Cilt: XXIII, Sayı: 390 AKİS HAFYALIK AKTÜALİTE MECMUASI 18 ARALIK 1961 YURTTA OLUP BİTENLER Gazetelerde af ile ilgili manşetler Bir bardak suda bulanıklık Millet adım adım- Tuhaf bir milletiz. Bitirdiğimiz hafta cereyan eden bir takım hadiseler, bunu bir defa dana ortaya koydu, Ekimin son haftasında, bu gün Mecliste temsil edilen dört par- tinin temsilcileri, gayrımeşru olduğu yürürlükteki Anayasanın tâ başında ilân edilmiş bir iktidarın, en yüksek adalet organı tarafından suçlu gö- rülmüş mesulleri için bir affı şimdi- lik düşünmeyeceklerini taahhüt et- mişlerdi Aralık ayının İkinci hafta- sında, aradan iki ay bile geçmeden hu' dört partiden üçü bir telâş için- dedirler ve yarış halindedirler. Bun- lar, İâ af diye tutturmuşlardır. Sü- künetini muhafaza eden, işi ciddi- yetten uzak hale getirmeyen sadece C.H.P. dir. İki ay bul Hattâ, iki ay bile değil. “Şimdilik” O tâbirinden böylesine kısa bir zamanın anlaşıldı- ğına, aklı başında her hangi bir kimseyi ikna imkânı var mıdır? A- Ama politik endişeler, suni gayretler gene insan hislerin ve şefkatin üs- tüne çıkmıştır. Siyaset, bir defa daha her şeyi yenmiştir. Halbuki, siyase- tin biz 'İmkanlar Sanatı" olduğu na- sıl unutulabilir ? Affın gürültü pa- tırdıyla çıkmayacağını, zira çıkama- yacağını, bu konuda yükseltilen har sesin onu biraz daha geriye ittiğini, çünkü memleketin sarflarının, kuv- vet dengesinin, güven hislerinin bu- na müsait olmadığını politika esna- fına nasıl anlatmak? Nasıl anlatma- lı ki af günün meselesi oldukça ona karşı kuvvetlerin direnme gücü a- yakla kalacaktır ve Kayseri, Türki- yenin en mühim meselesi değildir. Yassıada avukatları Yassıada sanık- larım bir defa perişan etmişlerdir. Şu anda her şey gösteriyor ki, bun- ların içinde yaptıkları siyasi enves- tismanı kâfi görmeyenler Yassıada suçlularım bir defa daha perişan e* deceklerdir. Zira, hiç kimsenin zer- rece şüphesi olmasın. "Şimdilik"i “Asla"ile değiştirme teklifi Ekimin O son haftasındaki o kuvvet ve delil- lerle af şampiyonlarının önüne geti- ildi mi, ilk imzayı basacaklar gene onlar olacak, fakat karşı koyanlar gene, bugün girişilen manevrayı hü zünle seyredenler arasından çıka- caktır. Adım adına ilerlediklerini sanan- lar,eğer nereye gitmek İstedikleri hiç kimse tarafından görülmüyor, bilinmiyor sanıyorlarsa hemen uyan- malıdırlar. Bugün şunu isteyecekler, yarın bir adım ileri gidecekleri öbür gün bir yeni adım atacaklar, onu ö« teki adım takip edecek.. Tâ, ihtilâli suçlu, İhtilâlin yıkdığını kahraman hale getirinceye kadar. Ekimin o son haftasından bu yana yükseltilen ses- ler sâdece bunun işaretidir. Halbuki ihtilâli (yapanlar, bunu koruma kud- retine ziyadesiyle sahiptirler; Muha- faza edilen sükünet, hiç kimseyi al datmamalıdır. Bu, zaafın değil, ken- dine güvenin işaretidir. Evet, adım adım ilerleme niyetin- de olanlara yol açıktır. Ama, ihtilâ- li suçlu. İhtilâlin yıktığım kahraman hale getirmek için değil.. Kalın ka- falarını bir başka adanın kayalarına vurmak için.. Siyasi envestisman uğruna bu kadar kalpasiz olmak caiz değildir! Zira herkes emin olabilir: Yükselti- lecek ilk "Höt!" sesinde Kayserinin etrafında hiç kimse kalmayacaktır ve yere ilk kapananlar bugün en faz- la bağıranlar olacaktır! sabırlı olmanın lı a yakın zaman" olacaktır Hükümet Üç Adamın Hikâyesi Geride kalan hafta içinde üç adam, Ankarada, hemen bütün alâkayı üzerlerine çektiler.Birisi çok uzun boylu, öbür ikisi normal ölçülerde bu üç adam haftanın başlarında bir ak- şam Esenboğa Hava Alanına İnen dört motörlü bir uçaktan çıktılar. Ü- çü de yabancıydı. Çok uzun boylusu spor bir ceket giymişti, pardesüsünü eline almıştı, Ötekiler, paltolarına bürünmüşlerdi. Yabancıları Dış İş- leri Bakanlığının yüksek memurları, bu arada Ticaret Dairesinin Umum Müdürü oOTurgut Aytuğ karşıladı. Bunlar, NATO'nun eksperler heyeti- dir. Eksperler, haftanın başındaki o gün Türkiyeye Türkiyenin durumu- nu öğrenmek ve gerekli istatistik bil- giyi almak için geldiler. Bütün haf- ta boyunca da, bilhassa Devlet Plân- lama Teşkilâtının uzmanları, Maliye ve Dışişleri Bakanlıklarının temsilci- leriyle birlikte çalışıp durdular. Ça- lışmalar, her zaman olduğu gibi, gün- lük gazetelerin sütunlarında geniş spekülasyonlara yol açtı. O kadar ki, haftanın sonunda Turgut Aytuğun Ankaranın gösterişli Balin Oteli sa- AKİS, 18 ARALIK 1961