MUSİKİ Konserler Moskova T ürk kemancısı Suna Kan uzun bir uçak yolculuğundan sonra Moskova hava alanına indiği vakit ayın üçüydü, günlerden pazardı ve karşılıyanlar Rusya içindeki konser turnesinin tarihlerinde büyük deği- şiklikler yapıldığını söylediler. Suna Kan, Ankaradan ayrılırken Mosko- va, Leningrad, Yaroslavl, Vilnius ve Livov şehirlerinde sekin konser ve- receğini zannediyordu. Ama son da- kikada Sovyet Kültür Bakanlığına Türkiye Dışişleri Bakanlığından ge- len, bir telgrafta Suna, Kanın Rusya- ya ancak Aralık ayının ikinci yarı- sında hareket edebileceği bildiril- mişti. Bu yüzden bütün şehirlerdeki konserleri iptal etmek ve yeni bir gezi plânı düzenlemek gerekti. Hal- buki o sıralarda Suna Kan Belçika üzerinden Moskovaya doğru uçmak- taydı. Türk kemancısının Rusyaya önceden tespit edilmiş olan tarihte gelmesi üzerine Kültür Bakanlığı a- lelâcele üçüncü bir gezi planı hazır- ladı. Bu pana göre Suna Kan ayın 10'unda ve 11'inde Yaroslavlda, 13'- -nde Rigada, 16'snda Simferopol -Akmesçit de, 17'sinde Yaltada, 20'- sinde Leningradda ve 21'inde Mosko- vada çalacaktı. Bu konserlerden sa- dece birincisi orkestrayla verildi. Di- -erlerinde Suna Kana son derece iyi bir bayan piyanist eşlik edecekti. Genç kemancı Rusyaya orkestrayla çalmak üzere Ulvi E keman konçertosunun notalarını gö- çürmüştü, fakat Sovyet şefleri yeni bir Türk eserine el atmıya cesaret edemiyorlardı. Aynı sebepten İdil Biret de Rusyada Adnan Saygunun piyano konçertosuna çalmıya mu- vaffak olamamıştır. Suna Kan, Yaroslavldaki ilk kon- «erde Mozart'ın sol majör keman daki resitaller de olağanüstü bir li- giyle karşılandı. ra Suna Kan Rusyada dolaşırken, Sov- yet piyanisti Yakov Zak da An- kara, İstanbul ve İzmirde konserler vermek üzere Türkiyeye yet bestecilerinin eserlerini çalmak konusunda hiçbir güçlük çıkarmadı- lar. Piyanist, Ankarada Cumhurbaş- kanlığı Senfoni Orkestrası ile Pro- kofyefin üçüncü piyano konçertosu- nu lora etti. İstanbul programında 30 Bir Kayıp M. Ragıp Gazimihal Faruk GÜVENÇ Mi” müzikolog Mahmut Ragıp Gazimihali 12 Aralık salı günü kay- betti ahmut Ragıp, yazılarıyla, kitaplarıyla ve dersleriyle bu memleketin müzik kültürüne büyük hizmetlerde bulunmuştur. 1929 yı- lında Pariste Societe Française de Musicologie'nin bir toplantısında oku- duğu "Evliya Çelebi Seyahatnamesindeki org tavsifleri" adlı tebliğle Batı| sanat çevrelerinin ilgisini üzerine çekmiş, bu tebliğ sonradan aynı derneğin dergisinde de yayınlanmış, değerli müzikologun makaleleri ve monografileri Revue İnternationale de Musigue'de ve birçok dergide, ansiklopedide yer almıştır. azimihal son derece sessiz, son derece mütevazi son derece çalış- kan bir düşünürümüzdü. Bu yıl içinde yayınlanan Musiki Sözlüğünün önsözünde şu dokunaklı cümlelere rastlıyoruz: "Emekliliğin yaklaşmasına geç kalmış olma kuruntusunun karış- ması da dostların teşviki nispetinde müessir oldu: Neticede, 25 yıllık tereddütlü çalışmalardan şu küçük kitap doğdu. Sözlüğümüzün gelecek basımlarından tertipçilerce "M.A.G." damgası sökülüp atılmayacak olur- sa, böyle bir mazhariyet ilk yazar için şerefli bir manevi huzur vesilesi olarak kalır." Evet, Mahmut Ragıp Gazimihal geç kalmıştır. Sözlüğün biyograf- ya ve "şaheser incelemeleri" bölümü hazırlanamadı. Herhalde altmış yaşını yeni doldurmuş olan Gazimihalin daha söyliyecek çok sözü vardı. Eserlerinin kusursuz veya eşsiz olduğunu iddia edecek değilim. Esasen buna kendisi de inanmazdı. Her cümlesi üzerinde durabiliriz, her maka- lesini didikliyebiliriz, ama birşey inkâr edilemez: Mahmut Ragıp Gazi mihal kişiliği olan bir yazardı, dikenli sarp yollarda Türk müzik yazar- larının başında yürüyen bir öncüydü. Başımız sıkıştıkça bundan sonra da sık sık onun kapısını çalacağız, Mahmut Ragıp Hoca şu meseleyi na- sıl halletmiş, şu konuda neler yazmış diye onun kitaplarım karıştıraca- ww Herhalde "M.R.G." damgası sâdece bir sözlükten değil, Türk Musi- ki Tarihinden de hiçbir zaman sökülüp atılamıyacak. Hocanın değerini onu kaybettikten sonra daha iyi anlıyacağımızdan ve yerinin de hiçbir? zaman doldurulamıyacağından eminim. da km konçertosu yer alı- im Zakın sağlam bir tekniği var. Fakat duygulu çaldığı, beşeri icralar çıkardığı pek söylenemez. Devamlı öne düşme temayülü, çalı- şına ritmik yönden huzursuzluk ve- riyor, İkinci plân daima bulanık tın- lıyor. Ayrıca kültürlü ve bilgili bir yorum çıkarttığım iddia etmek için de fazla iyimser olmak gerekir. Her- halde Brahms'ın ve Chopin'in eser- leri, Reger'in Telemann varyasyon- ları Yakov Zakın elinde birer maket olmaktan ileri gidememiştir. Gilels, Richter gibi büyük müzisyenlerin yanında Yakov Zak sâdece piyanist olarak kalmaktadır. AKİS, 18 ARALIK 1961