4 Aralık 1961 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 5

4 Aralık 1961 tarihli Akis Dergisi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftanın İçinden: İki Paşanın Zaferi Mucize sanılan ve hiç gerçekleşmeyecek diye bilinen bir husus, âdeta herkesin hayretten açılmış gözleri önünde, hem de nisbeten pek kısa bir zamanda tahak- kuk etti. vi hayatımızın iki kutbu, eski D. P. nin varisi A. P. ile C.H. P. aynı koalisyonun içinde yanya- na geldiler ve emiekeli! idaresini birlikte ele aldılar. Büyük Mecliste Karma Hükümetin programı görüşülür- ken bu nokta üzerinde duruldu ve iki zıt kuvvetin çekti- ği bir arabanın ileri gidip gidemeyeceği konusunda te- reddütler ifade edildi. Prensiplerle en ziyade meşgul olanlar liberalizmden ve devletçilikten bahsettiler. Sayın İnönünün belirttiği gibi, 4. P. nin liberalizmi- nin nerede bittiği ve C. H. P. nin devletçiliğinin nerede başladığı, bir defa, Uç kimsenin bilmediği bir husustur. Liberalim diye ortaya çıkanlar en koyu devletçiliği güt- tükleri gibi devletçilerin de liberal ekonomiye rüçhan tanıdıkları bizde çok olmuştur. Kaldı ki bugün memle- ketler, katı prensiplerle idare edilmemektedir. İngilte- renin Muhafazakâr Hükümeti bir çok açıdan pek âlâ sosyalizan sayılabildiği gibi, Iskandinavyanın Sosyalist Hükümetleri de liberalizmi Ohudutlarının dışına atma- mışlardır. Ama, prensipleri ve programları İtibariyle olmasa da his bakımından A.P. ile CHP.nin bizim siyaset haya- tımızda akla karayı teşkil ettiğini inkâr imkânı yok- tur. Atatürkten bu yana, ne zaman çok partili hayat denemesi yapılmışsa, C. H. P. nin karşısına çıkanlar kendi kuvvelerini bir kin ve düşmanlık bayrağı altında birleştirmeye çalışmışlardır. Terakkiperver Fırka, Ser- best Fırka! Demokrat Parti, Millet Partisi, Adalet Par- tisi, Yeni Türkiye Partisi hep, ama hep aynı usulü kul- lanmıştır. Bunların ilk ikisi Atatürkü, sonuncular, Ata- türk artık hayatta olmadığından İnönüyü kendilerine şahsi hedef bilmişler, onları yıkılması gereken putlar olarak göstermişler, kütleleri tahrik ederek başarı ka- zanmaya çalışmışlardır. Bu tutumun sebepleri elbette ki çok derine inmekte ve büyük reformlar yapılan her memlekette olduğu gibi Türkiyede de reforma yapan- larla reformu kabul zorunda bırakılanların iki ayrı zümre teşkil etmeleri temeline dayanmaktadır. Ama o reformlardan banca yıl sonra ve onları artık yerlerinden sökmek imkânı kalmayınca gaye kaybolmuş, vasıta yaşamakta devam etmiştir. İnönü, C. H. P. ye karşı te- şekküllerin başlan tarafından o teşükkül mensuplarına hep bir amacı gibi gösterilmiş, ona karşı korkular, en- dişeler, tereddütler suni yollardan beslenerek bu düş- manlık hisleri ta Meclisten, dalga dalga bütün vatan sathına yayılmıştır. Menderesin, kendi Grubunu etra- fında toplamak için “Seçim yapar da kaybedersek, İs- met Paşa hepimizi asar" kozuna oynamaktan çekinme- diği henüz hatırlardadır. Menderesin buna inanarak söylediğini sanabilmek için çok saf olmak lâzımdır. Men deres, D. P. seçimle iktidarı kaybederse sâdece kendisi- nin Sabık Başbakan olacağını, fakat kimsenin kılına halel gelmeyeceğini daima bilmiştir. Ama. bir devrin bütün "Muhalif Politikacı"ları gibi o tehlikeli silâhı kullanmaktan kendini alakoyamamıştır. Ankaradan, başkentten. Büyük Meclisten idare edilen düşmanlık kampanyasının nasıl bir felâketle sonuçlandığı ortada- dır. AKİS. 4 ARALIK 1916 Metin TOKER İkinci Cumhuriyetin ilk Meclisine gelen A. P. lile- rin, İsmet İnönüyü tanıdıklarında, hele onunla temas ettiklerinde düştükleri büyük şaşkınlık bunların hemen her birinin yıllar yılı böyle Ur politik gıdayla beslenmiş olmalarının neticesidir. Şimdi pek çok A.P.li, samimiyet- le, "Yahu, Paşa hiç de zannettiğimiz adam değilmiş!" de- mekte ve onun asıl kusurunun, kendisini millete ve ra- kiplerine gerçek hüviyetiyle tanıtamaması olduğuna söylemektedirler. Bunda doğruluk payı yok değildir. Kudret sahibi her insan gibi İnönünün de etrafı zaman zaman kapalı kalmıştır. Bu yüzden, kendi partisi için- deki pek çok kimse dahi o tahtaperdeyi aşıp İnönüyle temas edememiştir, onu yakından görememiştir. Parti- lerdeki "Haremiçi" denilecek ğa her lider gibi İnö- nüye de zarar vermiştir. un yanında, İnönü Fobisinin, asıl kendini akıllı sanan n küçük pilitikacılar tarafından yaratıldığı bir hakikattir. D. P. devrinde gö- rülen Bahar Havaları hep, dar lider takımlarının bir iç- ki masası başında buluşup havadan sudan konuşmaları ve Menderesin bir sıkıntın devreyi bu seklide uyutma- larla geçirme gayretinden ibaret kalmıştır. D. P. Genel Başkanı kapalı salonlarda İnönüyle kadeh tokuşturur- ken kendi Grubuna hiç bir şey yapmayacağı hususunda sarih teminat vermiştir. Bu gibi işlerde kullandığı ara- bulucular ise, kendi şahsi karakter zaaflarını "medeni münasebet", "yakınlaşma", "dostluk politikası" şatafatlı isimler altında gizlemeye çalışan kimselerden ibaret kalmıştır. Bu çemberi ilk defa olarak sayın Gümüşpala kırmış- tır. İlk defa olarak sayın Gümüşpala, bir İnönü Komp- leksine düşmeksizin buzlan samimiyetle eritme yoluna sapmış, İnönüyü gerçek hüviyetiyle arkadaşlarının önüne çıkartmış, siyaset hayatımızda bu kadar önemli, hayati yer tutan bir düşmanlığın aslında ne derece ef- ten püften şey olduğunu gözler önüne cesaretle seriver- miştir. Bu davranış karşısında İnönü de, şahsiyetinin gerektirdiği olgunluk ve basiretle oyunların en açığını oynamış, en ufak bir arka fikre iltifat etmeksizin yeni partnerleriyle dürüstlük, samimilik, berraklık esasına dayanan bir işbirliği kurmuştur. Karşılıklı güven bu şe- kilde doğunca, koalisyonun gerçekleşmesine bir mani kalmamıştır. Elbette ki iki Paşanın bu şekilde davran- maları üzerinde, memleketin içinde bulunduğu şartla- rın büyük ölçüde rolü olmuştur. Ama aynı şartların da- ha başka kimseleri eş yola itememiş bulunması, şahsi rekabet heveslerini ve onun icabı olan küçük oyunları kaldıramamış nazi iki Paşanın davranışlarına kıymet kazandırtmakta Bu emelekei hareketlerin yukardan aşağıya doğ- ru tesir icra ettiği bir piramit olma vasfını muhafaza etmektedir. Düşmanlık, partizan idare, kin ve tahrik dalga dalga aşağıya inmiş ve köylerde kahvehanelerin ayrılmasına kadar gitmiştir. Kahvehaneler elbette ki bir günde birleşmeyecektir. Nitekim bunlar bir günde de ayrılmamıştır. Ama iki Paşa elele durdukça, 11 C.H. P.li 11 A. P. li ile aynı kabinede yanyana otur- dukca, "madik atma" temayülü partilerin yüksek ka- demelerinde itibar görmedikçe C. H. P. lilerle eski D. P. liler bir tavlanın iki ucunda mutlaka yer alacaklar ve yüreklerinde karşısındaki mars etme gayesinden başka hiç bir gaye taşımaksızın sar atmaya başlayacaklardır. 5

Bu sayıdan diğer sayfalar: