Basına verilmesi iktiza eden tebliğe (Oo göre, birkaç gün evwvel bir bomba gibi opatlayan istifasıyla ortalığı karıştıran (Bölükbaşı, grup arkadaşlarının sonsuz ısrarları kar- şısında, eski vazifesini -büyük feda- karlık yaparak- kabul ediyordu. Bö- ü , bizzat Kaflı tarafından ka- dare Kurulu tebliğini kemal-i ciddi- yetle okudu ve sonra, tebliğin altına bir de not konulmasını emretti. Bu mühim nota göre, C.K.M.P. nin ün- lü başı tekrar eski vazifesine başlı- yor ve ilk iş olarak hem Mevlana ih- tifaline iştirak etmek, hem de parti teşkilâtıyla temasta bulunmak üze- re bir Konya yolculuğuna çıkıyordu Kaflı verilen emri gene etekleri zil çalarak yerine getirdi. Osman Beyin yeni macerası şöy- le başladı: Evvelki haftanın sonun- daki gün. C.K.M.P. nin otoriter Ge- nel Başkanı partisinin mutemet Ha- san Efendisini evine çağırdı. Ona bir mektup verdi ve bunu, götürüp par- tiye teslimini bildirdi. Mektubun için- de, liderin sürpriz istifası vardı. Ha- san efendi patronunun dediğini yap- tı. Yaptı ve tabii, sanki Genel Mer- kezce ufak çapta bir bomba patladı. Hakikaten, hadiseden dört gün sonra, partinin Tuna caddesindeki Şirin Genel Merkezinde cereyan eden telefon muhaveresi istifanın Bö- Hükbaşı taraftarları üzerindeki tesi- rini gösterdi. Haberin gazetelerde intişar etti- ği o perşembe günü, saatlerin 12.40'ı gösterdiği sırada (o(mühmel yi ceketsiz bir adam sağ eline, m tün üzerinde bulunan telefonun re- yaş mühmel giyi- nişli adamın ilk sözleri " Sonra bir ifade — Efendim?.." oldu. müddet bekledi ve üzgün bir ile âdeta ağlarcasına: "— Yazamadım o şekerim. Bile- mezsin, elim ayağım kırıldı. Hiç vi şey canım istemiyor" diye oceva verdi. Sonra kafasını iki tarafa sal, Be ve kekeleyerek: Yazarım şekerim, yazarım. Şu Gmk beyin istifası »erteyi mahvetti. Perişan olduk" diye ekle- di. Daha sonra da telefonun resep- törünü yerine . Her haliyle Kurtböke ile konuşmuştu. Oktay ken- disinden o günkü yazısını istemek- teydi. Ama Kaflıda hal mi kalmıştı ki? Halbuki bir gün önce ne güzel, Bölükbaşının yüksek şeflik vasıfla- AKİS, 18 ARALIK 1961 Osman Bölükbaşı Olur mu ya! rını terennüm eden bir fıkra döktür- ştü İşte şimdi Şef kuzucuklarını ter- kediyordu. Bölükbaşının davranışının İkinci len tenkitlerdir. Bölükbaşı, gerçi Ge- nel Merkezde duruma hakimdir ama teşkilattan çatlak sesler gelmekte- dir. Osman Bey, bir kısa müddet li- derlikten çekilirse, o müddetin SO- nunda eski yerine daha kilde ve "Aranılan geleceğine inanmaktaydı. Bölükbaşı her zaman "Menderes za- manında çekilmeyi bilseydi, düşme- yecekti, Oo kuvvetlenerek Oo gelecekti" demektedir. Şimdi, bu tecrübeyi şah- sından yapmak istiyordu. Al takke, ver külah B u yüzdendir ki istifanın kuvve- den fille çıkması, .P. için- deki Bölükbaşı taraftarlarını hareke- te getirdi. O gün öğleden sonra C.K. M.P. içinde Bölükbaşının bu hareke- ti bir nazlanma şeklinde tefsir edildi. Nitekim Bölükbaşının İsrail evlerinde ki dairesi dolup boşaldı. C.K.M.P. li Bölükbaşsıcılar o Genel Başkanlarını bu kararından vaz geçirmek için el- lerinden geleni yaptılar. Fakat Bö- lükbaşı Nuh diyor Peygamber demi- yordu. Ahmet Oğuz, Kadircan Kaflı, Fuat Ara gibi mutemet dostlarla yapılan gizli” Celselerde halefini seçti. e Başkanlığa getirilecek, fakat C.K.M. P. içinde gene Bölükbaşı politikası yürüyecekti. İhtiyatlı Bölükbaşı, hususta Ahmet Oğuzdan kati temi- nat almayı da ihmal etmedi. YURTTA OLUP BİTENLER "Gelse o şüh meclise.." Fakat, hikâyenin asıl eğlenceli saf- hası bundan sonra başladı. Bölük- başının nevi şahsına münhasır bir ustalıkla ortaya çıkardığı bu istifa hadisesi, C.K.M.P. içinde bulunan müfrit Bölükbaşıcılar tarafından sü- ratle isşendi. İstifa haberinin basın- a arz-ı endam ettiği günden Ü sonra, saat 10,30'da lantıya çağrıldı. Grup toplantısında enel Başkanın istifa mektuba ba- -is konusu edildi ve Bölükbaşıcılar tarafından, partinin bir yıkılışa e ru gittiği şeklinde yorumlandı. Bu rada Başkanlığa verilen iki takrir, meseleyi oaydınlatmak için gerekli çareyi gösterdi. Takrirlerde Sütün mülâhazalar serdediliyor ve Bölük- saat 16.30'da gelebildi. lükbaşının Grup toplantısına katıl- ması bile esen gergin havayı yumu- şatamadı. C.K.M.P. nin hayati mese- lesinin konuşulduğu Grup toplantısı nihayete erdiğinde saatler 22.30'u gösteriyordu. Bol lâf sarfıyla Bölük- başının yumuşaması temin edilmişti. Fakat gene de iri liderin ağzından "peki" kelimesi çıkmadı. Ertesi günki Genel İdare Kurulu toplantısında ise, gene gündem Bö- lükbaşıya tahsis edilmişti. Ne. var ki, nazlı Başkan bu toplantıya da gel- memeyi doğru buldu. Genel İdare Kurulu, saat 11'de toplandı ve Ge- nel Başkan O Bölükbaşının, istifasını geri aldığına dair bir bildiri yayın- lanmasına karar yerdi. İşte Kadir- can Kaflının sonsuz sevinci bu karar dan doğuyordu Böylece Bölükbaşının Genel Baş- kanlıktan uzak kalma süresi, kendi tahmininden bile az sürdü vs herhan- gi bir tehlike bahis konusu dahi ol- madan sıcak koltuğuna başka biri- nin oturduğunu görmedi. Şimdi, C.K.M.P. içinde en fasla merak konusu olan, bu taktiğin teş- kilât tarafından nasıl karşılanaca- ğıdır. Üstelik Bölükbaşının ( dikkati çeken bu ani feragatinin hemen aka- binde bir yeni kombinezonla tekrar Genel Başkanlık koltuğuna oturma- nın teşkilâttaki aksülâmeli büyük o- lacaktır. Üstelik, Bölükbaşının bazı şahsi sebeplerle koalisyona girmeyi- şi ve Mecliste muhalefet partisi ol- mak şansını Y.T.P. ye üzere oluşu, C.K.M.P. nin ne uzar ne kısalır bir parti halinde kalmasını intaç etti. Teşkilâtın direnme o se- beplerinden biri de buydu. 15