onu açlıktan kurtarmak, çalışması- nı sağlamak. Gelecek istihsal mevsimi için köylüyü hazırlamak ve istihsal kapa sitesini arttırmak. Bunu Oo Feyzioğlu şöyle | iizde etti: Tapılacak olan, yatırımdır. Şimdi köylüye açılan 10 milyonluk kredi, Ne için ii yatırımdır." a devam etti: v2 Za ten in büyük derdi yatırımdır. İşte (Hükümetin plânlı kalkınma dâvası bundan doğuyor Sulama, gübreleme, yem sanayii.. Bütün bunlar istihsale tesir eden mü- him faktörlerdir." Yaraya vurulan merhem Bi Dol haftanın son günlerin- ya bol miktarda ikmal yapıldı. Tehlike önlendi, fakat asıl tehlike bütün yurdu tehdit ediyordu. Bunun için bizzat Başbakan İsmet İnönünün emriyle bütün Bakanlıklar- dan raporlar istendi. Her Bakan, ev- velâ Doğunun kalkınması, sonra da bölge kalkınması için proje ve kanaat beyan etti. Bunlar, Bakanlar Kurulu toplantılarında görüşüldü ve Hükü- met programında yer alan plânlı kal- kınına hikâyesi raya sokuldu. oSim- di yapılacak olan, raya sokulan treni kazasız belâsız yürütmek olacaktır. Aykırı, şartların ortaya çıkardığı mevzii afetler bertaraf edilirken, is- tikbâle muzaf tedbirlerde de kusur edilmeyecek, istihsal gücü arttırılma- yesinde (obertaraf edilmiştir. (o Şimdi Doğuda açlık tehlikesi kalmamıştır. Köylü stoklardan bir kuruş ödeme- den 40 milyonluk kredisini kullana- rak bol miktarda yiyeceğini ve hay- van yemini temin etmektedir, bu, yamanan deliktir. Hır- pani elbise halen bütün perişanlığıy- le ortadadır. B.M.M. "Paranın yüzü tatlıdır" (Kapaktaki Çek) Bitirdiğimiz hafta içinde Türkiye Cumhuriyeti postaları, yılbaşının bütün yüküne rağmen, hemen hemen bir tek Türk vatandaşı İçin çalıştı: Esat Kemal Aybar. Esat Kemal Ay- barın bulunduğu o şehir, Ankaradır. İş adresi, B.M.M. dir. Sıfatı, Mardin milletvekilidir. Y.T.P. listesinden çı- kıp Meclise giren Esat Kemal Ay- senatörlere yüklü aylık istediğinden bu yana Türkiyenin en meşhur ada- mıdır. Gerçekten, bitirdiğimiz haf- tanın ortalarından itibaren memle- AKİS, 1 OCAK 1962 Ordu, “Buyur! .. dı ıyor Cevdet Sunay İktidarlara © gü veren ordular, gerçek temayülleri komutanları ta- rafından temsil edilen ordulardır. Yoksa, hiç bir temayülü olmayan- lar değil. Türkiye gibi milli ordulara sahip memleketlerde. Silâhlı Kuvvetler bu vasfı taşıdı mı, hiç bir endişe sebebi yoktur. Atatürk devrinde, İnönü devrinde ve Menderes bardağı taşırıncaya kadar D.P. devrinde Türk Ordusu hep, gerçek temayüllerini komutanları vasıta - sıyla duyurmuştur. Basiretli iktidarlar, bu sese kıymet vermişlerdir. Atatürkün ölümünde Mareşal Çakmağın aldığı vaziyet, Türk Ordu sunun azusunu aksettiren bir vaziyet olarak o hatırlardadır ve bunun Meclisin büyük ekseriyetinin de arzusu olması, muhtemelen bir takım macera heveslerini önlemiştir. Ancak Silâhlı Kuvvetlerimizin başına Erdelhun tipinde, hiç bir şey temsil etmeyen kimseler getirildiği za- mandır ki Ordu içinde gizli tertiplere girişilmiştir vs bunun da neticesi ortadadır. Bugün Türk Silâhlı Kuvvetleri, birlik ve beraberliğini yeniden kazan- mış haldedir. Daha da iyisi, demokratik rejimin memlekette 1 numaralı desteğidir. Şimdi, bir hususun açık acık bahis konusu edilmesinde fayda vardır. Bundan sadece birbuçuk yıl önce bir ihtilâl yapmış ve o süre memleketi idare etmiş bir orduda hiç aykırı temayül bulunmasın, buna imkân yoktur. Ancak, Kuvvetlerin başında Ordunun güvenine, birlik- lerin sevgi ve saygısına sahip komutanlar bulunursa bu temayüller en hayırlı istikamette kanalize edilir. Komutanlar genç astlarının ateşli hislerini, hassasiyetlerini, çeşitli konulardaki endişeleri anladıkları müddetçe onlara hakim olabilirler. Bu temayüller, Silâhlı Kuvvetle- rin belkemiğini teşkil eden Albaylar kuşağında ilk olgunluk vs tecrü- be, süzgecinden geçmektedir. Ondan sonra, yüksek komutanlar seviye- linde bir defa daha mütalea edilmektedir. Şu anda pek çok kimsenin ağzında bir junta lafı dolaşmaktadır. Halbuki, Ordunun içinde bu ma- nanın hatıra getirebileceği bir gizli tertip yoktur. Herkesin malümu bulunan junta mı olurmuş? Ama, eğer bununla Ordunun temayülü kas- tediliyorsa Ordunun tamamım bu juntanın mensubu saymak lâzımdır ki, junta lafı o zaman bir yanlış isimden başka şey olmamaktadır. Hükümet Başkanının Mecliste, devletin bütün kuvvetlerinin Hü- kümetin İdaresinde (bulunduğunu belirtmesi bu (gerçeğin ifadesidir. Türk Silâhlı Kuvvetleri bir defa daha, belirli temayüllerin altında vs kendisini tam selahiyetle temsil eden bir Genel Kurmay Başkanının idaresinde toplanmıştır. Bu kuvvetler Atatürkçüdür, bu Kuvvetler İn- kılaplarımızı korumaya azimlidir, bu Kuvvetler memlekette demok- ratik rejimin mutlaka payidar olması için kararlıdır. Hükümet Ordu- nun bu temayüllerini bilmekte, kıymet vermekte, karşılıklı güven his- si içinde bulunmaktadır. Ordu da Hükümete, memleketi bu prensiple- rin ışığı altında ve demokratik bir sistemle kalkındırmak için "Bu- ur!." demektedir. Bu prensiplere ve demokratik sisteme karşı her teşebbüs Hükümeti ve Orduyu yanyana bulacağına göre Türkiyede artık hiçbir maceraya yer yoktur. Ne o yandan, ne bu yandan! Bunun aksini düşünenler veya aksini varit göstermek isteyenler yanılmaktadırlar, yanıltmaktadırlar.