Eğri Oturalım, Doğru Konuşalım Selim Ragıp Emeç Kayseriden bir Yâssıada suçlusu, sağlık durumu itibariyle cezasını çe- kecek halde olmadığından muvakkaten salıvermiş bulunuyor. Mu- vakkatlik, tahliyenin sâdece adıdır. Yoksa, Selim Ragıp Emecin rahat- sızlığı gözlerini kaybetmesine yol aktığından düşük D.P. milletvekilinin ve Son Posta gazetesinin eski başyazarının demir parmaklıklar arkası» ha bir daha dönmesi bahis konusu değildir. Bu, elbette ki son derece insani ve tabii makul, makbul bir karardır. Şimdi geliniz, bir de bunun etrafında örülen maskaralığa bakınız Aman efendim, o ne dokunaklı yazılar Selim Ragıp Emeç o ama halin de tutulup Harbiyeye götürülmüş. Oranın Harbiye olduğunu, söyledik- lerinde anlamış. Sonra, Yâssıada. Yassıada hakkındaki bilgisi de, tah- minden ibaretmiş. Hep öyle, gözleri görmez halde hakim huzuruna çıka- rılmış. Buna rağmen, tahliye talebi reddedilmiş, tutuklu kalmış. Yassı- adadan Kayseriye nakil, Kayseri cezaevi.. Bunlar hep Selim Ragıp Emecin mühayyelesini işleterek vakıf olduğu hadiseleri, vak'alarmış. "Burası Kayseri" demişler. "Burası Cezaevi" demişler. Daima, kolundan tutup yürütmüşler. Hiç bir şeyin farkına varmasına imkân bulunmadığı halde, ıstırabım devam ettirmişler. Onun ve tabii bütün mahküm arka- daşlarının! Şimdi Emeç. kavuştuğu ailesinin arasında ellerini açıp Tan- rıya öteki Istıraplıların da kurtarılması için dua etmekteymiş. Bir acı levha ki, gönüller dayanmaz. mdi, gel de sabret ve söyleme! Bu adara, bundan yıllarca önce göz- lerini kaybetmiştir. Bu adam, o âmâ halinde sâdece Yassıadada kalma- mıştır. Bu adam, o âmâ halinde Meclisteki yerinde de kalmıştır. Bu adam, o âmâ halinde Menderesin rejimini, baskı kanunlarını destekle- miş, gazetesinde hapishanelere tıkılan gazetecilere, kendi meslekdaşla- rına oh çekmiştir. Bu adam, o âmâ halinde, her ay ödeneğini de, yollu- gunu da hiç fütur duymadan, tam bir vicdan huzura içinde almıştır ve gidişi alkışlamayı, bunun karşılığı sayıp rahat etmiştir. O amâ halinde Büyük Meclisten istifayı dahi hatırına getirmediğinden dolayıdır ki Se- lim Ragıp Emeç o âmâ halinde kolundan tutulduğu gibi Harbiyeye, oradan Yassıadaya gönderilmiş suçlu görüldüğü için de cezalandırıl- mıştır. a Meclisin kapısından çıkıp gitmeyi kemlisine hatırlatmayan rahatsızlığı işte, cezaevinin kapılarını en insani sebeplerle açmıştır. u mudur, İnsafsızlık ? Bu mudur kusur? Hayır, hayır! Bir devrin bütün zulmü ve saçtığı ıstırap karşısında yüreklerinde sâdece politikanın hasırım barındıranlar bugün değişmiş değiller. O gün hangi sebep kendilerine zalimleri ve ıstırap saçıcıları övdürüyorsa bugün aynı sebep insanlık türküleri söylettiriyor: O, kör olası politika! 12 nın teferruatını not ettiler, not etti- ler, not ettiler. Bununla yetinmedi- ler çeşitli sualler sordular. Anlaşılı- yordu ki kafalarındaki arzu ihracatı arttıracak, daha doğrusu ihracât geli- rini çoğaltacak verimli ve kısa vâde- li yatırımların o hangileri oolduğunu öğrenmektir. Heyet Türkiyede, muhtemelen ö- ve topladığı bilgiyi, (o tavsiyeleriyle birlikte Edgar Faure heyetine vere- cektir. Asıl rapor, bu heyet tarafın- dan NATO Konseyine intikal ettiri- lecektir, o bitirdiğimiz hafta içinde teknisyenler seviyesinde cereyan €- den bu çalışmalarda Türk heyetinin gayesi NATO Konseyine Türkiye- nin iyi yolda olduğunu ve bu memle- ketin meselelerinin NATO'nun kendi meselesi sayılması gerektiğini belir- -en bir raporun sunulmasını temin oldu. Ondan sonrası, siyaset adamları- nın işi olacaktır. Adalet Ayılanlar - Bayılanlar Sosyal hadiselerde madalyonun sâ- ece bir yüzüne bakanlar ve ken- dilerini, madalyonun sâdece bir yü- zü olduğuna inandıranlar, miz haftanın sonunda bir gün ayılı- verdiler. Daha Hükümet kurulalı bir ay dahi olmadığı ve memleketin cid- di tek meselesine el atılmadığı hal- de, sanki eh mühim iş Kayseri suç- lularıymış gibi bunu dillerine ve ka- lemlerine dolayanlar, zamansız bir çıkış yapınca a birden memlektin üç ciddi kuvvetini buldu- -ar: Basın, Gençlik ve Türk Silâhlı Kuvvetleri! Gerçekten, bu acelecilik karşısın- da, bir makul affı içten isteyen ka- lemler dahi hareketin münasebetsiz- liğini acı ve sert şekilde belirttiler. Gençler, derhal e belli et- tiler. TMTF bir tebliğ a lan amme vicdanında (omahküm olm kimselerin affını kabul GİMEEYEĞEĞİ ni belirtti ve Kayseri suçlularının tâ- namen hukuk prensipleri dahilinde muhakeme edilip mahküm oldukla- rını, İhtilalin bu. asil davranışının is- gerektiğini söy- adım daha ileri gitti ve Büyük Ata- türkün gençliğe bir tavsiyesini ha- tırlayarak " zun yüksek menfaatleri söz olduğu zaman ne polisi, ne adliyeyi, ne de parlâmentoyu dinleriz! dedi. Türk Silâhlı Kuvvetlerine gelince o taraftan bir ses yüksek perdeden çık- madı Ama bunun sebebi, böyle bir harekete (o tevessül (o edilmeyeceğine dair Ordunun kanaatidir. AKİS, 18 ARALIK 1961