DÜNYADA OLUP BİTENLER Cemal Abdünnâsır Nasırlara basan adam hazsa yaşı icabı, babasından biraz daha ileri fikirli olması lâzımdır. El Bedr bir muvazene kurabilirse, sta- tüko daha bir müddet devam eder. Fakat aksine olarak ilerici bir hare- ket başlar ve kontrolden çıkarsa, bu, Nasır taraftarı bir hareket olacak- tır. O zaman Arap monarşileri ve bu arada bilhassa Suudi Arabistan, Gü- ney cephesini emniyette hissedemi- yecektir. Tine o zaman Arabistan yarımadasının eyindeki İngiliz himaye bölgeleri için de iş değişe- cektir. Kuveyt buhranı Bu noktada Abdünnasırm Yemen ve Kuveyt politikası garip bir şe- kilde biribirine yaklaşmakta, hattâ tek bir mantığın belirtileri gibi gö- rünmektedir. Nasır Yemenle federasyon bağını koparırken, öte yandan Irakın teh- ditlerine karşı koymak üzere geçen yaz Kuveyte gönderilmiş olan Arap kuvvetleri safındaki askerlerini çek- mek kararının tatbikatını da tamam- lamıştır. Gerçi 1000 kadar Mısır as- kerinin herhangi bir mevzii tutup tutmaması arasında askeri noktai nazardan bir fark görmeyenler ola- caktır. Fakat bu çekilmenin askeri değilse bile, siyasi bir boşluk yara- tacağı şüphesizdir. Hattâ bu, bir ba- kıma Kuveyt bahsinde Abdülkerim Kasıma verilen açık bir bono gibi de görünmektedir. Bundan başka, İngil- terenin Kuveyt ile mevcut anlaşması gereğince ve Kuveyt Emirinin isteği üzerine, geçen yaz olduğu gibi, Ku- 24 veyte asker çıkarması ihtimalini önlemek in Arap Birliği delâletile Kuveyt hükümdarına verilen gözda- ğı da dikkat çekicidir. Yâni, Mısır bir yandan kuvvetlerini çekerek Ab- dülkerim Kasıma Kuveyte yürüme- si için yol AN diğer yandan Kuveyt Emirine de İngilizlerle olan anlaşmasından faydalanmaya kalk- mamasını ihtar etmektedir. Kaldı ki, Kahirenin bu icraatına muvazi ola- rak Kasım da Kuveyt üzerindeki id- dialarını yenilemiştir. Bu fikir silsilesince gidildiği va- kit, Yemen ile federasyonun lağvı, rasyon, her şeye rağmen, bazı hare- ketleri frenleyen bir engel teşkil et- fikir silsilesince biraz daha ilerlenecek olursa, denilebilir ki, A- rap dünyasında az çok "İlerici" mak iddiasını güden iki Cumhuriyet -ikisi de diktatörlük- gericiliği şüp- he götürmeyen diğer memleketlere karşı, sert ve hükümleri henüz iyi- ce bilinmeyen bir ittifak akdetmiş- lerdir veya aktetmek üzeredirler. Cepheler Kasım ayı bl İtalyan pet- rol kıralı Enrico Mattei, Mısırda petrol arama, istihsal ve tasfiyesi ile ilgili önemli anlaşmalar imzala- mıştır. Bu arada Mattei'nin bizzat Başkan Nasır tarafından kabul edil- dikten sonra Irakı da ziyaret piüiğine dair, yarım ağızla yalanlan lentiler odolaşmıştır. Suna m muvazi yara Irak hükümeti, "Irag Petro- " temsilcileriyle yapılan miizilereilde gittikçe daha uzlaş- maz bir tavır takınmıştır. Öte yan- dan, Kuveytin Birleşmiş - Milletle: üyesi olmasına Sovyet Rusya veto kullanarak engel olmuştur. Bu olay, Mısırın Sovyetlere yeniden yanaşma belirtilerine rastlamıştır. Hattâ, Sov- yet Deniz Kuvvetleri Başkumanda- nının Kahireyi ziyareti üzerine Mos- sırda “Sovyet üsleri kurulacağı habe- n de telâş ile yalanlanmıştır. Bü- ün bunlar, Irak - Mısır cephesi ba- iin kaydedilmesi gereken nok- talardır. Buna karşılık, öbür cephe de boş durmamaya çalışmaktadır. Yemende ve İngiliz himaye bölgelerinde yeni petrol kaynaklarım işletmek için gi- rişilen müşterek İngiliz - Amerikan teşebbüsü, Kıral Suudun tedavi için gittiği e başta Başkan Kennedy olmak üzere Amerikan hü- kümet erkânından olağanüstü iltifat ve alaka görmüştür. Nihayet Suudi A rabistan, İngiltere ile (senelerden beri devam eden Bureymi vahası ih- tilâfını süratle halletmek (arzusunu izhar etmiştir. Bunlar, cephenin faa- liyet belirtileri sayılmak lazımgelir. Bu mücadelede şans kimindir? malüldürler. Fakat "İlerici" lik iddia eden cephenin de büyük bir maluli- yeti vardır: Diktatörlük!, s AKİS, 1 OCAK 1962