya ise demokratik olmayan bir sosyalizmi seçmiştir. Bizim " sosyalist doktrinciler"imizi bir noktada haklı bulmamak imkânı yoktur. Gerçekten, metod meselesi milletlerin hayatında bir önemli yer işgal etmektedir. Metodu iyi seçenler, işlerinin kolaylaştığı- nı, fena seçenler zorlaştığını pek kısa zamanda anlamaktadırlar. Bun- dan onbeş yıl kadar önceyi, Batı Almanya henüz kalkınmasının ba- şındayken, demokratik bir sistem içinde, plânlı ve programlı olarak, usulü dairesinde ve bir belirli hızın üstüne çıkmadan çalışırken! hatır- layınız. O zamanlar, hoplamalı zıplamalı kalkınmanın göz boyayıcı şampiyonu Doğu Almanya AA tafralar satardı! Ne çalışma seferber- likleri, ne eğitim seferberlikleri, ne sağlık seferberlikleri ilân etmemiş- tir.. Netice? Sıfır! Totaliter usullerin hiç birine iltifat etmeyen, bir açık rejimin bütün icaplarım yerine getiren Batı Almanya ise bir Al- man Mucizesini sabırla, sebatla, azimle meydana getirmiştir. O da alman, bu da alman! Evet ama, biri hür alman, öteki bizimkilerin bize tavsiye ettiklerine benzer bir rejimin a Masalları bırakalım! lerinin Başbakan İnönünün İstanbul temasları sırasında duyurdukları ve arzuladıkları (kolaylıklardan müm- kün kısmı gösterilecektir. Nitekim, i Ankara d gördüklerini kanunlaştırmıştır. önümüzdeki günler, iktisadi oba- kımdan bir hareket ve canlılık dev- resi olma istidadındadır. Bu, her za- man olduğu gibi, gene devlet sektö- ründe bütçeyle sağlanan imkânların faaliyete geçirilmesi neticesi olacak- tır. Mart ayı başında bir kaç temel atma töreni, bu faaliyeti açık şekil- de gözler Önüne serecektir. İşler, Devlet Plânlama Teşkilâtı tarafından hazırlanan öncelik esaslarına göre yürütülecektir. Devlet sektörünün yanında özel sektörün tutumu, Hükü- metin iktisat politikası üzerinde e- saslı tesir icra edecek ve kredi mese- lesi de o arada bir karara bağlana- caktır. 25