Memleketin üç kuvveti madalyo- nun ters tarafını politika esnafına ve İhtilâlden bu yana "Babamızın çift- liğine yabancılar girdi" ruh haleti içinde bulunan hırçın suçlu yakınla- rına gösterince pes perdeden bazı sı- zıltılar işitildi. "Nedir bu Basın, bu Gençlik, bu Silâhlı Kuvvetler? Mem- leketin ali kıran, bas keseni mi bun- lar?" diyenler de oldu. Tıpkı, 27 Mayısın arefesinde başta Mende- res, hemen bütün düşüklerin yaptık- ları gibi memleketin sâdece bir yü- zünü, onu da kendi dar çevrelerinin aynasından seyredenler caka bile sat- maya kalkıştılar. Ama balon çabuk söndü ve politika gayretiyle yarışa kalkanlar memleketin başındaki âkil ve tecrübeli adamı dinlememiş ol- manın yeniden hüsranına uğradılar. Halbuki, bu işi onun takdirine bırak- salardı, böyle bir geri tepmeye ma- hal olmayacak ve her şey, kendi sa- kin akışını takip ederek selâmet kı- yılarına daha kolay erişebilecekti. Meşum yarış A slında hikaye, haftanın başındaki gün yapılan 3rup toplantılarıyla suyun yüzüne çıktı. A.P. grubun da Kayseri müşterileri için bir umi af teklifi Şeref Kayalar -kardeşi Kayseridedir- tarafından ortaya a- tıldı ve birden pek çok taraftar bul- du. Nitekim uzun müzakereler s0- nunda A P. Grubundan " çıkan prensip kararı affin bir lâzime ol- duğu omerkezindeydi ve İttifakla a- rafından desteklenen teklifi asıl er- tesi gün Meclis koridorlarında gü- nün konusu oldu ve pek çok lâf sar- fına yol açtı. Teklifi hararetle des- tekleyenlerin başında Neriman Ağa- ba -kocası Kayseridedir- geliyor- Kayseridekileri hürriyete kavuş- turma gayesini güden hareketin mih- rakı A.P. Grubunda alınan karar o- lunca, diğer partiler da boş durma- mak istediler ve Y.T.P. hemen topla- narak meseleyi karara bağladı. Ger- çi affın bir kanunla mı, yoksa bir hü- kümet teklifi mi olarak pişirilip ko- tarılması hakkında bir karara Grup- ta varılamadı ama Y.T.P. Grup Baş- kam Yusuf (Azizoğlu bir beyanıyla meselenin ruhunda prensip kararma vardıklarını açıkladı. Y.T.P. de af lehine okuvwvetli bir cereyan vardı.. Bunun şampiyonu da Ertuğrul Ak- ça -bir Yassıada avukatıdır- oldu. Ancak, A.P. nin ve Y.T.P. nin a- kıllıları bunun kendi başlarına başa- rabilecekleri bir iş olmadığını anla- mamazlık etmediler. O halde, bir em- rivaki yapmak ve Meclisin öteki iki Grubuyla Hükümeti de bulaştırmak lâzımdı. Bu işin söylenti çıkarmakla olabileceğini sananlar, hiç aslı ve as- AKİS, 18 ARALIK 1961 İşte, bize böyle adam lâzım! Hüseyin N. Kubalı Cemal Madanoğra deli dolu bir adamdır. Bu onun hem kuvvetini, kem de zaafım teşkil eder. Böyle bir anında gazetecilere “yazılmaması ricasıyla" söylediği bir takım sözler, şimdi dedikodu konusu. Madan- oğlu demiş ki: "Biz, D.P. milletvekillerinin hepsini tevkif etmeyecektik. Fakat İstanbuldan gelen hocalar aksi istikamette tavsiyede bulununca hepsini Harbiyeye götürdük. Hattâ, bazılarını salıvermiştik. Onları da, yeniden al Hâdisenin bir doğru tarafı vardır. Hakikaten 27 Mayıs günü D.P. Grubunun bütün mensupları ve bu arada D.P. iktidarıyla alâkalı olduk- ları sanılanlar toplanıp Harbiyeye götürülmüşlerdir. Sonra Madanoğ- lu a iyiye gitmiş. buna lüzum olmadığı kanaatini izhar etmiş, yanı- na Sıtkı ve Şemi Ergini alarak hikâyedeki "Buna değdi, buna değmedi" ailemin hatırlatan şekilde bazı D.P. milletvekillerini salı- vermiştir. Ancak, Hocalar gelince durum tekrar değişmiş ve başka bir hukuk anlayışı İhtilâle hâkim olmuştur. Bu anlayıştır ki "Ateş Manga- ları" değil "Yüksek Adalet Divanı"nın kurulması yolunu açmış ve bili- nen zap yapılmıştır. anoğlunun sözleri üzerine, böyle durumlarda kulaklarımızın alışkın olduğu bir ses yükselmiş bulunuyor. Sesin sahibi, Prof. Hüseyin Nail Kübalıdır. Hayanın değiştiği kanısı içinde başka türküler söyleme- ye başlayanların gittikçe çoğaldığı ve insanı iğrendirmeye bile başladı- ğı bir sırada Kubalının mert sesi yüreklere huzur ve sevinç vermekte- dir. Kubalı demektedir ki: "Evet! İhtilâle bu tavsiyeyi yapanlardan biri bendim.. “ Profesör sonra, davranışının hukuki ve ilmi sebeplerini de tam bir açıklıkla vermekte, o gün olduğu gibi bugün de 27 Mayıs hareketi- nin yanında, ondan doğacak her sorumu tekabbül etmiş bulunduğunu ilave etmektedir şte, adam diye buna derler! 27 Mayısın, onu icra edenlerden bazıla- rı tarafından dahi bir ucundan inkâra yeltenildiği ve daha fenası, vur md diye bir takım tatlısu kahramanlarının İhtilâle saldırdıkları. un tasarruflarına el sürmeye cüret ettikleri sırada yükselen ses bir serzeğin ifadesidir: Memleketin sağlam kuvvetlerinin müşterek eseri ve müşterek zaferi olan 27 Mayısı korumak gerekirse, kuru gürültüye pabuç bırakmayacak olanlar, mücadelelerine yeni baştan başlamaya hazır 27 Mayıs günü bir oyunun oynanmadığı ve onun bir a çevrilme- sine asla müsaade olunmayacağı gerçeği bu ve bunu takip edecek ses- lerle kulaklara gittikçe dolacak, iman gittikçe kuvvetlenecektir. 13