Hükümet ve İş adamları Vehbi Koç Yıllar o yılı bizim memlekette Basın, Hükümetin gözünde, ne duysa ya- zan, sansasyon meraklısı, hiç bir itimada lâyık değil, sadece sürümü düşünen bir güruh olmuştur. Buna mukabil gazeteci için Hükümet sö- züne güvenilmez, tedbir peşinde, işine gelmeyen yazıların yazılmasını istemeyen bir sevimsiz mahlüktur. Başbakan İnönü bu karşılıklı anla- yışsızlığı yenmiş bulunuyor. Şimdi Hükümet Başkanıyla Basın mensup- üuı kapalı kapılar arkasında toplanıyorlar, mahrem sayılacak pek çok şeyi konuşuyorlar, fikir teati ediyorlar. Ne bu toplantılardan tek satır gazetelere aksediyor, ne de Hükümet bu lüfta karşılık (Basının kendi lehinde yazmasını istiyor. Buzlar çözülmüştür. Bu çeşit bir anlaşmazlık, Hükümet ile İş Adamları arasında da var- dir. Hükümete kalırsa, İş adamları sadece kendi çıkarlarını düşünen bir takım bezirganlardır. Mübareklere elini veren kolunu alamaz. Mem- leket menfaatiymiş, milli itibarmış.. Kös dinlemişlerdir. Ama, İş ada- mının nezrimde Hükümetin daha mı fazla bir kredisi vardır? Ne mü- nasebet! İş Adamı için esas, Hükümete güvenmemektir. Vergi koyma- yacağım mı, dedi? Vergi yarın kapındadır. Bir vaadde mi bulundu ? Bek- le ki tutsun. Öküz altında buzağı arayan adam, Hükümetin ta kendisi- dir. Bütün gayesi, para sızdırmaktan ibarettir. Bitirdiğimiz hafta İstanbulda bir tarafın 1 numaralı yetkilisi, Baş- bakan, diğer tarafın gözde temsilcileri, tanınmış iş adamları İsmet İnö- haşa iki kişilik toplantılar yaptılar. İnönü Vehbi Koçlarla, Kâzım Taş- kentlerle, Behçet Osmanağaoğlularla, Nejat Eczacıhaşılarla, büyük ma- dencilerle yarımşar saatlik görüşmeler yaptı. Aa! İki taraf ta, bu toplan- tılardan son derece müsbet intibalarla çıktılar. Mesela İnönü için, o za- mana kadar tanımadığı Nejat Eczacıbaşı bir büyük kazanç oldu. Tanı- dığı iş adamları, meselelere vukuflarını göstermek fırsatını buldular. Bir büyük Amerikalı iş adamının çalışma tarzına sihip Vehbi Koçun hazırlayıp getirdiği muhtıra. Başbakanın üzerinde büyük tesir bıraktı ve bu, ertesi gün verdiği nutkun bir İki paragrafı için ilham membaı teş- kil etti. Hükümet gördü ki, iş adamları birer unacı değildir. Zaten, bu İstanbuldaki temasların Başbakan üzerinde bıraktığı umu- mi tesirdir. Zira hem Ticaret Odasının, hem Sanayi Odasının hazırla- dıkları muhtıralar, gerçekten ölçülü, makul ve İnandırıcı olduğundan İnönü meseleleri daha ziyade vukufla gördü. İş âlemine gelince, İnönünün nutku bir büyük ve tatlı sürpriz teşkil etti. İlk defadır ki bir Başbakan kendileriyle bu derece açık konuştu ve kendilerine kıymet verdiğini fiilen ispat etti. İş Adamları gördüler ki, tde bir umacı değildir ve Hükümet seviyesinde hâdiseler Okuş bakışı ele alınmaktadır. Onların da ufku açıldı. Karşılıklı temasların devam edeceğini öğrendiler. En önemlisi, Hükümetin iş âlemini bir vur- guncular yatağı saymadığını sezdiler. Şimdi şüphesiz, kendi eksikleri- ni aralarında daha fazla gayretle kapatmaya çalışacaklardır. Fena mı oluyor, bunlar? Tevekkeli dememişler, "İnsanlar konuşa konuşa anlaşırlar.." diye!. faza etti. Yerine getireceği dilekleri bir bir söyledi, özel teşebbüsün, önü- müzdeki devrede memleket bayatında işgal edeceği yeri kesin hatlarıyla belirtti. Hükümet ne Devlet Sektörü- ne, ne özel Sektöre rüçhan hakkı tanı yordu. ii plânlamanın faydalarını anlattı. Am mnun olduğu cihet, bu ER, özel sektörün de anla- mış bulunmasıydı. Tüccarı ve sanayi- ciyi sıkan lüzumsuz formalite kaldı- rılacaktı. Daha önemlisi, bundan son- ra Hükümet ile iş adamları arasında muntazam, devamlı temaslar kurula- caktı. Başbakan, üç ayda bir toplan- tı yapılmasını kabul etti. Devlet dai- releri de daha anlayışlı olacaklardı, İnönü ölçüyü hiç kaçırmaksızın, müs- bet istikamette neler yapılabileceğini teker teker bildirdi ve bunları baş- kentte süratle gerçekleştireceği taah- hüdünde bulundu Ya iş âlemi ne yapacak? Duna mukabil İnönü, aynı açık tarz- da iş âlemine ne düştüğü nü ifade- den sakınmadı. Evvelâ, "vergi vere- ceksiniz" dedi. Türkiyede vergi veril- mediğinden şikâyet etti. Bunun çâre- sinin mutlaka bulunacağını o söyledi ve topyekün bir vergi reformuna gi- dileceğini bildirdi. İkinci olarak iş a- damlarından, sosyal adalet konusun- da anlayışlı olmalarım talep etti, kendilerine isçiyle iyi geçinmeleri lü- zumunu, birbirlerini umacı gibi gör- meme mecburiyetlerini hatırlattı Ni- selelerde bütün iyi niyetlerin elele vermesini, bunun lüzumunun kabul İhsan Gürsan Yardımcı AKİS, 5. ŞUBAT 1962