şimdi, hiç bir şey pişirilip kotarılmadan, mesele bir polemik, hatta demagoji konusu olarak orta- ya atılmışken ve bunun üzerinde çe- şitli vaziyetler alınmışken, demeçler verilmiş, taahhütlerde o bulunulmuş- ken, hattâ Grupların temayülleri be- lirmişken iz'anın ve basiretinin sesi- ni arayıp bulmak bin misli güçleş- miştir.." Bu sözlerin doğruluğunu Şefik İ- nan, o kadar güvenle girdiği C.H.P. Grubunda farkett. Kese ve politika Grupta, milletvekillerinden ilk sözü bu konuların ustası Suphi Bay- kam aldı. Baykam, hemen daima ol- duğu gibi iyi çalışmış ve hazırlan- mıştı. 9 15'lerin verilmesi lehinde konuştu. Daha sonra, aynı fikri pay- laşanlar kürsüde Baykamı takip et- tiler. Konuşmaların ana fikri bir kaç noktada toplanıyor ve İnanın iddia- larını çürütüyordu. Baykam ve be- raberindekiler evvelâ bu zammın bir enflasyona (Oomeydan vermiyeceğini savundular. piyasa durgundu. Ortada para yoktu. Memur kazan- dığım yiyen bir kitleydi. Bu hem pi yasayı oynatacak, hem de durgunluk sebebiyle pazar bulamıyan malların fiyatında bir artış (ogörülmiyecekti Ayrıca bu grup, verilecek zammın &© 20 civarındaki bir miktarının ver gi olarak gene geriye döneceğini be- lirtiyordu. Bir başka iddiaya zam ta- raftarlara şöyle cevap verdiler: .Memur yapılınca işçi- yi, iktisadi devlet o teşekküllerinde çalışanlara da yapmak gerektiği ile- ri sürülüyor. Ancak bunlar, zammı memurlara verildiği için isteyen kit- leler değildir. Memura zam yapılma sa da işçi zam talebinde bulunacak tır.” Bu konuşmaların, Grupta yaptığı tesiri osilebilme ümidiyle Hükümet üyesi Fethi Çelikbaş söz istedi. Hü- kümetin her zaman konuşabilecek gerekçesiyle kürsüye doğru adımını attıysa da, menzile varamadan geri ye dönmek zorunda kaldı. Zira bü- yük bir çoğunluk, gürültü etmeğe başlamış, Çelikbaşın konuşturulma masını, söz sırasını beklemesini iste C.H.P. grupu içinde zam yapıl- masına taraftar dan kitle işin poli tik yönden de bir hayli kritik durum lar ortaya çıkardığım belirtti. Bir kere hu karara Kurucu Meclis var- mıştı. Kurucu Meclisin çoğunluğunu C.H.P. teşkil etmekteydi. Şimdi aynı siyasi teşekkül bir yıl evvel verdiği özü tatmaktan imtina ediyordu Kaldı ki mesele, askeri idarenin ge- tirdiği zammın sivil idare tarafından kaldırılıp götürülmesiydi. Buna kim- AKİS, 1 OCAK 1962 senin gönlü razı olmazdı. İnan o gün C.H.P. Meclis Grubun- da, değil Grubu ikna etmek, konuş- maya dahi fırsat bulamadı. Böylece zam meselesi ortada kaldı ve Grup- tan çıkmadı. b Y.T.P. de durum daha da değişiktir. Milletvekilleri maaşla- rnın arttırılmasını canı gönülden destekliyen bu iki Grupun memurla- ra yapılacak © 15 zammı destekle- meyeceğini düşünmek hayaldir. Her iki Grup için bu, bir mecburiyettir. Nitekim gerek A.P., gerekse Y.T.P. milletvekilleri memur zamlarının en ileri savunucularıdır. . de bir grup milletveki- li vardır ki bunlar zammın büyük bir ferahlık yaratacağı, piyasayı canlandıracağı fikrindedirler. Ancak bu milletvekilleri, bir fiyat artışı vukuunda, bu artışın muayyen bir noktada durdurulabilmesi için gerek- li tedbirlerin zamla beraber getiril- mesini de istemektedirler. imdi Hükümet için tek ümit, Mecliste tam bir sağduyunun hakim olmasıyla Ödenek Meselesinin a yasa çerçevesi içinde halli, feragat politikasının benimsemesi, zammın gerçekten mevcut büyük mahzurları - Fethi Çelikbaş Gürültüye gürültü, YURTTA OLUP BİTENLER nın duyurulabilmesi ve bir "mutavas- sıt çare" ile fırtınanın geçiştirilmesi* dir. Ama, yılbaşı gecesinin bu kadar ilhamı bir arada m ebesi ümidi pek zayıf bir ümitti Uzayda bir gezegen Cihan Palas otelinin birinci katında, sağa sola o serpiştirilmiş koltuk- larda oturan beş - altı genç adam sert adımlarla salona giren bir başka adamın, bekledikleri zat olduğunun farkına ancak, takdim merasiminden sonra ovarabildiler. Sert adımlarla içeri giren adamın yüzünün her çiz- gisi mütemadiyen oynuyor, açık ye- şil ve küçük gözleri fıldır fildir dö- nüyordu. Sağında, elinde çantasıyla gözlüklü, ufak tefek birisi gelmek- teydi. Korkar gibi bir hali vardı. Gelenler, bekleyenlere doğru yü- rüdüler. Teker teker ellerini sıktılar ve hemen sadede girdiler. Hadise, geride bıraktığımız haf- tanın ikinci yarısında bir gün saat 17 sıralarında cereyan ediyordu. Yu- suf Demirdağ ve Mustafa Demir ga- zetecilere son derece önemli bir ba- sın toplantısı yapacaklarını telefon- la bildirmişler, bu arada A.P. den 35 kişilik bir milletvekili grupunun isti- fa edeceğim fısıldamışlardı. Gazete- cileri Cihan Palas oteline alelacele koşturan, Yusuf Demirdağdan ziya- de haberin bu kısmı oldu. A.P. nin Trabzon nirdağ -27 Mayıs sabahı Ankarada Zırhlı Birlik Komutam olarak, İhti- lâlciler tarafından nezarete alınmış- tır- üzerinde D.p. inisyali olan beyaz küçük kâğıtlara yazık demecini ge- len gazetecilere dağıttıktan sonra, gene aynı şekildeki bir kâğıttan met- Senatörü De- ni okumaya koyuldu. Demirdağ de- mecinde A.P. den istifa ettiğini, bu- nun sebebinin A.P. nin koalisyona katılmakla (okendisine bel bağlayan milyonlarca insanı sukutu hayale uğratması ve adı geçen partinin ga- yelerinden Oo uzaklaşması olduğunu söylüyordu. A.P. li Senatör, yem parti olarak İstanbulda Mustafa Demir tarafın- dan kurulan Demokrat Partiyi seçti- ğini ve hu siyasi teşekkülün başına Yürütücü Başkan" olarak getirildi- ğini de bir solukta okudu. Kelimele- rin üzerine basıyor, arada bir kaşla- rını kaldırarak sözlerim kuvvetlen- dirmeğe çalışıyor bazen de sesini pek yükseltiyordu. 10 satırlık beyanat tamamladık- tan sonra eski A.P., yeni D.P. Trab- zon Senatörü gazetecilerle sohbete 15