Tİ YA Ankara "Madalya"nın zaferi Son perde kapandığı zaman küçük Meydan Sahnesinin tıklım tıklım dolu küçük salonundan sürekli bir alkış, candan "Bravo!" sesleri yük- seldi Perde açıldı, kapandı, gene acil- di, gene kapandı. Sanatçıların, çi- çekler arasında, ince yapılı genç ve yakışıklı bir adamı kulisten sahneye çektikleri, onu aralarına alarak hal- görüldü. Bu , yakışıklı adam Haldun mendi. Alkışlanan oyun isa, o gece ilk temsili verilmiş olan "Zafer Ma- dalyası'ydı. (Eserin hep bir arada sahneye Zor sığan oniki "kişi"si, on- beş günlük provayla bu başarıyı sağ- ayan o ince adamın bu alkışlarda kendileri kadar payı olduğunu bili- yorlardı. "Zafer Madalyası" . "Mr. Rober- ta"- Josuha Logan ile Thomas Heg- gen'in yazdığı, Leylâ Turnier'nin de akıcı bir dille, ustaca çevirdiği ve An bet tesire bakarak şimdi Meydan Sah nesinde başlayan Ankara temsillerinin de aynı ilgiyi, aynı rağbeti göreceği- ne hükmedilebilir. Oyunun vakası Pasifikte, bir ada- dan bir adaya dolaşan ve deniz kuv- vetlerinin işlerinde vazife gören küçük bir savaş nakliye gemi- sinde geçmektedir. Duygu (o Sağıroğ- lunun İstanbul temsilleri için çizmiş olduğu dekor. Meydan Sahnesine, sanki orası için biçilmiş bir "kaftan" gibi, mükemmel oturmuş... Bu dekor İstanbulda haklı olarak son yılların en başarılı dekoru sayılmıştır. Çünkü seyircisi, o kuş uçmaz denizlerde ay- larca kara - ve kadın- yüzü görme- den, savaşa katılmadan geri hizmet- lerin bunaltıcı yoksunlukları içinde çile dolduran insanların arasına bir anda götürüveriyor. Ona adeta deniz kokusunu, ambar deliklerinden yük- selen makina yağı kokusunu, o bu- sıcakta gömleklerini . ve bir hayli haşarı- erlerin ter kokusunu duyuruyor. Böylesine ba- şarılı bir dekor çizdikten sonra Duy- gu Sağıroğlunun imzasına, bu mev- sim sahneye çıkan eserlerin hiçbirin- de rastlayamamak insanı üzüyor... an.. "Zafer Madalyası" son dünya sava- şında ateş çizgisinin çok ge- AKİS, I OCAK 1962 TRO Tilerinde çalışan insanların da ne- ler çektiklerini ogösteriyor. o Evle- rinden, sevdiklerinden uzak, bir rütbe daha yükselmekten o baş- ka birşey düşünmeyen bencil ve antipatik bir komutanın baskısı altında bunalmış denizcilerin ruh ha- li... Kapıldığı aşağılık duygusu için- de, bu ruh halini anlamak istemeyen süvari ile, erlerden muhtaç oldukları anlayışı, geçimsizlik. gemisinde vazife almak için yaptığı her resmi müracaatın altına "Uygun değildir!"i yapıştıran süvari, elbet- te onun kara gözlerine aşık değildir. Ama biliyor ki oOüsteğmen çalışkan, işinin ehli, üstelik o haşan tayfaya sözünü geçirmesini bilen bir subay- r. Yeni rütbesini onun sırtından kazanmıya kendinde hak görüyor. Bir yanda süvari, onun küçük he- Mei insanlığa yakışmıyan davra- nışları... Öte yanda üsteğmenin, sa- vaş günlerinin o sıkı disiplini içinde, yerlerin ruh halini okşayan insanca düşünüşü, davranışı... Bu davranış erlerle bir olup süvariye isyan bay- rağım açtığı, onu gemide itina ile yetiştirmeğe çalıştığı küçük palmiye- sini denize fırlattığı zaman ne kadar yadırganmıyorsa, türlü rezalet çıka- rıp, zilzurna sarhoş bir halde,karga- tulumba edilerek gemiye getirilen er- rine geçmek için dilekçe vermekten vazgeçtiği, Süvarinin her emrine bo- yun eğmeğe başladığı, bu yüzden -kendileri için ne büyük bir fedakâr- lık yaptığım bilmeyen- erlerin kay- beder gibi olduğu zamanlarda da ya- dırganmıyor. Çünkü Amerikalı ya- zarlar savaşta bile, herşeyden önce, insanca duyguların oherşeye hakim olduğunu, olması gerektiğini belirt- mek İstemişlerdir. "Zafer Madalya- sı" seyirciyi bu tarafıyla kendine bağlıyor. Sahnedeki oyun Haldun Dormen biri kadın, onbiri erkek, oniki "kişi'li bu oldukça kalabalık ve çok hareketli, hattâ gü- rültülü, patırtılı oyunu Meydan Sah- nesine gıpta edilecek bir rahatlıkla yerleştirmiştin, Hattâ Ankaradaki sahne düzenine İstanbuldakinden da- ha renkli, canlı bir ifade verdiği bile söylenebilir. Meydan Sahnesinin ya- rım daire şeklinde uzanan sahne önünden ustaca fayda- lanmasını bilmiş, bu sahne dilimi ü- e ll anlar yaratmıştır. A- ma n Dormenin büyük başarı- sı, genç ve tecrübesiz aktörlerin oy- nadığı altı kişilik o haşarı deniz erle- ri grubunun oyununa, ""ensemble" halinde vermesini bildiği ahenk ve kuvvetli kişiliktir. Ankara temsille- rinde bu grup eserin kazanacağı ge- niş ilginin bellibaşlı unsurlarından biri olacaktır. Öbür rollere gelince, gemi komu- tanında Galip Kardam, amatör top- luluklarda hayli tecrübe edinmiş bir kaabiliyet olarak, oyunun bu tek an- tipatik kişisini aksatmıyor. Ama ona meslekten yetişme, profesyonel bir aktörün katabileceği şeyleri de kata- mıyor. İlk temsil akşamı, amatör top luuklarda oynarken arkadaşlarım "Zafer Madalyalı" Meydan sahnesinde zaferkimin olacak! 33