lanlar bir gurur hissi oduymaktan kendilerini alamadılar.Bir ciddi, yer- leşmiş ve oturmuş parti olduklarını ispat etmiş bulunuyorlardı. Huzur yolunda! İnönü, haftanın sonundaki yeni mevkiinin kendisine yüklediği sorumluluğu ve onun icaplarım dü- şünmekle yetindi. Gözlerini arkaya çevirdiğinde, kendisinin ve başkala- rının, artık tekrar edilmemesi gere- ken halalarını görmemezlikten gel- medi. D.P. ye iktidarı odevrettiğin- de. Muhalefet Lideri sıfatıyla yük- e ilk şikâyet hemen , başlatılan bir .P. eşya “denkleri hazır, yarınlarının ne olacağını bilmeyen kimseler haline osokmuş, teşkilâtın- dan gelen tazyiklerle huzuru altüst etmişti. Başbakan, bu yola sapılma- ması, herkesin yerinden oynatılma- ması, ancak istikbaldeki icraatın bir azil, nakil veya tâyin sebebi sayıl- ması kararını aldı. Bilhassa, memle- ketin mali, ekonomik hayatıyla ya- kından ilgili müesseselerin veya İkti giştirilmesi, ihbar müessesesinin tek rar ve bilinmez hangi istikamette revaç bulması Başbakanın asla tas- vip etmeyeceği hususlar olarak Ba- kanlara hissettirildi. Eski bütün he- sapların üstüne İnönü, iktidara ge- lirken vaad ettiği gibi bir sünger ge- çiriyordu. Türk toplumunda yeni ve beyaz bir sayfa açılıyordu. Günah- lar da, sevaplar da bunun üzerine yazılacaktı! Sosyal Hayat Sokağa dökülenler Son günlerde, Türkiyenin büyük şehirlerinde oturanlar sokaklarda sık sık, alışık olunmayan bir manza- rayla karşılaşmaktadırlar. Önde bir bayrak, arkada, ellerinde dövizler taşıyan bir ve sessiz yürüyüş. Çıplak ayaklılar, ayakkabıları bulun- mayanlar değildir. Bunlar, ayakka- bılarım çıkardıktan sonra yürüyüşe geçmekte, fakat, böyle bir alışkan- lıkları olmadığından hastalanmakta- dırlar. Bu yüzden, kış boyunca çıp- lak ayak usülünün fazla rağbet gör- meyeceği Oomuhakkaktır. Başka bir tehlike, birincisi çok alâka çeken, İ- kincisi daha az alâka toplayan, üçün- cüsünde alâka dağılan, dördüncüsün- de umursamazlık başlayan, sinde nazarı dikkati oçekmeyen bu yürüyüşlerin zamanla büyük şehir- lerdeki tesirlerini (okaybetmesidir. O takdirde, gösteriler daha küçük şe- hirlerde moda olacaktır. Nitekim. AKİS, 4 ARALIK 1916 Sezarın Hakkı Hükümet Programı üzerinde Millet Meclisinde yapılan konuşmalarda en fazla kim dikkati çekti, bilir misiniz? Ekrem Alican. Y. T. P. Mec- lis Grubu adına yapılan bu ölçülü, olgun, sakin, iyi niyet dolu, her türlü kompleksten ve şahsi hislerden uzak konuşma dört başı mâmur bir ko- nuşma oldu. Kim, bu Ekrem Alican? Muhalefet Partisi Hür. P. nin başa- rılı bütçe tenkitçisi.. Yoksa, Hükümet Programı üzerinde konuşan Ekrem Alicanı Milli Birlik İdaresinin talihsiz Bakanı, hele T. T. P. nin şu son buhranda pek kötü imtihan veren lideri ile karıştırmak imkânı yoktur. Birinci Alican ötekileri silerse, Meclis güzel bir Muhalefet Lideri kaza- nır. Yok, bu geçici bir davranış olursa ve öteki Alicanlar birinciyi gene yerlerse sıfıra sıfır, elde kalır sıfır! Y. T. P. için başarı yolu, bünyesindeki bir takım "hasta ruh"lardan mutlaka kurtulmakla açılacaktır. Tedavi edilmez, üstelik her yeni hezi- mette biraz daha bilenen aşağılık duygusuyla mâlül aileler bu parti adına konuştukça, bunlar, parti içindeki ve dışındaki bir takım kuvvetleri kendi sakat kafaları istikametine ittikçe lider hatadan hataya düşmekten kendini kurtaramayacaktır. Hele liderin kendisi, yanlış kuvvet teşhis- leri sonucu bazı hayallere dalınca ve oyunlar oynanıp pazarlıklar yap- maya kalkışınca, "gücün kadar konuş" prensibinden ayrılınca ne potlar kınlıyor, bunu herkes, Sv son buhranda görmüştür. Bunun neticesidir ki Y.T.P. bugün, tıpkı A.P. ve CHP. gibi bir iktidar partisi olabilir ve memleket yaralarının sarılmasında başka plânda rol alabilirken iç buhranların fırtınaları arasında yuvarlanıp gitmektedir. Y.T.P. idarecilerinin, Basına karşı allerjileri vardır. Fazla saf bir çok kimse gibi onlar da, başlarına gelen her felâketin sebebi olarak Basını görmektedirler. Basın aleyhlerindedir, Basın kendilerini sabote etmekte- dir, Basın iyi taraflarını görmemektedir. Hattâ Basına "Hep A.P. ye musallat oldunuz, bize dönüp te bakmadınız bile. Bizimle o kadar uğ- raşsaydınız, bugün A.P. nin yerinde biz olurduk!" tarzında mantık acaipliği ile çatanlar dahi eksik değildir. Bu kompleks. -galiba Menekşe Sokaktaki meşhur ve uğursuz Genel Merkezle birilkte- yeni partiye devrolmuştur. Hür. P. liler de, başlarına geleni Basından bilmişlerdir. Halbuki Hür; P. yi Basın Hür, P. yapmıştır ve Basın, Y. T den bir iyi hareket geldiğinde bunu belirtmekten geri kalmamış- tır. İşte, Alicanın son konuşması hakkındaki tepki! Alican artık öğrenmelidir ki, politikada bazen görünüş, gerçek kadar, hattâ ondan bile mühimdir. “Canım, o parti adına konuşmuyor ki., "Al- lah Allah, kim oluyor 0?", “Efendim, o partili bile değil... " Bu sözler. Y.T.P. illerin hep ağzındadır. Hep ağzındadır ama, görünüşü, gerçek dedikleri hususa bir türlü uydurmaya muvaffak olamamaktadırlar. Y. T sâdece bir takım "F.K.G. müşterileri "nin, müvazenesizliklerini fikir sağlamlığı, komplekslerini idealizm ve patavatsızlıklarını şöval- yelik sanan izan fıkarasının elinde göründükçe çalkalanıp duracaktır. Bu bir dost hatırlatmasıdır.