Haftanın içinden Toplumumuzun Anatomisi içnde e asırda, toplum meseleleri üzerinde üşünürk I Marx adında bir adamın bulundu- ği ve e da bu konuda bazı ve vi unutmak İmkanı yoktur. Marx'a bi acı, ya da peygamber gözüyle bakanlar çoktur. Bu, sakallı ihti. yara, kendisini komünist yapan Leninin bir oyunudur. Oysa ki Marx bir filozoftur ve bu sıfatıyla, politika- nın çok dışında, düşünce tarihinde bir yer sahibidir. Fi- kirleri, o açıdan ele alındığında, her filozofun fikirleri gibi doğru ve eğri taraflar taşımakta, ama gene her filozofun fikirleri gibi hadiseleri anlamakta, değerlen- dirmekte düşünürler için bir kıymet ifade etmektedir. Marx'ın, milletlerin bünyesindeki imtiyazlı sınıf- ların hayat seviyelerinin süratle yükselmesinin aynı topluluk içinde yaşayan çok daha kalabalık kütlelerin sefaletine yol açacağı ve bunun, ister istemez, istismar edilenlerin ayaklanması neticesini vereceği yolundaki sanayi iktisatçıların "pasta" de- dikleri milli gelirin artması sayesinde bütün sınıflar hayat seviyelerini yükseltmek imkânını bulmuşlar ve “imtiyazlılar" ile “istismar edilenler” birbirlerinin boğa- zına sarılacak yerde, elele, Jandarma Devleti Sosyal Devlet haline getirmişlerdir. İlhamını ve tabii edebiya- tını Marx'ın bu, asırdide görüşünden alan komünizm sadece Rusyada -ve çok sonra, başka şartlar altında Çinde- toplumun bir iç hareketi olarak filizlenmiş, ama bunun dışında istisnasız her yere ancak Sovyet ordu- larının tankları içinde götürülüp (o yeşertilebilmiştir. Bu, Peygamber Mars'ın muhteşem fiyaskosudur. Ancak, filozof Marx'ın, aynı derecede vahim bir teşhis hatası yaptığını iddia etmek imkânı yoktur. Pek çok hadise göstermiştir ki imtiyazlı sınıfların ha- yat seviyeleri, "pasta" büyütülmeden, yani öteki bü- yük kütlenin sefaleti arttırılmak suretiyle yükseltil- diğinde toplum son derece ağır, vahini ve tehlikeli ce- reyanlara karşı muafiyetini kaybetmektedir. Servet düş- manlığı ile ilk işaretini veren bu rahatsızlık, şu anda, de- rece derece, bir türlü gelişemeyen Az Gelişmiş Memle- ketlerin bünyelerini kemirmekte ve onları bolşevik nü- un tesir sahası haline sokmaktadır. Batı dünya- sının, oralarda "pasta"nuı o büyütülebilmesi için elin- den gelen gayreti ui Marx'ın zengin sanayi memleketlerinde tahakkuk etmeyen kehanetinin fakir beldelerde ee ini önlemek içindir. Zira Marx'- ın, kehanetin dışında! teşhisinin isabeti konusunda bugün hiç kimsesin zerrece şüphesi kalmamıştır. Türkiyede 27 Mayıs hareketini, sâdece siyasi bir gidişin ortaya koyduğu rejim tehlikesinin neticesi Bay- mak imkanı yoktur. Menderesin, imtiyazlı sınıfların hayat seviyelerini "pasta" büyültmeden, zengini da- ha zengin ama fakiri de daha fakir yapmak suretiyle yükseltme politikasının ciddi tehlikesi hiç kimsenin gö- zünden kaçmamıştır. Her mahalledeki 15 milyoner edebiyatına karşı ilk alarm çanını, bir 6/7 Eylül gecesi KORAZA dökülen kütleler çalmıştır. Ama israflı ve he- sapsı a Politikasının iflası "pasta"nın hac- ide bir değişikliği imkânsız kıldığı halde imtiyazlı AKİS, 1 OCAK 1962 sınıfların hayat seviyelerinin yükseltilmesine devam olunması, ihtişam ve gösterişte görgüsüz, iptidai De- mokrat liderlerin ön safta yer alması, basiretsiz bir Meclis ekseriyetinin şahsi düşüncelerin esiri olması Türkiyenin organize orta sınıfını harekete geçirmiştir. Türkiyede Silahlı Kuvvetler, Gençlik ve Basın toplu- mumuzun iskeletini teşkil eden orta sınıf m temsilcile- ridir. Meşhur "pasta"'nın, son birbuçuk yıl içinde geniş- lediğini iddin etmek güçtür. Zaten, bir ihtilal idaresin- den bunu beklemek de haksızlıktır. Ancak, aynı kalan pastanın kremalı tarafının bu defa da a sınıf tara- fından m olun inancı 15 E günü, O SI- nıfin üstün zümreyle o sınıfın imdi kütlenin şaşırtıcı ani a çmlşi İnönü Hükümeti, bu şartlar altında memleket mukadderatına el koy- muştur. İnönü Hükümetinin, ilk iş olarak "pasta"nın nasıl büyütüleceği meselesine el atması. Devlet Plan- lama Teşkilâtıyla birlikte bir kalkınma stratejisi tes- bit etmesi, kalkınma hızı olarak 9 7 nisbetini seçme- si ve gerekli dış finansmanın tenimi için kolları sıva- ması da bu yüzdendir. Türkiyenin kurtulması, kifa- yetsiz milli gelirin mutlaka ve en süratli şekilde arttı- rılmasına bağlıdır. Bunun dışında hiç bir tedbir, toplu- mumuza huzur ve istikrar m Halbuki, ne görüyoruz inde yaşadıkla- rı pek dar çevrenin, haklı da olsa beline küçük ve basit hislerine bağlamakta inatçı bir siyasi klik. Mecliste, tek endişeleri mevcut pastayı kemirmekten ibaret ve bunun e yay memleketin gerçek dertleri, meseleleri karşısında vurdumduymaz bir bencil kala- balık. Hareket b eli bir koalisyondan aldığı için beyi büsbütün kaybetme se çekingen, ür- suz ve insan faktörünün önemini lâyıkı veç- > kavramamış bir iitimei, Nihayet, gerçek kuvve- tini, prestij ve otoritesini, siyasi hayatındaki dinamiz- mini İktisadi ve sosyal fikirlerine aksettirebildiği tak- e bütün bir memleketi müsbet istikamette hareke- te getirebileceğini Nel de müdrik görünmeyen bir İs- ü ar, başımızdaki idareci takımım, bilmek için, onun illâ tutuşmasını beklemek farz değil- dir. ir milletin sağlam kuvvetlerinin ümit sem- bolü İnönü, ancak adımlarına takılan küçük çelmeleri umursamadan, onlara önem vermeden, onlarla oyalan- madan milli hedefe yürüdüğü ve toplumu şevk, iman, aşk aşılayarak harekete geçirdiği takdirde tarihi mis- yonunu yerine getirmiş olacaktır. Bunu yaparken he- pimizden isteyeceği elbette ki sâdece fedakârlık, sâde- ce gayret, sâdece feragattir. Ama, kendisi bunu yapa- rak başımıza geçerse, arkasından gideceklerin hem ka- labalığı, hem kudreti karşısında evvelâ kendisi şaşıra çaktır. Tarihi gidişe, ancak tarihi davranışlarla isti- kamet verilebilir. Tıpkı, İstiklâl oHarbinin kararım büyük Atatürkün yaptığı gibi.. Bugün Türkiye, o gün Türkiyenin okarşıkarşıya bulunduğu (tehlikeden daha az vahim tehlikeyle karşıkarşıya değildir. verdiği zaman