rihteki Türk kadını eski asi birden e duvarın ön tarafında bu tarihi şap- milan alınan ilhamlarla yapılmış modem yağmurluklar, modern kuke- lata ve şapkalar taşıyan modern kı- yafetli gang ve dinamik kızlar ge- çit resmi yapıyorlardı. Tarihteki ka- dın soluk yüzlü, çekik gözlü idi. Su- suyordu. Ötekiler yağmurun altında bile, ipten, paspastan, heybeden çu- valdan yapılmış çantaları ile gülüyor- lar, ve bugünü temsil ediyor- lardı Bir ara seyircilerin arasına daldılar, orijinal çantalarından çıkar- gmur şapkası patronlarını halka dağıtmaya koyuldular. Patron- la çalışma usulü gerçekten faydalı bir şeydi. Çiçekçiler gecenin roman- tikleri idiler. Meşhur Çiçekçi Kadi- rim sarkısını söyleyerek etrafa çi- çek atmaya başladılar. Çocuk Bakı- mı ve eğitim şubesi tek çocuklu fa- duvarlar basarı ile temsil etti. Kreşten inen çocuklar öylesine uslu idiler ki bilgi- siz anne bile çocuğunu ağlatmakta zorluk çekti ve bilgili anne de bütün çabasına rağmen, mama saati gelmi- yen uslu çocuğuna biberonunu içire- medi. Resimciler resme olan aşkları- nı bir türkü ile dile getirdiler ama aşk onlara, atölyelerinin kolay kolay ısınmadığım da unutturmamıştı. İl- gililerin önünde bunu şarkılarının i- çine sokuşturuverdiler. Nazari bilgi gece yarışma doğru tatbikatla sonuçlandı. Davetliler öğ- rencilerin hazırladıkları aşureyi yer- ken, "yemeğin mutluluğun bir kolu" olduğunda birleşivermişlerdi. Yoj ir ev kadını aşuresini kasıklarken: “ev kadınlığı da işte tıpkı bu aşureye benziyor dedi, içinde ne yok ki, ama atlı Moda Tığ işi Al yün yiyen çabucak meydana çı- kan tığ yün işleri yılın en çok tu- tunan yeniliği olmuştur. Tığ işi ile çabucak örebileceğiniz delikli bir dö- piyes önümüzdeki baharın en güzel, en gözde bir kıyafeti olacaktır. Bu tip döpiyesin küçücük kolları vardır, etek, uçlarına doğru hafifçe kloşluk kazanmaktadır ve eteğin üstüne dü- tan bluz bele oturmamakta, onu h a - fifce göstermektedir, Makine yünü ve floş karıştırılarak yapılacak olan bu tip bir döpiyes abiye olarak heryere giyilebilecektir. Aynı tarz, yünle ö ildüğünde ve bluza önden düğmeli bir tayyör ceketi manzarası veril- diğinde mükemmel bir sokak kıyafe ti elde edilmiş olur. Birkaç renk ka rıştırılarak tığ ile örülen tweed man- zaralı bol spor sveterler özellikle genç AKİS, 5 ŞUBAT 1962 idealizm Jal Gazetelerden öğrendiğimize göre, Büyük Millet Meclisi Sağlık komis- yonu mahrumiyet bölgelerine gidecek olan doktorlara tatmin edici bir tazminatın verilmesini onaylamıştır. Bu, değişen bir zihniyetin ilk belirtileri olmak bakımından gerçekten ilgi çekici bir olaydır. Özellikle doktorlarımızın mahrumiyet bölgelerinden umacıdan kaçar gibi kaç- maları öteden beri gazete sütunlarında tartışma konusu edile durmuş- tur. Sağlık problemleri geri kalmış memleketlerin en önemli dâvaların- dan biridir ve konunun üzerinde ne kadar konuşulsa azdır. Ne var ki me- sele, yıllar yılı, yanlış bir yönden ele alınmış ve mahrumiyet bölgelerine gönderilmek istenen vazifelilere dalma bol keseden idealizm tavsiye edilmiştir. Neden meselâ mühendisler dağ taş demez Anadoluyu dolaşır- lar da aynı topraklar üzerinde, hasta, çoğu zaman yarasını saracak bir doktor bulamaz? Birçok bölgelerde doktor aramaya çıkarken yolda ölen hastaların, doktorsuzluktan çocuğunu doğuramıyarak çatlayan kadın- ların hikayesi bir masaldan İbaret değildir. Gerçek sudur ki, meselâ mü- hendis emeğinin karşılığını azçok dalma almıştır, doktor ise tâyin oldu- ğu mahrumiyet bölgesinde çoğu zaman başını sokacak bir ev, hastaları- na bakacak alet, okuyacak bir kitap bulamamıştır ve karnını zor doyu- rabilmektedir. Vanlıların anlattıkları bir meşhur hikaye vardır: İyi kalpli, idealist bir doktor kitaplarım, ilâçlarını almış Vanın bir kasabasına yerleşerek hasta beklemeye koyulmuş. Bir ay geçmiş, hasta yok, iki ay geçmiş hasta yok derken birgün hastaya çağırmışlar, gitmiş bakmış hasta ölüyor. Hemen hastanın sahibine dönmüş ve telâş içinde pastırmalı yumurta hazırlamalarını söylemli. Yemek bir anda hazırlan- mış ve doktor, gözleri fal taşı gibi açılan ev halkının önünde, oturmuş afiyetle yumurtaları yemiş. Bu sırada da hasta ölmüş. — Doktor, ne oldu diye sormuşlar — Ne olacak demiş eğer bu yumurtaları hazırlamadaydınız eviniz- den iki ölü çıkacaktı. Aç kişi idealist olamaz. Mesleği ne olursa olsun onun karnının doy- ması şarttır. İnsanlar vatanları için seve seve Ölürler fakat yalnız vatan için yaşıyanların sayısı, itiraf etmeli ki, azdır. Kişinin kendi kendisine karşı, ailesin» kargı birçok sorumlulukları, vazifeleri vardır. Zaten bir sinin kendi kendisini yetiştirmesi, kalkınması yaşadığı toplumun da çı- karınadır. Demek ki kişiyi tatmin etmek toplum için ondan birşeyler beklemenin ilk şartıdır. Doktor serbest olarak hayatım kazanabildiği, dış memleketlerde çalışma imkânını bulduğu için tartışmanın daima hücum oklarına hedef olmuştur ama hiç şüphe yok ki mahrumiyet bölgelerinde mahrumiyet çekenler sâdece doktorlar değildir. Birçok öğretmenler tanıyorum. İç- lerinde yeni mezun olmuş, baba ocağından hiç ayrılmamış genç kızlar var. Bunlar çeşitli mahrumiyetlere katlanarak, her türlü konfordan mah- rum otel veya han odalarında, ömür rami gene de bilgi meşalele- rini dolaştırmaya çalışmaktadırlar. Ama şunu kabul etmek gerekir ki tatmin olmamış kişi ideallerini yavaş ei yitirmeğe mahkumdur. Ve işte Anadolu kahveleleri nice sönmüş idealin ocağıdır. Mahrumiyet bölgelerini kalkındırmak istiyorsak oraya daima tatmin edilmiş, al yeni kuvvet göndermemiz lâzımdır. İdealizm, kişinin kendisini körü rüne, faydasız Ur seklide feda etmesi demek değildir. İdealizm şuurlu bir seklide fikirlere, memlekete hizmettir ve bunu ancak karnı doyanlardan, ailelerine karşı sorumluluklarını yerine getirebilenlerden bekliyebiliriz. kızlar için veya spor kıyafet olarak genç kadınlar için düşünülmüştür. Bunların yakaları önden V şeklinde büyük bir dekolte halinde açıktır ve içten kravat şeklinde bağlanan usun kollu bluzların manşetleri de bu sve- terleri ayrıca süslemekte ve svete- rin kolları ve manşetleri gösterecek şekilde biraz kısa bitirilmektedir, ön- den V şeklinde ir olan bluz gece ters olarak giyilebilir. Bu takdirde dekolte arkadan hemen hemen bele kadar açıktır. Daha olgun kadınlar için siyah, önden düğmeli bir abiye ceket düşünülmüştür. Kullanılan ok yumuşak, parlak bir yündür ve düğmeler de çok aşağıdan başlamak- ta ve yaka önden yine V şeklinde a- çık durmaktadır. Ceketin içine giyi- len beyaz saten bluz kravat yakalıdır ve manşetler şık kol düğmeleri ile süslemiş, ceketin kolları kısa bitiril- miştir. Tığ yerine şiş te kullanılabi- lir fakat gevşek, delikli yumuşak ör- güleri diğerlerine tercih etmek lâ- zımdır. 8 23