Cengiz Harun etrafını çeviren ki- --lerden, eserin kadın kahramanı de- nilebilecek Suzan için de aynı şeyler söylenebilir. Yazarın asıl duyurmak istediği problemi, kadının insan ola- rak sahibolması gereken tam hürri- yeti, toplum ve aile hayatındaki ger- çek yerini, gerçek ödevlerini yerli yerinde birkaç kısa replik içinde yazar adına savunan Suzan, Cengiz Hanların soyu kolay kolay tükenme- yen bütün Anadoluda, bütün Anado- Pirandello tesirlerin oOrtaya konulduğu bu kongrede Türkiyedeki yankı ve te- sirlerinden söz etmek benden isten- mişti. Bu vesileyle Türk seyircisi- nin ilk defa 1927 de, İstanbul Şehir Tiyatrosunun sahneye koyduğu -ve ancak bir hafta oynayabildiği- "Al- tı Kişi Yazarını Arıyor"la tanımış olduğa Pirandello için, son yıllarda Devlet Tiyatrosunun ve en 1960 da, Giydirmek" aylarca (afişte rinden sonra, otuz yılda yavaş ya- vaş, ama şuurlu bir şekilde geliştir- diği ilgiyi belirtmek zevkli bir vazi- fe oldu. Pirandello'nun bizdeki te- sirlerine gelince, tiyatro o yazarlı- gımızın henüz gelişme halinde ol- duğu düşünülürse, elle tutulur bir "tesir"den sözetmek kolay değildi. Bununla beraber Sabahattin Kud- ret Aksalın "Şakacı", Haldun Ta- nerin "Lütfen Dokunmayın..." pi- Luigi Pirandello Bir temel taşı AKİS 8 OCAK 1962 lu kadınları için Atatürk devrimle- rinin bir sembolü sayılsa yeridir. Öbür roller, onlar da çok iyi iş- lenmiştir. En küçük hizmetçi, uşak rolünden Cengiz Hanın ilk yaşlı ha- nımına, görgüsüz ve oynak bir ke- nar dilberi olan üçüncü o hanımına, öfke ve inat yüzünden nikâhlayıver- diği dördüncü hanımı, evlatlık Emi- neye, pısırık ve kılıbık gençlik arka- daşı avukat Zekiye, züppe ve alko- lik kayınbiraderi Avniye, para ve Lütfi AY yesleri dolayısıyla venkidin böy- -e bir tesire dokun olduğuna iel etmeyi de ihmal edemezdim. Pirandello'nun bizde yapılan ter- cümeleri, oynanan piyesleri, bunla ra seyircimizin otuz yıl içinde git- gide artan ilgisi de kongreye, ayrı bir yazı konusu olacak şekilde, bil- dirildi. Şimdi bütün dileğim, hiç değilse ödenekli tiyatrolarımızın, Pirandel- lo'nun hatırasını anma hareketine, bu mevsim sona ermeden, eserle- rinden birini yeniden sahneye koya- rak katılmalarıdır. İstanbul Tiyatrosu mevsim başında öyle Geliyorsa..." sını ilân etti, ama henüz oynamadı. Devlet Tiyatrosu ise, Tepertuvarı tümüyle ilân edil- neye koyduğu ve Küçük Tiyatroda lâyık olduğu geniş ilgiyi göremedi- ği bilmen "IV. Henri" yi, bu in böyle bir dilekte bulunuyorum. aruri bir cevap: Genç bir eleştirmeci, eskilerin pek bili- nen -ve kendisine hiç yakışmı- yan- bir usülüne (o başvurarak o be- nim, kendisini asla hedef tutmıyan, geçen yazımdan işine gelecek şekil- de parçalar almış, ULUS'a bize u- zun uzun tenkid dersi veriyor. Te- şekkür ederiz. Aslında, bazı hü lerinde yalnız kalmış olmanın sıkın- ısıyla, teselliyi Bernard Shaw'la- rın, Brooks Atkinson'ların katında yer almakta buluyor. ebrik ede- tartışmalarıyla o kendi- sini başbaşa bırakacağız. TİYATRO şehvet düşkünü softa Hacı İbrahime varıncıya ar.. una rağmen, kortu ve karakter bütünlüğünü bozmayan, tersine, ese- re havasını kazandıran "İnce işlen- miş, sık dokunmuş" bir diyalog, sağ- lam bir teknik içinde ustaca yürütül- müş bir vaka, seyirciyi kahkahalarla güldüren ve yer yer duygu tellerinde titreşimler yapan nükte ve replikler katılacak olursa Refik oErduranın "dört başı mâmur" bir sonuca nasıl ulaştığı kolayca anlaşılır. Sahnedeki oyun "Cengiz Hanın Bisikleti", Küçük Tiyatroda, ne yazık ki iyi şart- lar altında oynanmamaktadır. Bu- na, rol dağıtımının isabetli olmayışı kadar, reji yorumunun komik unsur- lar üzerinde fazla durmuş, buna kar- şılık fikir ve duygu yönü üzerinde lüzumu kadar durmamış olması ör- nek gösterilebilir. Ragıp Haykır, Tur- gut Zaimin güzel dekoru -ve isabet- siz kostümleri- içinde, seyirciyi sade- ce güldürmek istemiş, bunda da mu- vaffak (o olmuştur. emsil ve icra kahramanı olan aksamaktadır. , önce eserin iki n belirecektir. diğini ciddi ciddi yapan, o söyleyen bir kişidir. Bütün komikliği de ciddi- liğindedir. Suzanı oynayan Handan Urana gelince, birçok rollerde büyük başarılarına hayranlık duyulan bu sanatçı hakkında, bu sefer, Tekin mansoy için başta söylenilenlerin aksini söylemek gerekmektedir. Öbür önemli rollerden Cengiz Ha- nın ilk hanımı, Pakize rinde yaşlı hanım rollerine çıkarılan bir son sınıf öğrencisini andırmakta- dır. Suzanı gördükten-sonra kılığım kıyafetini değiştirmekte Oo gösterdiği hızla kocasının en yakın arkadaşına kaçmakta, bir yandan da kocasının kayınbiraderiyle oynaşmakta gecik- miyen üçüncü hanım Gülde Meral Gözendor, Hacı İbrahimde de Turgut okutman yapmacıklı, gerçeklik duy- gusundan yoksun bir oyunla o ca- nım rollerine kıymaktadırlar. Cengizin arkadaşı avukat Zekide Ejder Akışık, kayınbiraderi Avnide de Yalın Tolga, güzel ve isabetli kom- pozisyonları, rahat ve tabii oyunla- rıyla yazarın çizdiği portrelere oen uygun tipleri canlandırmaktadırlar. 31