18 Aralık 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 28

18 Aralık 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 28
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

baharda yaptıkları satış için dikiş Sosyal Yardım Jale CANDAN Memleketimizde, sosyal hizmet maksadile kurulmuş yüzlerce dernek vardır ve bunlar gün geçtikçe daha da çoğalmaktadır. Kadınlar hu derneklerde çalışanların çoğunluğunu teşkil ederler. Kadın olsun erkek olsun, vatandaşın beş zamanını sosyal hizmetlere ayırması elbette ki toptum için iyi bir şeydir. Ne var ki, çoğalan bu dernekler umumiyetle dağınık ve gelişigüzel bir şekilde çalışmaktadırlar. Bu yüzden bunların fayda ve lüzumları bizde dajma münakaşa konusu olmuştur. Aynı me- seleler başka memleketlerde de görülmüş ve bu maksatla dünyanın bir- çok yerlerinde bugün, derneklerin daha verimli bir şekilde çalışmalarını sağlıyacak sosyal hizmet koordinasyon kurulları meydana, getirilmiştir. 12 Aralık salı günü Kızılay binasında 18 dernek temsilcisinin işti- rakile yapılan bir toplantıda Ankara şehri için de bir Sosyal m Koordinasyon Kurulu teşkil edilmiştir, Teşebbüse Sosyal Hizmet Um Müdürlüğü önayak olmuş ve aynı teşekkül daha evvel İzmir, İstanbul ve Eskişehirde kurulmuştur. Birleşmiş (Milletler Umumi Sosyal Refah Müşaviri Karl Lundberg'in toplantıda yaptığı aydınlatıcı konuşma haki- katen ilgi çekici olmuştur, Lundberg, sistemli oçalışmayla gelişigüzel çalışma arasındaki muazzam farkı gözler önüne sererken bizim nudaki birçok dertlerimize de parmak basmıştır, Kurulların hiçbir mü- esseseye bağlı bulunmıyacaklarını, üzerinde durarak açıkladıktan son- ra, bunların mahalli teşekküller halinde kurulması lüzumunu da belirt- miştir. Muhtelif şehirlerdeki dernekler aralarında toplanıp bir kurul kuracaklar ve yaptıkları işleri, mahalli ihtiyaçları ve imkanları hu ku- rulda tespit edeceklerdir. Böylece derneklerin, tespit edilen esaslar da- hilinde imkanlardan âzami derecede faydalanarak, bulundukları çevre- ye daha faydalı bir şekilde, emekler dağıtmadan çalışmaları mümkün olacaklar. Kurul çalışmaları sonucunda basılacak olan broşürler, çevre- deki dernekleri halka daha iyi tanıtmak bakımından faydalı olacak ve halkın bu konudaki itimadını kuvvetlendirecektir. Ayni zamanda, bir- çok fırsatçıları da yardım maskesi altında para toplamak veya iş çevir- mek imkanından yoksun bırakacaktır. Karl Lundberg, kurulların başarılarını iki şarta bağlamıştır. Bun- lardan birincisi samimiyettir. Derneklerin, bugüne kadar ne yaptıktarı- nı, rapor halinde kurula bildirmeleri, yapılanın tespit edilebilmesi bakı- mından önemlidir. İkincisi ve belki daha da önemlisi, demek çalışmala- rının yepyeni bir görüşle ele alınabilmesi meselesidir. Bundan böyle dernek mensupları, meseleleri dernek çıkan açısından değil, bulundukla- rı çevre, yaşadıktan toplum çıkan açısından düşünmek zorundadırlar. "Ne yapayım ki derneğim faydalansın?" dövizi yerine, "Na yapayım ki toplum faydalansın?" dövizi duruma hakim olmalıdır. Öyle zannediyorum ki, bu iki şarta, bir üçüncüsünü de ilâve etmek mümkündür. Dernek mensuplarının herşeyden evvel bencil davranışlar- dan ve benlik iddialarından kurtulmaları gerekir. "Ne yapsam da ba olsam ?” veya "Ne yapsam da baş olarak kalsam?" zihniyeti silinmeli, sosyal hizmetlerin iddiasız bir yardım işi olduğu kafalara iyice yerleşti- rilmelidir. Çoğalan derneklerin bir kısmı hep bu "baş olma" hevesi ile kurulmaktadır. hanesi oGönüllüleri grubu başkanı dikmektedirler Nazan Kırkbir, dikişe gitmek için ayrılan küçük gruba şöyle bir göz attı, sonra yan Öfkeli, yarı şakacı bir. sesle; - Gene azaldık. Erkekleri diki- şe de davet edemeyiz ya!.." dedi, Hacettepe Gönüllüleri Haftanın en mutlu kadını muhak- kak ki, Hacettepe Çocuk Hasta- 28 Gülseren Tunalı idi. Çünkü cumarte- si ve pazar günleri İsviçre Elçiliğin- de, Hacettepe Hastahanesi çocukla- rı yararına tertiplenen hazarda 26 bin lira temin edilmişti. Gönüllülerin aylardan beri göz nuru dökerek ha- zırladıkları elişleri, bebek takımla- rı, yün takımları, çeşitli pratik ev eşyaları, görülmemiş bir ilgi uyan- dırmış ve bu tip satışların rekorunu kırmıştı. Gülseren Tunalı kadar mutlu bir kadın da, yan Kessler bu işe Gönüllüler kadar emek vermut ve küçük olan salonlarını iki gün üstüste satışa açmıştı, Satışın pratik bir seklide, akıllıca ele alındığı da muhakkaktır, çünkü Ankaradaki yabancılar (oChristmas (o hazırlığına başlarken yapılan bu satışta, renkli mumlar ve küçük hediyeler bilhassa rağbet gördü. İhsan Doğramacı da BEHER mutluları arasında idi. Bütün bunlar, gönüllü servisi ol- madan bir hastahanenin mükemmel bir hastanene olamıyacağı prensibi- ni doğrulayan delillerdir. Ankara Çocuk Bakım Derneği Menekşe Mağazası, mayesin mi Ankaranın tanınmış onbeş terzisi ve Kız Teknik Öğretmen Okulu bu ilk masrafa pek ufak bir el emeği katmışlardı. Ser- mayesine satışa arzedilecek olan 8 parça kıyafet, bu şekilde meydana geldi. Ankara Çocuk Bakım Derneği bu elbiselerle bir defile tertipledi ve Yenişehirde yapacağı (o hastahanenin temelini de böylece atmış oldu. Der- neğin bu satıştan bir hayli kâr temin ettiği, davetlilerin salonlara sığama- masından anlaşılıyordu. Dernek üye- leri misafirlerini bir yerlere yerleş- tirebilmek için hayli ter döktüler, a- ma neticeden memnun görünüyorlar- dı. Bu defilede Ankaralılar güzel manto ve tayyör modelleri gördüler. Mantoların çoğu yeni hattı benimse- miş bulunuyordu. Etek uçlarına doğ- ru parçalı veya düz kloşlarla genişli- yen bu hat, omuzlan oldukça zayıf gösteriyordu. Yakalar (o umumiyetle, takılıp çıkarılan eşarp Ki ii kalardı. Böylece bir ma kasız, hem yakalı olarak Kullarılabiz liyor, çok giyim yeri kazanmış olu- yordu. Kollar arkadan ekseriya di- kişsiz olarak bedenle beraber dikil- mişti. Bade Tintürkün üç parçalı bir tayyör tekimi, zarafeti olduğu ka- dar pratikliği bakımından da ilgi i. Etek dardı, üzerine giyilen, aynı kumaştan, tamamiyle fakat kravat yakalı bluz, bu etekle şık bir kokteyl kıyafeti teşkil edi- yordu. Gene aynı kumaştan yapıl- mış olan ceketin arka kısmı öne na- zaran biraz uzundu. İçinden giyilen bluzun kravat vakası tayyör ceke- tiyle eşarp hissi veriyor, bu, mü- kemel bir sokak kıyafeti oluyordu. Menekşe (o Mağazası bu defilede ku- maşlarını tanıtma fırsatını buldu re senelerdir unutulmuş olan Amaroza- yı senenin en moda kumaşı olarak ortaya attı. Amarozalar bu yılın dra- peli öğleden sonra elbiseleri için ha- kikaten elverişlidir. Simli yün er- seler, lameli yünler ayni derecede il- gi çekici oldu. kumaşları ser- işti AKİS, 18 ARALIK 1961

Bu sayıdan diğer sayfalar: